• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cuma, Mart 24, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Hasan Yıkıcı

Adı Konulmamış Entegrasyon

Hasan Yıkıcı Hasan Yıkıcı
2 Ekim 2017
Okuma Süresi: 5 dk
A A
Adı Konulmamış Entegrasyon

Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ geçtiğimiz günlerde kktcyi ziyaret etti. Akdağ’ın ziyaretleri, AKP KKTC temsilciliğinin açılması ve Türkiye seçmenlerin sayısını vermesi çeşitli tepkilere neden oldu. Fakat bence en fazla dikkat çeken nokta, Yapısal Dönüşüm Programı II. Gözden Geçirme Toplantısı’nda –ki buna neoliberal uyum programı da diyebilirisiniz- yaptığı konuşmada kullandığı dildi. Bilindiği gibi dil, hem zihin dünyamızdakileri ifade etme aracıdır. Fakat dilin işlevi sadece bundan ibaret değildir, dil ile ilişkileri şekillendiririz, anlamlar yaratırız, dil ile yeni dünyalar yaratırız, dil ile özgürleşir veya tahakküm bağlamlarını inşa ederiz.

Akdağ’ın basında da ön plana çıkan cümleleri şöyle: “Mesafe almışız ama çok daha hızlı ve etkin bir şekilde ilerlememiz gerekiyor”, “”Ortaya bir hedef koymuşsak, herkes görevlerini yapmak zorunda. Yapmayacaksak hedef koymamalıyız”, “Çok daha hızlı ve etkin olmalıyız”, “22 faaliyette ilerleme sağlamışız ancak 46 faaliyette henüz arzu edilen ilerlemeyi sağlayamamışız”, “Yapısal reform ve alt yapı yatırımları devam edecek. Ocak 2018’de yapılacak değerlendirmede çok daha iyi bir noktaya ulaşacağımıza inanıyorum. Suyun ulaşamadığı her yere ulaşmasını ve sulama projesinin tamamlanmasını önemsiyorum. Sağlık yatırımlarını ve hastaneleri önemsiyorum. Elektrik getirilmesini ziyadesiyle önemli görüyorum.”

Tüm bu cümlelerde doğrudan ifade edilen ve verilmek istenen mesajların dışında bir de dolaylı olarak ifade edilen ve doğrudan verilmek istenen mesajın çok daha ötesinde ve çok daha geniş anlamıyla başka bir mesaj daha vardır. Akdağ, oldukça naif bir kibirle figüranlarına hangi noktalarda başarılı olup olmadıklarını ifade ederken aynı zamanda kamuoyuna, esasta siyasal erkin kimin elinde olduğunu, bu memlekette esasen kimin sözünün geçtiğini de kayıtlara düşmekteydi.

Bir yandan da Akdağ, parlamentoya talip ve bu ülkeyi iyi yöneteceğine dair sözler veren siyasal odaklara, bu rejimin kırmızı çizgilerini, sınırlarını hatırlattı. İşte tam da bu bağlamda “biz iktidara geldiğimizde”, “üreten yok olmaz”, “iyi yöneticilerle iyi yönetim” vb. ile başlayan muhalefet serzenişleri yaşadığımız gerçekliğin üzerini örtemeyecek kadar basiretsiz kalmaktadır. Örneğin Birikim Özgür’ün geçen hafta Aysu Basri’nin programında “Türkiye’nin dayatması yoktur” demesi ile Halkın Partisi’nin “Türkiye ile eşit ilişkiler” söylemi, Akdağ’ın “Mesafe almışız ama çok daha hızlı ve etkin bir şekilde ilerlememiz gerekiyor” cümlesi veya “Yapısal reform ve alt yapı yatırımları devam edecek. Ocak 2018’de yapılacak değerlendirmede çok daha iyi bir noktaya ulaşacağımıza inanıyorum” beklentisi içinde eriyip gitmektedir.

Meclis açılıyor, herkes seçimlere odaklanmış durumda. Sırf sahte bir iktidarın koltuklarına oturmak için, hakikatin yadsınması veya o yokmuş gibi davranılması, ortaya konan siyasal hedef ve söylemlerin de ne kadar değişken ve duruma göre eğilip bükülebilir olduğunun bir göstergesidir. Eğilip bükülmelere, apolitik sloganlara, yeni bir ulus yaratma tahayyüllerine çokça rastlayacağız. Yalanlara, pişkinliklere, iki yüzlülüklere, sırf bir dönem daha milletvekilliği yapabilmek için hiç olmadık itici şirinliklere rastlayacağız.

Belirsizliğin belirgin olduğu, müesses nizamın sabit kaldığı ve onun önünde dizilenlerin de gülücükler dağıttığı bir döneme giriyoruz ki, sık sık konuşulmayanı konuşmaktan, yazılmayanı yazmaktan ve eylenmeyeni eğlemekten başka hiçbir şansızım yok!

Ada’nın kuzey yarısında adı konulmamış entegrasyon koşullarının olduğunu herkes biliyor. Türkiye kktcyi ne resmi anlamda kendisine entegre eder ne de kktcden elini ayağını çeker ve burada ‘bağımsız bir Türk Devleti’nin kuruluşunu ister! kktc Türkiye için uluslararası arenada ciddi bir koz, coğrafi anlamda ise kültürel, politik ve stratejik olarak ‘anlamlı’ bir periferidir. Türkiye’nin daha da ötesinde uluslararası güçler de burada kontrolsüz bir belirsizliği değil, kontrollü bir belirsizliği tercih ederler.

Fakat kimse bunu kamusal anlamda ifade etmiyor veya siyasetini-hedeflerini-strateji ve taktiklerini bu hakikat üzerinden şekillendirmiyor. Hakikatin bilinmemesi veya farkına varılmaması veya bu yönde bir çabasının olmaması siyasal olarak yanılsamalara, etik olarak da kötü bir yaşama yol açabilir. Fakat hakikatin farkında olunması ama sanki de o yokmuş gibi davranılması, yani sürekli olarak onu unutmaya ve unutturmaya dair bir çaba ise en basit ve hafif bir manayla, sefil bir varoluş biçimidir. Bize de sunulan bu sefillik içerisinde tercihlerde bulunarak, demokratik vazifemizi yerine getirmek, kendi kendimizi yönettiğimiz sanrısına kapılmak ve susmak! Siyasal, bireyse ve toplumsal konformizmlerle tatmin olmak!

Bu rejimin sınırlarını kendisine dert edinmeyen, kırmızı çizgilerde gezinmeyi ve o çizgileri aşındırmayı çabalamayan herhangi bir siyaset, ürettiğini zannederek yok olur veya evin önünü süpürürken yan kapıdan gelen kirlerle ne yapacağını düşünür. Her zaman Türkiye’nin gölgesinde, ezik bir siyaset üretir. Tahakküm ilişkileri ile baş etmeye çalışmaktansa, kendi küçük yalan dünyası ile baş etmeyi tercih eder. Küstahlık, bu yalanın kurtuluş yolu olduğunu söylemekte, basiretsizlik ise bu yalanın karşısına hakiki bir varoluş seti örememekte. Yani hep küstah hem basiretsiz. Küstah bir basiretsizlik bizi nereye kadar götürebilir ki?

Peki ne yapmak lazım? Bunun bir reçetesi yok, en azından bu satırların yazarında yok. Gerek sol siyaset gerekse de Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından odaklanılabilecek noktaların bugüne kadar keşfedilmemiş veya keşfedildiyse de iktidarlar bağlamında şekillendirilmeye çalışılan içsel potansiyellerin yeniden keşfedilerek inşa edilmesi, öz yönetim odaklı yeni yaşam, paylaşım ve varoluş alanları yaratmak olabileceğini düşünebiliriz.* Bu da beraberinde bugüne dek sorun etmediğimiz bazı şeyleri artık sorun etmemizi gerektirir, mesela ulus devlet gibi, mesela parlamentonun işlevi gibi veya siyasal ve kültürel konformizmimiz, temsili demokrasi ve geleneksel siyasal özneler gibi! Ayrıca sürekli marazi, şikayet eden ve hüzün üreten alışkanlıklarımızın yerine, böyle bir keşif çoşku, sevinç ve motivasyon gibi yaratıcı güçleri de devreye sokacaktır.

Eğer adı konulmamış entegrasyona karşı mücadele edeceksek yeni bir paradigmaya ihtiyaç duyuyoruz demektir. Yeni bir paradigmayı de merkez ve geleneksel siyasetlerin alışkanlıklarıyla değil, kendi içkin potansiyellerimizi ve özgünlüklerimizi yeniden keşfederek yaratabiliriz.

*Mesela ülkenin en güçlü eğitim sendikalarından olan KTÖS, laiklik vurgusunu Dr. Küçük’ün mezarına çiçek bırakarak yapmakta. Fakat hiçbir şekilde din kursları olsun veya olmasın, belli aralıklarla-düzenli olarak alternatif özgür eğitim kolektifleri kurmak için çaba göstermez. Kendilerine solcu diyen belediyeler, küçük küçük iktidarlar ve imparatorluklar yaratmaktansa, halkın doğrudan kararlar üretebileceği ademi merkezi, katılımcı ve temsili demokrasiye alternatif olabilecek yatay halk meclisleri oluşturmak için veya ekolojik alanlar yaratmak için çaba harcamazlar.

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı

Gazeteci

Hasan Yıkıcı

Kurtarıcılarımızdan kurtulmaya ihtiyacımız var – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
7 Nisan 2021
0

Siyasal ve pratik anlamda bir çıkmaza düştüğünüzde veya hareket etme, kitleleri ikna edebilme kabiliyetinizi yitirdiğinizi fark ettiğinizde çeşitli alternatifler, araçlar veya ifade kanalları yaratmaya çalışırsınız.

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Duygular seli içinden cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
24 Ekim 2019
0

Sürekli konuşulduğu gibi bu seçim çözüm-çözümsüzlük veye Türkiye ile ilişkiler odaklı bir seçim olmayacak, bir başka odak daha var, o da kimlik ve buna bağlı olarak toplumsal duygular meselesi…

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Aklın, vicdanın ve yüreğin sesi – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
13 Ekim 2019
0

"Çünkü barış ideası bir slogan veya ezberlenmiş cümle kalıplarından değil; en zor koşullarda bile uğrunda tavır alınabilecek, vicdan, akıl ve yürekle harmanlanmış bir kültürden oluşmaktadır."

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Makul adam: Tufan Erhürman – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
3 Ekim 2019
0

"Erhürman, Kıbrıs’ın kuzeyine dair politika oluştururken, sınırını KKTC’nin varlığından kaynaklı sınırlarla belirlemekte; bir zamanlar sıklıkla dillendirdiği fakat uzun bir süredir de lügatından çıkarttığı ‘vesayet’ düzeninin sınırlarını kendi politikasının da sınırları...

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Her şey normale döndü mü? – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
12 Eylül 2019
0

Çünkü bu ülke bir ülke değil…

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir

Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir

12 saat önce
Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor

Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor

12 saat önce
“Taş evleri ve tarihi dokuyu yok etmenize izin vermeyeceğiz!”

“Taş evleri ve tarihi dokuyu yok etmenize izin vermeyeceğiz!”

13 saat önce
“Türkiye insan hakları ihlallerine karışan ÖSO’ya verdiği desteği kesmeli”

“Türkiye insan hakları ihlallerine karışan ÖSO’ya verdiği desteği kesmeli”

13 saat önce
Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran

Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran

22 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.