Azebaycan’ın başkenti Bakü’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) gelişmekte olan veya yoksul ülkelere toplam 300 milyar dolarlık yardım verilmesine ilişkin anlaşmanın kabul edilmesi tepkiye neden oldu. Gelişmekte olan ve iklim değişikliğine karşı savunmasız ülkeler, bu miktarın “yetersiz ve önemsiz” olduğunu belirtti.
Azerbaycan’da düzenlenen COP29’da açıklanan taslak anlaşmada, iklim değişikliğiyle mücadelede yoksul ülkelere yılda 250 milyar dolar teklif edildi. En az gelişmiş ülkelerin temsilcileri COP29 başkanıyla yapılan toplantıyı terk etti; bu rakamın en az 500 milyar dolar olmasını istedi. Sonuçta en az gelişmiş ülkelere 300 milyar dolar sağlanmasına karar verildi.
Yoksul ülkeler bu COP’a iklim değişikliğiyle mücadele için 1 trilyon dolardan fazla para umuduyla geldi. Bu miktarın metinde yer almaması onları hayal kırıklığına uğrattı.
Küçük ada devletlerinin temsilcileri BBC’ye, anlaşma metninin hazırlanması sırasında kendilerinin dışarıda bırakıldığını ve tartışmalara dahil edilmediğini söyledi.
Anlaşma metni zirve bittiğinde henüz hazır değildi, bu nedenle COP29’un süresi bir gün uzatıldı.
COP29 binasındaki müzakerelere katılan Almanya Dışişleri Bakanı, bazı petrol ve gaz üreticisi ülkeleri siyasi oyun oynamakla suçladı.
Marshall Adaları İklim Elçisi Tina Stege anlaşma taslağı hakkında şunları söyledi: “Böyle bir metni ortaya koymak utanç verici… Geçen yıl dünyanın savaşlara harcadığı miktarın yalnızca küçük bir kısmı kadar bir miktar istedik.”
Azerbaycan’ın COP29 başkanlığının anlaşma metninin ilk versiyonunu paylaşmasının ardından birçok kişi metni ve COP29 Başkanı Muhtar Babayev’i eleştirdi.
Power Shift Afrika iklim ve enerji düşünce kuruluşu direktörü Mohamed Adou bir basın toplantısında konuşurken, “COP29 Başkanı taraflarla diyaloğa girmiyor ve beceriksizce karanlıkta dolaşıyor” dedi.
Avrupa Birliği, İngiltere, Yeni Zelanda ve İrlanda anlaşma metnini “kabul edilemez” olarak nitelendirdi.
Konuşmacıların çoğunluğu metnin yetersiz olduğunu belirterek, mali hedefin kaynağının belirlenmediğini, etkilerin azaltılması (petrol ve gazdan yeşil enerjiye geçiş) için gerekli şartların belirlenmediğini söyledi.
33 saat sonra anlaşmaSonuç olarak BM iklim zirvesi COP29 müzakereleri 33 saat geç sona erdi ve krizden son anda geri dönüldü.
Zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğine hazırlık ve iklim değişikliğinin önlenmesine yardımcı olmak için yılda 300 milyar dolarlık bir taahhütte bulundu.
BM iklim ajansı başkanı Simon Stiell şunları söyledi: “Zor bir yoldu ama bir anlaşmaya vardık.”300 milyar, yoksul ülkelerin talep ettiği 1,3 trilyondan az olsa da, şu ana kadar COP’larda elde edilen finansmandan fazla bir miktar.
Anlaşma ve yaşananlar
Zirvede kabul edilen anlaşmaya göre; gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadelelerine yardımcı olmak üzere 2035 yılına kadar yılda 300 milyar dolar verilecek. Bu miktar, yoksul ülkelerin iklim savaşında kendilerine yardımcı olması için talep ettikleri 1 trilyon 300 bin doların gerisinde kaldı. Anlaşmada belirlenen yardım miktarı bir çok ülke tarafından eleştirildi. Pek çok ülke, varılan anlaşmanın gelişmekte olan ülkelerin küresel ısınma nedeniyle karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelme konusunda yetersiz kalacağını belirttiler.
Power Shift Afrika düşünce kuruluşu yöneticisi Mohamed Adow şunları söyledi: “Zirve gelişmekte olan dünya için bir felaket oldu. Bu, iklim değişikliğini ciddiye aldığını iddia eden zengin ülkelerin hem insanlara hem de gezegene ihanetidir. Zengin ülkeler bazı fonları şimdi sağlamak yerine gelecekte ‘harekete geçireceklerine’ söz verdiler. Çek, posta ile yola çıktı. Ancak savunmasız ülkelerdeki insanlar, hayatlarını ve geçim kaynakları şimdiden kaybediyorlar.”
Dünyanın en yoksul ve en savunmasız ülkelerinden bazıları, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen COP29 BM zirvesinde iki hafta süren zorlu müzakereler sırasında paranın daha büyük bir kısmının doğrudan gelişmiş ülkelerden gelmesi için yoğun bir mücadele verdi. Ayrıca mevcut finansmanın daha fazlasının Hindistan gibi gelişmekte olan daha büyük ekonomilerle paylaşılmak yerine en çok ihtiyaç duyan ülkelere gitmesi de talep ediliyordu.
Küçük Ada Devletleri İttifakı (AOSIS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler İttifakı (LDC’s) Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG) toplantısından, finansman miktarını ve kapsamını yeterli bulmamaları nedeniyle ayrılmış, ardından toplantıya geri dönmüştü.
Aralarında Hindistan, Bolivya, Küba ve Nijerya’nın da bulunduğu pek çok gelişmekte olan dünya ülkesi anlaşmaya sert tepki gösterdi.
İklim kampanyacıları da anlaşmayı eleştirdi. Brezilya’daki Observatorio do Clima’dan Claudio Angelo şunları söyledi: “Zengin ülkeler 150 yılını atmosfere el koymakla, 33 yılını iklim eylemi üzerinde aylaklık etmekle ve üç yılını da rakamları masaya koymadan mali bir anlaşma müzakere etmekle geçirdiler. Şimdi, beceriksiz bir COP başkanlığının yardımıyla ve yaklaşmakta olan Trump yönetimini bir tehdit olarak kullanarak, gelişmekte olan ülkeleri hem yetersiz bir finansmanı hem de borçlarını artırabilecek bir anlaşmayı kabul etmeye zorluyorlar” dedi.
Hindistan son dakika itirazlarını dile getirdi ancak bunun COP başkanı Mukhtar Babayev tarafından baskı altına alınmasını engelleyemedi. Hindistan, anlaşmayı “kabul edemeyeceğini” söyledi.
Fosil Yakıt Çıkarları
COP’a ev sahipliği yapması nedeniyle Azerbaycan şiddetle eleştirildi. Azerbaycan’ın ihracatının %90’ını petrol ve gaz oluşturuyor ve fosil yakıt çıkarları görüşmelerde oldukça belirgindi.
Suudi Arabistan’ın müzakere sürecini devamlı baltalamaya çalıştığı da ifade edildi. Suudi bir yetkili tam bir istişarede bulunmadan önemli bir metni değiştirmeye çalıştı. Petro devleti ayrıca geçen yılki COP28 zirvesinde kabul edilen “fosil yakıtlardan uzaklaşmaya” ilişkin atıfları defalarca kaldırmaya çalıştı.
Oil Change International baskı grubundan Romain Ioualalen, “Suudi Arabistan ve diğer fosil yakıt üreten ülkelerin, fosil yakıtlarla ilgili dönüm noktası niteliğindeki COP28 anlaşmasını zayıflatmak için ellerinden gelen her şeyi yapacakları ilk günden itibaren açıktı. COP29’da enerji dönüşümüne yönelik eylemi sulandırmak için engelleyici taktikler uyguladılar” dedi.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi ve en büyük seragazı yayıcıları olan ABD ve Çin, normalde BM’nin iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi kapsamında yıllık “taraflar konferansında” (COP) kilit ülkeler arasında yer alıyor. Ancak ikisi de Bakü’de güçlü bir rol oynamadı ve müzakereleri diğer ülkelerin yönlendirmesine izin verdi. ABD delegasyonu hâlâ Joe Biden yönetiminden yetkililerden oluşuyor ancak Donald Trump’ın yaklaşan başkanlığı halihazırdaki delegasyon heyetenin katılımına gölge düşürdü.
Anlaşma, Çin’in, nakit sağlamak zorunda olan zengin ülkelerin aksine, yoksul dünya için iklim finansmanına gönüllü olarak katkıda bulunmasını öngördü.
ABD merkezli Dünya Kaynakları Enstitüsü düşünce kuruluşunun genel müdürü Ani Dasgupta şunları söyledi: “Büyük olumsuzluklara rağmen, Bakü’deki müzakereciler, gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı akışını en az üç katına çıkaracak bir anlaşmaya vardılar (daha önceki taahhüt yıllık 100 milyar dolardı). 300 milyar dolarlık hedef yeterli değil ama daha güvenli, daha adil bir geleceğe yönelik önemli bir peşinat. Anlaşma, savunmasız ülkelerin, kendilerine sürdürülemez borç yükü getirmeyen finansmana daha iyi erişime sahip olmasının ne kadar kritik olduğunu kabul ediyor.”
iklim haber-agos-bbc-anka