Mehmet Şimşek’in göreve geldiğinden beri özellikle üstünde durduğu gri liste meselesi konusunda karar açıklandı. Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye Cumhuriyeti FATF gri listesinden çıktı.
Dahası, beklentilerimin üzerinde olarak FATF’ın artırılmış izleme sürecine tabi olmayacağı kararı da verildi.
Doğru adımların ardından, uluslararası kaynak girişinin hızlanacağını öngörmemiz mümkün. Bunun hemen kurlara yansımasını bekleyemeyiz, ancak uzun dönemde olumlu yansıyabileceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, Türkiye ekonomisinin kırılganlığının azaltılmasına yönelik olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz.
TC’nin gri listeden çıkmış olması, bu noktadan sonra kuşkulu mali işlemlerle ilgili Türkiye Cumhuriyeti’nin geçirdiği kararları aktif bir biçimde uygulaması beklenecek.
Bu da özellikle Türkiye’nin arka bahçesi olan Kıbrıs Türk ekonomisindeki mali işlemlere yönelik politikaların doğrudan etkileyecek.
Emlak sektörü ve çevresinde oluşan yüksek hacimli işlemler, geleneksel ödeme işlemleri dışındaki satışlar, casino ve online bahis gibi faaliyetlere yönelik mali düzenleme ve denetlemelerin daha sıkı işletilmesi gerekli olacak. Bunun ne derece başarılı olacağı, kararın da ne kadar sürdürülebilir olacağı ile doğrudan ilişkili olacaktır. Bu açıdan da Kıbrıs’ın kuzeyindeki aktörlerin, mali yasaları uygulama kabiliyeti ve iradesi son derece önemlidir.
Geriye dönüp baktığımızda, mevcut siyasi iktidarı oluşturan aktörlerin söz konusu aktörlerle oluşturduğu örtülü ve doğrudan ilişkinin denetlenmesi kaçınılmazdır.
Yolsuzluk ve organize suç bağlantısına dair kuşkuların giderilmesi sağlıklı bir demokratik zemin için olmazsa olmazdır.
Kanaatim, siyasi seçkinleri de içeren yolsuzluğa alan sağlayan şüpheli durum söz konusu ise, TC Büyükelçiği’nin gri liste süreci ve sonrası durumuna yönelik olarak göz yumulan faaliyetlere dair kapsamlı bir güvenlik soruşturmasına ihtiyaç duyacağıdır.
Şüpheli işlemden kaynaklı refah artışının sona ermesinin ekonomik anlamda istihdam ile ilgili de sorunlar yaratacağı da bir başka noktadır.
Özellikle yabancı işgücüne bağımlı sektörlerdeki istihdamın daralması, söz konusu işgücünün ne biçimde hareket edeceği son derece önemli olacak. Bunun piyasaya dönük etkisi de, ilk anlamda toplam talebi azaltırken, yerli istihdamını da olumsuz olacağını öngörebiliriz.
Yüksek enflasyon sarmalında olan Kıbrıs Türk ekonomisinin nasıl yönetildiği bu noktadan sonra çok daha önemli olacak. Kaynağı belirsiz parayı sisteme sokmayı mümkün kılmaya dayanan “tanınmamışlığın avantajlarına dönük” kötü yönetimin devamı, bugün Türkiye ekonomisini yön veren politikalarla doğrudan çeliştiği açıktır. İşler doğal sürecinde mi değişir yoksa tepeden inme bir müdahale mi gelir bilemiyorum, ancak son yıllarda oluşmuş anlayışın tepeden tırnağa değişmesinin kaçınılmaz olduğu açıktır.