Yazar: Pambos Charalambous
ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Kaynak: ÖNERİ VE DANAOLAR
Görsel ve Çeviri: Penna
Kıbrıs sorunundaki çıkmazı aşmanın ve altı yıldan bu yana durmuş olan bir süreci yeniden canlandırmanın bir yolu var mıdır? Filelefteros’da dün okuduğum başyazıya göre var. Bu da, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs sorununun çözümü sürecinde Avrupa Birliği’nin daha aktif bir şekilde yer alması için yaptığı öneridir. Başyazıda “Lefkoşa’nın önerisi bugün umut verebilecek tek öneri gibi gözüküyor,” diye vurgulanırken, “Kıbrıs sorunundaki çıkmaz kalıcı bir hal almaya başladı” uyarısında da bulunuluyor. Ancak, “bugün bir umut verebilecek tek öneri gibi görünen” Lefkoşa’nın önerisinin “uygulanması için desteğe ihtiyaç var”.
Arzu edilen umudu nasıl oluşturacak? [Fileleftheros] şöyle cevap veriyor: “Cumhurbaşkanı Hristodulidis, seçim kampanyası sırasında da ifade ettiklerine uygun olarak, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununa somut ve uygulamada fiilen yer aldığı bir katılım sağlamasını ve dahil omasını sağlamak için çalışacaktır.” AB, “her zaman Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde, öncü bir rol üstlenerek, ilgili tüm tarafların Kıbrıs sorununun çözümünden kaynaklanacak faydaları algılayabilmeleri için gerekli koşulları gerçekten de yaratabilir.”
İşte bu. Umut beklentileri bu şekilde oluşturulacak. AB, tüm ilgili tarafların Kıbrıs sorununun çözümünden doğacak faydaları algılamasını sağlayacak. 2017’de Komisyon Başkan Yardımcısı Federica Mogherini aracılığıyla Crans-Montana’da bulunan AB, çözümün faydalarını tüm paydaşların algılamasını sağlamadı mı? Orada bulunan taraflardan hangisi faydaları algılamamıştı? Ayrıca, algılanamayan faydalar hangileriydi? 2016’da Mont Pèlerin’de, Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in bizzat hazır bulunduğu, hatta Akıncı’nın Mağusa ve Omorfo’nun iadesi için bir harita sunduğu sırada, hangi taraflar ve hangi faydalar algılanmamıştı? Nasıl oldu da Juncker bizlerin ve Türklerin [çözümün] faydalarını görmemizi sağlamadı?
2004’te, AB Kıbrıs sorununa uygulamada olabildiğince ve somut bir şekilde müdahil olmuştu. Pratikte, [zaten yapmış olduğundan] daha fazlasını da yapamazdı. Bir çözümün getireceği faydalar tam karşımızda duruyordu. AB, Kıbrıs çözümüyle eş zamanlı olarak saflarına bir Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni katmayı taahhüt ettikten sonra daha ne kadar doğrudan katılım gösterebilir ve [daha başka] paha biçilmez faydalar sunabilirdi ki? Ancak mevcut başkan, tıpkı Filelefteros ve benzerleri gibi, “hediye getiren Danaolara dikkat edin” [Çevirmenin notu: İlyada destanındaki eski Yunanlılara atıfda bulunulmaktadır] uyarılarıyla yetinmedi. Olur da gerçekten uygulamaya geçer diye işlerini en ufak bir şans bırakmamak için, [çözümün] faydalarını güçlü bir “hayır” ile reddettiler.