Video linkine yazının en alt kısmından ulaşabilirsiniz.
Sevgili Simone dünyanın en önemli feminist filozoflarının arasındaydı. Onun tanımlarına sığan bütün kadınların bilgeliğine kavuşmak için bütün ömrü boyunca mücadele etti.
Bu durum bizlere Kadın olmanın derinliğini anlatıyor. Çünkü bilge duygunun içinde olan ve konuşmaya ihtiyacı kalmamış, onu yaşayan kimse olduğu için, filozof ise bilgeliğe varmak için düşünmeye devam eden kişidir.
Sizi sevgili Simone ile “Kadın doğulmaz, Kadın olunur!” vurgusunu anlattığı söyleyişiyle baş başa bırakıyoruz.
Kadın olmak doğal bir gerçek değildir. Belli bir tarihin sonucudur. Kadını kendi başına tanımlayan biyolojik veya psikolojik bir kader söz konusu değil. Kadın, öncelikle medeniyet tarihinin bir ürünüdür. Ve böylece şu anki konumuna gelmiştir. Daha sonrasındaysa, birey olarak her bir kadın kendi kişisel tarihinin, özellikle de çocukluğunun ürünüdür.
Bu şekilde o, kadın olarak tanımlanır ve doğuştan gelmeyen veya özünde bulunmayan “ebedi kadın” veya kadınlık denilen şey onun içinde yaratılmış olur.
Çocuk psikolojisini daha çok çalıştıkça, daha derini inceledikçe, kız bebeklerin kadın haline getirildiğine dair daha çok kanıt ortaya çıkıyor. Oğlan çocuklarının kız çocuklarından daha saldırgan olmaları teşvik edilir. Oğlan çocuğu büyüdükçe ve örneğin bağımsız veya küstah olma girişiminde bulunduğunda veya oyunlar çevirdiğinde cesaretlendirilir ve bu eğlenceli bulunur.
Buna karşın kız çocuğuna haddi bildirilecektir. Tarih boyunca hatta belki bugün bile anneler ve dadılar küçük oğlan çocuğunun penisiyle oynayarak ona küçük bir karakter verirler.
Böylece iki ya da üç yaşında olan oğlan onunla gösteriş yapmayı alışkanlık haline getirir. Buna karşın kıza gizlemesi, hiçbir şey göstermemesi öğretilir.
Çocuk bakım merkezlerindeki reşit olmayan çocuklar arasında bile erkekler tamamen teşhirciyken, kızlar “iffetli” olduklarını gösterirler. Ki bu tamamen yapılandırılmış bir davranıştır.
Tabii ki erkeklerin değil de kadınların hamile kalması ve çocuk doğurması önemlidir ve büyük bir farktır. Ancak bu, kadınların maruz kaldığı konumun ya da sömürü ve baskının temeli değildir.
Bu, kadınsı durumun çerçevesinde inşa edilmiş bir bahanedir. Oysa bu durumu hiç de açıklamaz bu.