Yazar: Patroclos
ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Kaynak: KAHVEDEN HİKAYELER: VE 11’İNCİ YILINDA İSTİRAHAT ETTİ
Çeviri ve Görsel: Penna
PREZ Nik’in [Nikos Anastasiadis] son birkaç haftadaki etkinliklerinin ardından, rahatlıkla onun yeniden seçilmek için seçim kampanyası yürüttüğü fikrine kapılabilirdiniz. Sürekli orada burada yeni yerler açıyor, toplantılarda konuşuyor, yazar bozuntularına açıklamalarda bulunuyor ve 10 yıllık görev süresi hakkında övünüp duruyor.
Toplumun ona duyduğu hayranlıktan ve onu onaylamasından besleniyor. Sıradan vatandaşların etrafında toplanmasına, ilgi odağı olmaya, kendisine sadık olan kalabalıkla şakalaşarak ve sokak kurnazlığını kullanarak çaba sarf etmeden onları etkilemeye bayılıyor. Gösterisinin son üç ayına girdiğinin farkında ve kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor.
Mart geldiğinde, davetler bitecek, halkın yaltaklanmaları sona erecek ve onu artık sadece koruma polisleri pohpohlayacak ve eğleyecek. Son 10 yıldır gördüğü ilgi ve dalkavukluk olmadan nasıl yapacağını göreceğiz, ancak şu anki tek derdi, geride bir miras bırakmak.
CUMA günü Limassol’da bir meslek okulunun ek binasının temelini attı, okulu bırakanlar için bir mesleki eğitim enstitüsünün kurdelesini kesti ve teknik üniversite olan Tepak’daki yeni binaların ve yeni futbol stadyumunun açılışını gerçekleştirdi.
Görevde olduğu süre içerisinde, Limasol’da yaklaşık yarım milyar Euro değerinde 79 proje yapılmış ve altyapı hizmetleri iyileştirilerek, şehir çağdaş bir Avrupa kentine dönüştürülmüş, “örnek gösterilen bir şehre, bir medeniyet merkezine, eğitim, sosyal etkinlik ve ekonomide ülkenin can damarı olma noktasına gelmiştir.”
Bu 10 yıllık yaratılıştan tek nasibini alan Limasol olmamış. “Kimse bugün 2013 yılının Baf’ını hatırlamıyor. Baf şimdi bambaşka bir şehre dönüştü. Kimse Lefkoşa’da yapılanları görmezden gelemez. Lefkoşa yeniden hayat buldu ve aynı şey Larnaka için de geçerli,” dedi. Ardından da 11’inci yılında dinlendi.
Tamamen hak edilmiş bu istirahatten önce, geriye kalan iki buçuk ayda, ülkeyi turlayarak zaman içeresinde bazıları tarafından unutulanları hatırlatacağını söyledi. Böylelikle, kimsenin bu 10 yıllık yaratılış dönemini unutmasına izin verilmeyecek.
SON birkaç haftada Nik, sadece dünya sahnesindeki itibarlı duruşunu göstermek için değil, aynı zamanda Kıbrıs görüşmelerinin devam için bıkmadan usanmadan çalıştığını ispatlamak adına bazı büyük ülkelerin liderlerini ziyaret etmek için bile vakit buldu.
Cumhurbaşkanı Macron ve daha sonra [Alman] başbakanı Scholz’u ziyaret ederek her ikisinden de görüşmelerin yeniden başlaması için ülkelerinin gücünü ve etkisini kullanmalarını istedi. Crans Montana’daki görüşmeleri bırakıp gitmesinin üzerinden geçen 5 yıl içinde, ara sıra yaptığı göstermelik açıklamalar dışında, görüşmelerin yeniden başlaması için herhangi bir çaba sarf etmemekten çok mutluydu. Şimdi, görevden ayrılmasına birkaç ay kala, görüşmelerin yeniden başlaması için çaba sarf ediyor.
Bunun gerçekleşmeyeceğini bile bile, böyle bir şey yapmaya ne gerek var ki? Özellikle de yeniden seçilmek için aday değilken? Muhtemelen Kıbrıs sorunuyla ilgili mirası biraz hayal kırıklığına neden olduğu içindir. Kıbrıscığın Türkiye’nin himayesi altında bir devlete dönüşmesini engellemek için gösterdiği çabalar sonucunda, adanın yarısının Türkiye’nin bir ili olmasını garantiledi.
Dünyada hiç kimsenin görüşmelerin yeniden başlaması için parmağını bile kıpırdatmayacağından yüzde 200 emin olan Nik, onlardan yardım talep etmeye karar verdi. İnsanlar unutmamalı ki, görevde olduğu son güne kadar, bir anlaşmaya inanılmaz derecede yaklaşılan görüşmelerden kaçmak dahil, Kıbrıs sorununu çözmek için elinden gelen her şeyi yaptı.
SALI günü, hükümetinin turizm politikası için bol bol övgü aldığı otelciler buluşmasında konuşan Nik, geçtiğimiz günlerde Ryanair ve Swiss Air’in Kıbrıscığa yapacağı yeni seferlerden de söz etti, ta ki birileri kendisini söz konusu havayolunun Swiss Air değil, Wizz Air olduğu konusunda uyarana kadar.
Cumhurbaşkanından sonra söz alan Wizz Air temsilcisi, “cumhurbaşkanını bir tanıtım uçuşuna götürmemiz gerekecek zira markamızı geliştirmemiz gerektiği aşikâr,” dedi. Tabi son 10 yıldır özel jetlerle uçan Nik bu teklifi geri çevirebilir.
DEVLET yayın kurumu, perşembe günü mecliste, hükümetin sözcülüğünü yaptığı ve her zaman taraflı olduğu yönünde ağır eleştirilere maruz kaldı. Yeşiller Milletvekili Alexandra Attaliadis, öyle dönemler oldu ki, kurum muhabirlerinin konularla ilgili gerçekleri aktarmak yerine görüş oluşturmaya çalıştığını söyledi ve kamu yayıncısının görevinin belli bir çizginin savunucusu olmak değil, halkı bilgilendirmek olduğunu belirtti.
Kimse, Ukrayna’nın işgalinden bu yana nispeten kısıtlanan ancak hala daha devam eden Rusya ana yandaşlığından bahsetmedi. Kurumun Moskova muhabiri, Thanasis Avgerinos olayları bir Kremlin sözcüsü gibi aktarıyor. Komik olan ise kendisinin RİK standartlarına göre bile fazla taraflı olduğu düşünülen Liatsos isimli birinin yerine görevlendirilmiş olması.
Ukrayna ordusu Herson’a girdikten sonra, Avgerinos bir Yunan TV kanalına olayı, “Ruslar Herson’dan zaferle geri çekildi –Ukraynalılar çaresizlik içinde” şeklinde aktardı.
RİK’in 37 milyonluk bütçesinin üçte ikisine denk gelen yıllık 24 milyon değerindeki personel giderleri, bu tür bir mükemmel gazetecilik için harcanıyor. Nik’in 10 yıl süren aydınlanmış yönetimi süresince, kurum bütçesine 10 milyon Euro’dan fazla bir artış yapıldı. Kurumun artan hükümet yanlısı yayınları iyi ödüllendirildi.
Kıbrıscığın piskoposlarının yarısı gelecek ay yapılacak başpiskoposluk seçiminde yarışacak. Yarışa çok geniş sayıda aday katılıyor ancak haberler Limasol piskoposu Athanasios’un kamuoyu yoklamalarında önde gittiğine işaret ediyor. Athanasios’un bağnazlar ve yobazlar ordusu II. Hris’in [Hrisostomos II] vefatından çok önce onun adına kampanya yürütüyordu.
İtiraf etmeliyim ki, dinsel açıdan neyi savunduklarını bilmiyorum, merak da etmiyorum. Seçimlerde oy kullanmayacağım, ama kullanacak olsaydım, en yaşlı adaya oy verirdim, zira bir başpiskopos, cumhurbaşkanından farklı olarak, hayatının sonuna kadar görevde kalır ve bir adamın, ne kadar kutsal olursa olsun, 40 yıl boyunca kiliseyi yönetmesini istemezsin.
Bir de, bence Athanosios gibi toplum içinde bir kere bile gülümsediği görülmeyen birine oy vermek yanlış olurdu. En ufak bir gülümsemenin olduğu bir fotoğrafını arayıp duruyorum ancak henüz bulamadım.
BAŞPİSKOPOS adaylarının, adalet bakanı Stephie Dracou tarafından geçtiğimiz çarşamba günü meclise sunulan ve hükümetin cinsiyet kimliği konusundaki ‘çığır açan’ yasa tasarısıyla ilgili duruşlarının ne olduğunu merak ediyorum. Bu yasa cinsiyet değişikliğini basit bir bürokratik işleme dönüştürüyor.
16 yaşından büyük olan herkes resmi evraklarda kayıtlı olan cinsiyet bilgilerinin değiştirilmesi için devlete başvurabilecek. Tasarıya göre değişiklik ancak iki kez yapılabilecek. Bilinmeyen nedenlerden dolayı evli insanların cinsiyet değiştirmelerine izin vermeyen yasaya göre, kişiler cinsiyetini üçüncü kez değiştiremeyecek.
Yasa tasarısı, devletin cinsiyet değiştirme hakkını tanımasıyla ilgili fakat spor salonlarındaki ve yüzme havuzlarındaki soyunma odaları nasıl düzenlenecek. Cinsiyetini değiştiren bir erkeğin, kadın soyunma odalarını kullanmasına izin verilecek mi? Peki ya hapishanelerde? Erkek bir mahkûm cinsiyet değiştirmesi durumunda, hapishanenin kadınlar bölümüne mi transfer edilecek? Hapishane hayatı bazıları için büyük eğlence olabilir.
ULUSAL Halk Cephesi (Elam) çığır açan yasa tasarısına karşı duruş sergileyen tek parti oldu. Tasarıya “doğrudan ve şiddetle karşı” olduğunu açık bir şekilde ifade etti ve aleyhine oy kullanacağını açıkladı.
Yapılan öfke dolu açıklamasında da şunları ifade etti:
“Büyük bir demografik sorunun var olduğu bu dönemde, aile kurumunun dağılmasına neden olacak ve insanlığın doğasına aykırı olan her yasa, aslında Helenizm’e karşı yeni bir soykırım türünü temsil etmektedir. Devlet aile yapısını desteklemekle yükümlüdür, ilericilik sevdasıyla onu yok etmekle değil.”
Helenizm soykırımı. Neden? Helenizm 400 yıllık Osmanlı yönetiminde sağ kalmayı başardı ve şimdi yasallaşan cinsiyet değişikliğinden dolayı mı tehdit altında?
CUMHURBAŞKANI adayı Nikos Hristodulidis, kendisini palavralardan medet ummakla eleştirenleri susturmak için, “devletin yeniden düzenlenmesi için 41 spesifik öneri” yayınladı. Bu öneriler spesifik olabilir ama çok pratik değiller. Benim favorim, normal yüzeysellik standartlarını aşan katılımcı demokrasi ile ilgili olanıydı.
“Kamusal diyaloğun güçlendirilmesi ve teknolojinin kullanılmasıyla, tavsiye niteliğindeki, bağlayıcı olmayan referandumlar yoluyla hükümetin, hükümet politikasının oluşturulmasında toplumu dikkate aldığı katılımcı demokrasi kurumunun benimsenmesi.”
Eğer referandumlar bağlayıcı olmazsa hükümet toplumu nasıl dikkate alacak? Hükümet her politika oluşturacağında bir referandum mu düzenleyecek? Bizlere hangi politikaları tercih edeceğimiz konusunda opsiyon verilecek mi? Devlete sadece basit bir evet veya hayır oyuyla tavsiyede bulunamayız.
Öyle anlaşılıyor ki eğer kaliteli bir yemek istiyorsan gidilecek yer Limasol’dur. Phil, Yunan dergisi Athinorama ile iş birliği içinde, Kıbrıscığın en iyi 25 restoranını belirledi ve restoranların 13 tanesi Limasol’da, bunların da sekiz tanesi oteller içeresinde.
Listeye Lefkoşa’dan sadece dört restoran girdiği için bizler, Lefkoşa’da üst kalite yemekten mahrum durumdayız. Larnaka ve Baf bölgesinden ise listeye giren üçer lokanta var. Baf bölgesindekilerin hiçbiri akıllı şehirde değil. Prez Nik’in cuma günü Limasol’u överken, şehri “gastronomi mükemmelliyetinin merkezi” olarak tanımlamamasına şaşırdım.
Sanırım biz Lefkoşalılar, en azından kebapçılarımızın Limasol’dakilerden kesinlikle daha iyi olduğu gerçeğiyle teselli olmalıyız.