Sağcı Giorgia Meloni’nin Eylül 2022’deki İtalya seçimlerinde aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi (FdI) ile kazandığı zafer, öfkeli İtalyan kitlelerinin trajik bir şekilde faşist lider General Benito Mussolini’yi Roma sokaklarında sürükleyip baş aşağı sallandırarak infaz etmelerinden yaklaşık 100 yıl sonra faşizme geri dönüşü mü temsil ediyor?
Mussolini, Hitler’in ve diktatör Franco’nun müttefikiydi.
Bu üç kişi, sömürgeleştirdikleri ve Libya ulusu gibi tarihte bir ulusun maruz kaldığı en büyük soykırımda toplu hapislere koydukları halklar üzerinde terör, baskı, ırkçılık ve kibir üçgeni oluşturdular.
Faşist Mussolini, Libya’yı dördüncü kıyı olarak görmüş ve büyük bir operasyon başlatarak Libya topraklarını işgal etmişti.
Göçmenleri kabul etmeyi reddeden, ‘Önce İtalya’ fikrini kendisine şiar edinen, aşırı sağın fikirlerini benimseyen ve İspanya’daki aşırı sağcı ‘Vox’ partisi gibi, Avrupa’daki sağ partilerle bağları olan Giorgia Meloni, modern İtalya cumhuriyeti tarihindeki ilk İtalyan kadın başbakanı olacak mı?
İtalya gibi hükümetlerin uzun yaşamadığı bir ülkede bir yıl dayanıp iktidarda kalabilir mi?
Giorgia Meloni’nin zaferi, İtalya ve Avrupa tarihinde aşırı sağ partiler için eşi görülmemiş bir zafer.
Özellikle İtalyan seçmenlerin yönelimlerinde bir dönüm noktasını temsil ediyor.
Bu, Mussolini’nin her zaman bayrağını yıldızlara kaldırmayı hayal ettiği faşist çağa dönüşün başlangıcının bir işareti olabilir.
Faşist fikirleri olan, hatta bunları yüksek sesle savunan, halihazırda Fdl’ye başkanlık eden ve daha önce Silvio Berlusconi hükümetinde gençlik bakanı olarak çalışan Giorgia Meloni faşistlerin İtalya’ya dönmek için Truva Atı mı olacak?
Fransa’nın aşırı sağ partisi Ulusal Cephe’nin (FN) lideri Marine Le Pen hiç vakit kaybetmeden sağın zaferi için tebriklerini göndererek “Bu büyük zafer için tebrikler” dedi.
İtalya’nın Eski Başbakanı Enrico Letta, Meloni’yi ‘İtalyanlar için bir tehdit’ olarak nitelendirdi.
Meloni, faşizm ile göçmen ve yabancı düşmanlığını birleştiren kendi partisini (Fdl) kurmadan önce faşist yönelimli Ulusal İttifak Partisi’nin bir üyesiydi.
‘Fascio’ aslen bir İtalyan ürünüdür ve dünya dillerine geçmiş İtalyanca bir terimdir.
Faşizm, liberalizme ve çoğulculuğa karşı çıkan, ırkçı popülist eğilime sahip otoriter bir rejimdir.
Geleneksel liberalizme ve çoğulcu demokrasiye dayalı devlet modelini genellikle reddeder.
Eski Başbakan Enrico Letta’nın Meloni’nin zaferinden sonra yaptığı ilk açıklamada Meloni’yi İtalya için bir ‘tehdit’ olarak nitelendirdiğinde söylediği gibi, Meloni’nin oluşturduğu tehdidin sebebi budur.
Faşizm, genellikle ülkedeki ekonomik bir çöküş veya felaket nedeniyle tekrar gün yüzüne çıkar.
Faşizm, bir ‘kurtarıcı’ olarak görünerek halk desteğini arkasına alır. Ancak ‘kurtarıcı’ kisvesine bürünse de faşist otoritenin yarattığı tehlikenin ve tehdidin büyüklüğünü yalnızca aklı başında olan insanlar anlayacaktır.
Meloni, siyasi kıdemli rakiplerini ekarte etmeyi başarana kadar seçim kampanyasında buna oynadı.
Elbette bu ‘zafer’ sadece Meloni’ye ait değil. Zira bağımsız bir şekilde kendi adına konuşmuyor. Bilakis iktidara geri döndüğü günden 100 yıl önce iktidara gelen bir partinin uzantısını temsil ediyor.
Liberal Avrupa’yı endişelendiren şey, sağcı Meloni’nin zaferinden ziyade Fransa’da Marine Le Pen ve diğer Avrupa ülkelerinde bu gibi kişilerin seçimleri kazanmaya yaklaşması.
Bu, söz konusu ülkelerdeki demokrasi ve liberalizmi tehdit edecek. Her zaman ötekini kabul etmeyi ve göçmenleri ağırlamayı savunan bu ülkeler, aşırı sağ inanmadığı demokrasi araçlarını kullanarak yükselmeye devam ederse, kendisini özgürlüklerin kısıtlanmasıyla karşı karşıya bulacak.
Avrupa’daki sağ ile Ortadoğu’daki siyasal İslam olgusu birbirinin aynısıdır. Her ikisi de faşizm, seçimleri kazanmada demokrasiye inanmama ve kendi projelerini güçlendirmeye başlama anlayışında birleşirler.
Bu nedenle, her ikisi de sadece çıktıkları yerlerde değil, tüm dünya için bir tehdit oluşturmaktadırlar.
Yazar: Cibril Ubeydi – Libyalı araştırmacı-yazar
Kaynak: IndyTurk
Çeviri: Beyan İshakoğlu