Genel Sekreter’in raporu basına yansıdı ve iddia edilenlerin hiçbirinin olmadığını gördük. UNFICYP’in görevi 6 ay daha uzatıldı ve bu görevin sonlandırılma ihtimaline yönelik herhangi bir vurgu yapılmadı. İyi niyet misyonuna yönelik herhangi bir olumsuz referans verilmedi, BM Parametrelerinin masada olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda genel sekreter sürecin bundan sonrasını düşünmesini liderlere telkin etti.
Süreç bitti demedi.
Sizin kuşak yapamadı genç kuşaklara başarılar dilerim demedi.
BM parametreleri dışındaki opsiyonları düşünün demedi.
Anastasiadis istemedi demedi, Akıncı çok istekliydi de demedi.
Dengeli bir açıklama yapılırken, ondan önce CTP’nin de açıklaması geldi.
Tartışmalı bir parti meclisi sonrasında oluşturulduğu söylenen açıklamada temel ilkelerde sapma yoktu ama:
Garantörlükle ilgili olan zirvede garantörlük sistemiyle ilgili tek bir kelime söylenmedi.
Federal bir çözüm vurgusu yapıldı ama BM Parametrelerine referans verilmedi.
Maalesef, Kıbrıs Türk toplumu tarihinde federasyon konusunda en eski ve en net tavır sahibi olan parti Türkiye’nin nefesini ensesinde hissetti. Korktu ve dengeli bir açıklama yapmaya çalıştı. Dünyaya bağlanma derdini unutmuş olsa gerek BM’nin açıklaması ardından açıklama kadük kaldı.
Bir de CTP’li Meclis Başkanı Siber birşeyler söyledi. Yorum yapmamayı tercih ediyorum.
Ardından, Akıncı akşam saatlerinde bir etkinlikte açıklama yaptı. Yenidüzen gazetesi “Süreçte figüran değil, aktör olarak yer aldık” manşeti ile verdi. Özellikle süreç sonrasında ortaya çıkan başarısızlıkta, Mevlüt Çavuşoğlu’nun “BM Parametreleri bizim için bitmiştir” manalı açıklamasına, çıkıp cevap ver(e)mediği için Kıbrıslı Türk siyasi eliti kendi kendini yok saymıştır. Hala saymaya devam ediyor. Akıncı’nın buna referans vermesinin esas sebebi de bu olmalı. Karşılıklı istişarenin olması son derece doğal ama BM parametrelerinden sapmaya yönelik açık seçik bir cevap hala verilememiştir. Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesi BM parametrelerine dahil olmakla ilgilidir. Akıncı buna cevap veremediği sürece eleştirilecektir. Bu yüzden eleştirenleri şikayet etmek yerine, kendi sözünü tutarak çözüm odaklı siyasetin doğru rayda olduğuna dair irade göstermelidir.
Peki siyasi iradenin sınavı nereden olacak ?
Crans Montana zirvesinin ürettiği en önemli sonuç Gueterres Çerçevesidir. Bu çerçeve bugüne kadar görüşülen noktalardan sonra ileriyi görmek adına ilkesel ve siyasi olarak yapılması gerekenlerdir. Çözüm odaklı siyasetten kastedilen de bu çerçevede yapılacak olanlar ve atılacak olan adımlardır. Bu çerçevenin dışına çıkarak yeni bir Kıbrıs talebi ortaya koymak beyhudedir.
Bu açıdan siyasi iradeyi temsil edenler istediği kadar süslü laflarla federasyon, istediği kadar milliyetçi gürültüyle konfederasyon desin, hiç fark etmeyecek.
Gueterres’in Kıbrıs raporu da açıkça ortaya koymaktadır: “Liderler iyice düşünsünler”
Halep oradaysa, arşın buradadır.
Gueterres belgesi masadadır.