Ukrayna nükleer enerji şirketi NPC Ukrenergo, Çernobil Nükleer Santrali‘nin, burayı işgal eden Rus birliklerinin eylemleri nedeniyle elektrik şebekesinden tamamen ayrıldığını açıkladı.
Ukrayna haber ajansı Interfax‘ın duyurduğuna göre, Ukrenergo bir açıklama yayımlayarak, “Rus işgalcilerin askeri eylemleri nedeniyle Çornobil’deki nükleer santralin elektrik şebekesiyle bağlantısı tamamen kesildi. Nükleer istasyonun güç kaynağı yok. Askeri harekat sürüyor, bu nedenle hatları eski haline getirme olasılığı yok” dedi.
Ukrayna’nın devlete bağlı nükleer üretim kuruluşu Energoatom da santralin dış bölgesindeki tüm nükleer tesislerin karartılmasının, Çernobil’in Kyivska trafo merkezi’ndeki 750 kV iletim hattındaki hasarla ve Slavutych kentindeki elektrik kesintisiyle ilişkili olduğunu bildirdi.
‘Elektrik olmazsa, radyoaktif risk doğar’
Açıklamada şunlar denildi:
“Bitmiş Yakıt Depolama Tesisi 1’de yaklaşık 20.000 kullanılmış yakıt grubu var. Bunları sürekli soğutmaya ihtiyaçları bulunuyor bu da ancak elektrik varsa mümkün. Elektrik olmazsa, pompalar soğutma yapamaz ve depodaki sıcaklık, tehlikeli düzeyde artabilir, kullanılmış yakıtın yaydığı radyoaktif maddeler de çevreye yayılabilir. Rüzgarla, radyoaktif bir bulut Ukrayna, Beyaz Rusya, Rusya, Avrupa‘nın diğer bölgelerine aktarılabilir” .
Energoatom ayrıca elektrik kesintisi nedeniyle tesisteki havalandırmanın çalışmayacağını ve orada bulunan tüm personelin tehlikeli dozda radyasyon alacağı uyarısını da yaptı:
“Yangın söndürme sistemi de çalışmıyor. Bir mermi isabeti sonucu oluşabilecek bir yangın durumunda bu büyük bir risk. Şu anda çatışmalar devam ediyor, bu da onarımların yapılmasını ve elektrik beslemesinin yeniden başlatılmasını imkansız hale getiriyor. ”
UEA: Kimse Çernobil’de ne olduğunu bilmiyor
Rusya’nın Ukrayna işgalinde ilk hedeflerinden biri Çernobil olmuş ve Rus birlikleri santralin dış bölgesini ele geçirmişti. Çernobil’de çalışan Ukraynalı görevliler de halen Rusya ordusunun rehinesi durumunda.
Rusya Ukrayna’daki radyoaktif depolama tesislerini de vurmuş, savaşın dokuzuncu gününde de saldırı sırasında bir yangın çıkan Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya‘nın kontrolü Rus ordusuna geçmişti.
Daha önce de, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Çernobil nükleer santralinde kurulu güvenlik önlemleri kontrol sistemlerinden gelen uzaktan veri iletiminin kaybolduğunu açıklamıştı: “Şu anda kimse Çornobil’de neler olduğunu ve bölgeyi neyin tehdit ettiğini anlamıyor. Bu son derece tehlikeli bir durum.”
Demircan: Yakıt çubuklarının soğutulması için alternatif yöntem yok
Yeşil Gazete Nükleer editörü ve nükleersiz.org koordinatörü, araştırmacı Pınar Demircan, Çernobil’de radyasyon izleme monitörlerinin de hala çalışmadığını belirterek, kesinti için şunları söyledi:
“Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründe soğutulmasına devam edilen 21 bin yakıt çubuğu bulunduğu için elektrik kesintisi oldukça tehlikeli bir durum arz ediyor. Bu konuda Ukrayna devletine ait Energoatom şirketinden yapılan açıklamaya göre bu yakıt çubuklarının soğutulması için alternatif bir yöntemin olmadığı ifade edilmişti. Çatışma ortamında Çerrnobil’deki tesise yeniden elektrik bağlanmasının da kolay olmadığını ifade ediliyor.”
Çernobil’de elektrik kesintisi halinde yedek gücün dizel motorla sağlandığını belirten Demircan, “Fakat bu şekilde üretilen elektrik soğutmayı sağlayacak doygun bir seviyede olamıyor, yalnızca 48 saat için prosese destek olabiliyor. Maalesef Çernobil nükleer santralinde elektrik kesintisi halinde alternatif bir güç üretme prosesi yok. Soğutmanın durmasıyla aşırı ısınma neticesinde radyoaktif partiküllerin açığa çıkması muhtemel” uyarısı yaptı.
Demircan, bu durumun akıllara “Fukuşima nükleer felaketinin yıldönümünde yeni bir Fukuşima mı yaşanacak” sorularını getirdiğini belirten Demircan, orada da en başta deprem nedeniyle reaktörlerin hasar gördüğünü, depremin tetiklediği tsunami ile de elektrik bağlantısının koptuğunu ve reaktörlerin soğutulamaz duruma geldiğini hatırlattı:
“Nükleer santraller elektrik kesintisi veya diğer başka bir nedenle soğutma prosesinin sekteye uğraması halinde radyoaktif felaketi açığa çıkarma ihtimali üzerinden büyük tehlike kaynağı teşkil eder. Özellikle savaşta bu gibi risklerin arttığını gördüğümüz gibi içinde bulunduğumuz iklim krizi çağında da olağanüstü hava koşulları ve deniz seviyesindeki yükselmelere bağlı olarak elektrik kesintileri yaşanması bundan sonra da sürpriz olmayacak. Zira son derece kırılgan olan kritik proseslere sahip nükleer santraller bu dünyada kullanılmaya devam edildikçe her daim tetikte yaşamamız gerekiyor.”