Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), dört kısımdan oluşan Altıncı Değerlendirme Raporu’nun (AR6) Politika Yapıcılar için Özeti’ni kabul etti. Onaylanan II. Çalışma Grubu raporu, iklim değişikliğinin ekosistemler ve toplumlar üzerindeki etkilerini, bunların kırılganlıklarını, mevcut ve gelecekteki değişikliklere uyum sağlama kapasitelerini göz önünde bulundurarak inceliyor. Artan emisyonların insanlar ve çevre için oluşturduğu riskleri vurguluyor ve farklı bölgelerin ve doğal sistemlerin güvenlik açıklarını analiz ediyor.
‘İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık’ raporu, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliğinin katlanılmaz ve geri döndürülemez risklere maruz bırakan, doğaya ve insanlara yönelik yaygın kayıplara ve zararlara neden olduğunu ortaya koyuyor. IPCC’nin raporunda iklim değişikliğine karşı atılacak küresel adımlarda herhangi bir gecikmenin, herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceği güvence altına almak için dar ve hızla kapanan bir fırsat penceresini kaçırılmasıyla sonuçlanacağının altı çiziliyor.
‘Kısa vadeli eylemler iklim krizinin tüm zararlarını ortadan kaldıramaz’
Ek olarak raporda küresel ısınma artışını 1,5°C‘ye yaklaştıran kısa vadeli eylemlerin, insan yaşamında ve ekosistemlerde iklim değişikliği kaynaklı öngörülen kayıp ve zararları, daha yüksek ısınma seviyelerine kıyasla önemli ölçüde azaltacağı, ancak hepsini ortadan kaldıramayacağı vurgulandı. Mevcut emisyon politikalarının ve taahhütlerinin, dünyayı yaklaşık 2,3-2,7°C ısınma rotasına soktuğu belirtiliyor.
‘İklim değişikliği dünyanın çoğunun hayatta kalmasını tehdit edecek’
İklim değişikliği kaynaklı kayıp ve zararların, daha fazla ısınma ile hızla artacağına ve çoğu durumda insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı riskler yaratacağına işaret edilen raporda, “Emisyonlar yalnızca şu anda planlanan oranda azaltılırsa, ortaya çıkan sıcaklık artışı gıda üretimini, su kaynaklarını, insan sağlığını, kıyı yerleşimlerini, ulusal ekonomileri ve doğal dünyanın çoğunun hayatta kalmasını tehdit edecek” denildi. Bunu önlemenin yolu olarak ise ‘daha hızlı emisyon kesintileri’ne işaret ediliyor.
‘İklim değişikliğin karşı eylemler için yeterince kaynak sağlanmıyor’
İklim değişikliğine uyumun, iklim değişikliğinden kaynaklanan riskleri azaltmanın yanı sıra insanların refahını da iyileştirebileceğinin belirtildiği raporda, buna yeterince kaynak sağlanmadığı bildirilerek şu ifadelere yer veriliyor:
“Uyum faaliyetleri emisyon kesintilerine bir alternatif değildir: ısınma devam ederse, dünya giderek uyum sağlanmayacak değişikliklerle karşı karşıya kalacak.”
‘İklim değişikliği insanları öldürüyor’
270 yazar ve 195 hükümet tarafından nihai hale getirilen ve onaylanan II. Çalışma Grubu raporu, IPCC’nin AR5‘i 2014’te yayınlamasından bu yana iklim değişikliğinin etkilerine ve buna uyum sağlama stratejilerine ilişkin en büyük değerlendirme niteliğinde. Raporda iklim değişikliğinin doğa ve canlı yaşamı üzerindeki etkisi şu ifadelerle gözler önüne seriliyor:
“İnsan faaliyetleri kaynaklı sera gazı emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliği, halihazırda dünya çapında insanlara zarar veriyor ve onları öldürüyor, gıda üretimine zarar veriyor, doğayı yok ediyor ve ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor.”
‘İklim değişikliği toplumları ve dünyayı tahammül edilemez risklere maruz bırakıyor’
İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliği, aşırı sıcaklıklar, şiddetli yağmur, kuraklık ve yangın havasını daha yoğun ve sık hale getirmekte ve insanlara zarar veren ve onları öldüren deniz seviyesinin yükselmesine, okyanus asitlenmesine ve yoğun tropikal siklonlara neden oluyor.
Bazı durumlarda bunun, toplumları ve dünyayı, uyum sağlayabilecekleri sınırların ötesinde, tahammül edilemez ve geri döndürülemez risklere maruz bıraktığı belirtilirken rapor, insan kaynaklı ısınmanın aslında on yıllardır insan toplumlarına zarar verdiğini söylüyor.
‘İnsanlar iklim değişikliğinden fiziksel ve zihinsel olarak mustarip’
Dünyanın her yerinde insanların iklim değişikliğinin fiziksel ve zihinsel sağlık etkilerinden mustarip oldukları belirtilirken aşırı sıcaklıkların, dünyanın her yerinde insanları öldürdüğü belirtiliyor.
Rapora göre insanlara zarar veren iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları travmaya neden oluyor ve orman yangını dumanına maruz kalmanın artması kalp ve solunum sorunlarına yol açıyor. Raporda bazı hastalıkların daha yaygın hale geldiği ve yeni alanlara yayıldığına da değiniliyor.
Ek olarak fırtına, kuraklık veya selin en savunmasız bölgelerdeki insanları daha az savunmasız bölgelerdeki insanlara kıyasla öldürme olasılığının 15 kat daha fazla olduğu ifade ediliyor.
‘İnsanlar iklim değişikliğine karşı savunmasız’
Raporda insanların iklim değişikliğine karşı savunmasızlığının, belirli grupların marjinalleştirilmesi de dahil olmak üzere geçmiş, şimdiki ve gelecekteki sosyal gelişmelerden etkilendiğine de yer veriliyor. İklim değişikliğinin, özellikle dünyanın en yoksul insanları için gıda üretimine ve gıda erişimine darbe vurduğuna değinilen raporda şu ifadeler bulunuyor:
“İklim değişikliği milyonlarca insanı akut gıda güvensizliğine maruz bıraktı. Artan aşırı hava olayları, daha yüksek sıcaklıklar, kuraklık, okyanusların ısınması ve sera gazı emisyonlarının bir sonucu olarak okyanusların asitlenmesi, su ürünleri yetiştiriciliği ve balıkçılıkta ürün kayıplarına ve kayıplara neden oldu, tarımsal verimdeki artışı yavaşlattı ve gıda ve su güvensizliğini ve yetersiz beslenmeyi artırdı.”
‘İnsani krizler iklim değişikliği etkisiyle daha da kötüleşiyor’
Sel ve kuraklık gibi aşırı hava olayları ve buna bağlı gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmenin de insani krizleri kötüleştirdiğine yer verilen IPCC raporunda, iklim değişikliğinin insanları evlerinden ettiği ve bazı durumlarda şiddetli çatışmaları uzattığı ve kötüleştirdiği vurgulanıyor.
‘Ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor’
Rapor bulgularına göre; iklim değişikliği, kısa vadeli ekonomik büyümeyi yavaşlatan, tropikal siklonlar gibi aşırı hava olaylarıyla birlikte özellikle tarım, balıkçılık, ormancılık, turizm ve açık havada çalışanlarının işgücü verimliliğini etkileyen ekonomik zararlara neden oluyor.
‘İnsanların evlerini kaybetmelerine neden oluyor’
Bulgular iklim değişikliğinin tarımsal verime ve insan sağlığına zarar vermesinin, insanların evlerini ve mülklerini tahrip etmesinin, bireyleri, özellikle kadınları ve daha yoksul insanları etkilediğine ve dolayısıyla daha da yoksullaştırdığına işaret ediyor.
IPCC raporuna göre; kentlerde yaşayan insanlar, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak daha güçlü ısı dalgalarından ve altyapıya verilen zararlardan da özellikle etkileniyor. Mevcut ‘sürdürülemez kalkınma kalıpları’nın, insanları ve doğayı iklim değişikliğine karşı daha savunmasız hale getirdiği belirtiliyor.
‘Dünyaya verdiği zarar, daha önce fark edilenden daha büyük’
İklim değişikliğinin etkilerinin giderek karmaşıklaştığı bildirilen raporda, “Aşırı hava olaylarının kademeli etkileri oldu; örneğin orman yangınları doğaya, insanlara, altyapıya ve ekonomiye zarar verdi. Ekonomilere ve toplumlara verilen zararlar, uluslararası tedarik zincirleri ve doğal kaynak akışlarının iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olayları tarafından kesintiye uğramasıyla sektörler ve sınırlar arasında da yayılıyor” deniliyor.
Raporda “İklim değişikliğinin dünyaya verdiği zarar, daha önce fark edilenden daha büyük.İncelenen tüm türlerin yarısı yaşam alanlarını değiştirdi; birçoğunun yerelde nesli tükendi ve bazı türler iklim değişikliği nedeniyle tamamen yok oldu” ifadeleri yer alırken bunların iklim değişikliğini halihazırda gerçekleşmiş ve geri döndürülemez etkilerine birer örnek olduğu söyleniyor.
Hayvan ve bitki ölümleri
Son olarak aşırı sıcaklıkların, hayvanların ve bitkilerin toplu ölümlerine neden olduğunun ve ekosistemlerde yaygın bir bozulmaların olduğunun aktarıldığı raporda şu sözlere yer veriliyor:
“Ekosistemlerin iklim değişikliği ve diğer insan faaliyetleri nedeniyle tahrip edilmesi, özellikle yerli halkları ve günlük yaşamlarında doğrudan doğaya bağımlı diğer insanları etkileyerek, doğayı ve insanları iklim değişikliğine karşı daha savunmasız ve daha az uyum sağlayabilir hale getiriyor.”
IPCC, tehdidi ve eyleme geçmenin aciliyetini şöyle özetliyor:
“Kümülatif bilimsel kanıtlar çok açık: İklim değişikliği, insan refahı ve gezegenin sağlığı için bir tehdittir. Uyum ve sera gazı azaltım konusunda ileriye yönelik müşterek küresel eylemde daha fazla gecikme, herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceği güvence altına almak için kısa ve hızla kapanan bir fırsat penceresini kaçırmaya neden olacaktır.”
Gıda güvensizliği, erken ölümler, hastalıklar
Raporda, artmaya devam eden emisyonların ciddi olumsuz sonuçlara yol açacağı, insan ve doğal sistemler için çok çeşitli riskleri şöyle sıralanıyor:
Gıda üretimi ve gıda güvenliği, deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte sıcak hava dalgalarının, kuraklıkların ve sellerin şiddetinde ve sıklığında artışa neden olacak en küçük bir miktar ek ısınma ile tehdit edilecek.
Daha fazla aşırı hava olayları ve sıcak hava dalgaları bir sonucu olarak, sağlık sorunları ve erken ölümlerde önemli artışlar olacak ve hastalıklar yayılacak.
Artık, kıyı nüfusunun ancak 100 yılda bir maruz kalacağı şiddette bir sel olasılığı, deniz seviyesindeki 15 cm’lik ilave artışla yüzde 20 artacak ve deniz seviyesindeki 75 cm’lik artışla iki katına çıkacak.
İklim değişikliğinin etkileri giderek daha fazla aynı anda ortaya çıkacak ve birbirleriyle ve diğer risklerle etkileşime girerek, giderek daha tehlikeli sonuçlar doğuracak.
Sıcaklık artışı 3°C’ye ulaşırsa, özgün ve tehdit altındaki türler için yok olma riski 1,5°C ile sınırlandırmaya kıyasla en az 10 kat daha yüksek olacak.
Uyum faaliyetleri için ihtiyaç duyulan para ile özellikle en yoksul insanlar için mevcut olan miktarlar arasında büyüyen bir uçurum var.
Uyum için uluslararası finansman sıkıntısı, dünyadaki ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasını engelleyen önemli bir faktör.
İklim eylemi ertelenirse ve özellikle ısınma 1,5°C’nin üzerinde artarsa, kalkınma giderek daha zor ve bazı yerlerde imkansız hale gelecek.