21 senedir yaşıyorum; ama aslında ben yokum. 21 senedir yaşıyorum; fakat kimse benim varlığımı bilmiyor, kimse beni tanımıyor… Çünkü ben, tanınmayan bir ülkede, dünyanın bölünmüş son başkentinde, karma bir evlilikten dünyaya gelen bir bebektim…
Bugün dedemle Kıbrıs Cumhuriyeti Kimlik Dairesi’ne gittim. Kapıdaki görevliye yaklaştım: “Merhaba, ben Kıbrıs’ın kuzeyinden geliyorum,” dedim. “Randevum vardı, kimlik çıkarmak için başvuru yapacaktım,” diye ekledim. “Neden şimdiye kadar kimliğin yoktu ki,” diye sordu bana kapıdaki görevli.
“Ben Kıbrıs’ta doğdum. Annem Kıbrıslı. Babam Türk asıllı olduğu için kimlik alamadım,” dedim. Kapıdaki görevli birden ayaklandı ve bana; “Sen buraya ait değilsin,” dedi. Dedemle beni oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Tekrardan umutlarım yıkıldı. İşimi halledemedim.
Ne yani, ben ‘Kıbrıslı’ değil miyim şimdi? Anneannem, dedem, annem, hatta nice atalarım hep bu topraklarda yaşadı; ama yine de benim memleketim burası değil mi? Peki ben nereye aitim? Küçüklüğümden beri kafamın içinde hep dönüp dolaşır bu soru.
Yıllarca nice sorunlarla karşılaştım bu yüzden. Türk Maarif Koleji’ni dereceyle bitirmeme rağmen yurtdışında istediğim okula giremedim. Üniversite okumak için Türkiye’ye gittim, ‘yabancı uyruklu’ muamelesi gördüm. Adadaki bu bölünmüşlük sadece ülkeyi değil, aileleri de bölüyor. Ben 2 yaşındayken annem ve babam ayrıldı, ben hep annemle yaşadım.
Hiç unutmam, annem, üvey babam, kardeşim, Larnaka Havaalanı’ndan yurtdışına gitti; onlar tatildeyken ben evde oturdum. Bunun psikolojisini hayal edebiliyor musunuz? Kıbrıs Cumhuriyeti’ne göre ben ‘Kıbrıslı’ değilim, Türkiye Cumhuriyeti’ne göre ben ‘Türkiyeli’ değilim, peki ben neyim?
Yıllarca hep kendimi kötü hissettim, içimde kocaman bir boşluk oluştu, nereye ait olduğumu bilemedim. Nereye sığınmaya çalışsam hep dışlandım.
‘Anavatan’ milliyetçiliği ve Kıbrıs sorunu hayallerimin önüne geçti. Ben daha fazla çocuk benim yaşadıklarımı yaşasın istemiyorum. Bu yüzden, Kıbrıs’ta barış, hemen, ŞİMDİ.