Adadaki demokratik yöntemlerle yeniden birleşme taraftarları uzun zamandır mücadelelerini kısa dönemli taktikler üzerine kurmuş olduğu bilinen bir gerçekti.
Bu biçime sürüklenmesinin nedenleri yine sol içindeki yaklaşım farklılıklarından kaynaklanmaktaydı.
Son bir taktik olarak seçimlerde geniş bir işbirliği yapıldı. Bu aslında kaydadeğer bir nüfusun irade gösterebileceğinin önemli bir işareti oldu..
Ancak gerçekleştirilen bu taktiklerin genel anlamda uzlaşılmış bir stratejiden yoksun olması yarın için ne yapılacağı konusunu da gündeme getirmektedir.
Elimizde somut olan bulgular
1- Küçük büyük tüm aktörler işbirliği yapabileceği bir çerçeve oluştuğunda dahi, başarı garanti değil.
2- Kentlerdeki yoğunlaşan nüfus tek başına ülkenin kaderini değiştiremez.
3- Partner olacağınız örgütü, belli konulardaki duruşuna odaklanarak eleştirseniz dahi, büyük hedefinize varmak için desteğine ihtiyaç duyacaksınız. O yüzden kapıyı açık bırakmak önemli.
4- Bir başka örgütü eleştirmek, tartışmayı zenginleştirmek için gerçekleştirilmelidir. Örgütlenmek için başka örgütü eleştirme yönteminin bizleri getirdiği yer, geçmişten daha kötü noktadır.
Tüm bu noktalara bakınca sol güçlü kalmak isterse, uzun dönemli bir strateji ile hareket edebilmelidir.
Eğer Akıncı’nın siyasetten çekilmesinin yarattığı boşluğu liderlik yarışı ile eşitleyip, sol birbirini yok etmezse, farklı noktalarda hala daha kaybedilen eşikte, yeni birşeyler söyleyebilir, kaygıların cevabı olabilir.
Ancak bunun için toplumun güvenini kazanmak da esas olmalıdır.
Bu nasıl yapılır?
Mesela bu süreçteki aktörler bir masaya oturup konuşup seçimi değerlendirebilir; aldığı dersleri somut biçimde ortaya koyup, ortak bir iradenin başlangıç noktasını oluşturabilir.
Ancak güvenin kamuoyuna yayılması için işbirliklerinin devamlılığı üzerine bir duruş ve uygulamayı görmek de önemli olur. Bu en azından yaratılan olumlu havayı güçlendirir.
Tüm bunlar olurken, seçime dönük “hile”, “oy satın alma”, “müdahale” konularını da konuşmak gerekir. Seçimler demokratik koşullarda oldu mu olmadı mı bu konuda sol bir pozisyona sahip olmalıdır. Bu pozisyon sadece bir basın açıklaması ile sınırlı, kitaplardaki anılarla belirlenmiş bir nokta olmamalıdır.
Bu konuda işbirliği yapan tüm örgütler pozisyonlarını ortaya koymalıdır. Taşıma oylar etki yaratmaktan uzak olduysa dahi, düzenbazlık yapanların yargılanmasının yolunu açmaya yönelik belli adımlar atılmalıdır.
Tüm olanlar sineye çekilecekse bile bunun sessiz bir uzlaşı mı yoksa bir baskının sonucu olduğunu bilmek gerekmektedir.
En azından ada yarısındaki aksak demokratik düzenin işleyişinin devamlılığı ya da geliştirilmesine yönelik taraf olan sol parti ve örgütlerin bu konuda topluma karşı bir sorumluluğu vardır.