ABD Dışişleri Bakanlığı 2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda Kıbrıs’ta dini özgürlükler alanındaki duruma değinildi.
Raporda, Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki kuzeyi, ‘Kıbrıslıtürklerin yönettiği’ bölge olarak ayrı bir bölüm olarak yayımlandı; ne Amerika Birleşik Devletleri’nin ne de başka bir ülkenin, sadece Türkiye’nin ‘KKTC’yi tanıdığı belirtildi.
Raporda Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ilgili olarak, Anayasa’nın dini ayırımcılığı engellediği, ibadet, dinin öğrenilmesi ve uygulanmasının korunduğu, Kıbrıs Yunan Ortodoks Kilisesi’ne, içişlerini yönetmesi ve düzenlemesi için özel hak verdiği, bir İslam kurumu olan, Müslümanların ibadet yerlerini ve mallarını yöneten Vakfı tanıdığı ifade edildi.
Kıbrıs medya haberlerinden alıntı yapılan raporda, 6 Eylül 2019’da, bir devlet ortaokulunda müdürün başörtüsü giyen bir Müslüman öğrenciden okulu terk etmesini istediğini ve ancak başörtüsü takmaması halinde okula dönebileceğini söylediğini, daha sonra Eğitim Bakanı Kostas Champiaouris’i olayla ilgili soruşturma istediği ve müdürün okuldan nakledildiği aktarıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın raporunda, İçişleri Bakanlığı’nın koruması altında faaliyet gösteren sekiz camiden ikisinin hala banyosu ve abdest alanı bulunmadığı kaydedildi.
Kıbrıs Eski Eserler Dairesi’nin ibadet için Hala Sultan Camisi’ne 5 vakit namaz için günde iki kez izin verildiğini, Ramazan’da imamın talebi üzerine daha esnek olunduğuna işaret edilen raporda, devletin, Kıbrıslıtürklerin yönetimindeki bölgelerde yaşayan Kıbrıs uyruklu olmayanların da, ibadet için Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ve Mevlit Kandili’nde Hala Sultan Camii’ne gitmelerine izin verdiği belirtildi.
Raporda, Yahudi toplumunun sözlü Yahudi aleyhtarlığıyla ilgili tek tük olayların devam ettiği, Yahudi toplumunun yetkililere, kendilerinin istemi dışında, şüpheli olmayan ölümlerde otopsi yapılmaya devam edildiği raporu verdiği ve toplumun Yahudi geleneklerine göre yiyecek üretimi ve hayvan kesimi için devletten izin almada zorluklar yaşamaya devam ettiği vurgulandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda, Yunan Ortodoks Hristiyanlarının, başka bir dine geçtiklerinde zaman zaman toplumdan dışlandıkları tekrarlandı. Eylül’de bir Avrupa Komisyonu çalışmasına cevap verenlerin %48’i, din veya inanç esasında ayırımcılığa inananların ülkede yaygın olduğunu ortaya çıkardığına dikkat çekildi.
İşgal topraklarındaki bölümde rapor, Kıbrıs Türk ‘Anayasası’nın ‘devlet’i laik gösterdiği, dini inanç ve ibadetin, kamu düzeni ve ahlakla birbirine uygun olduğu ancak ibadet ve dualara zorla katılımı yasakladığı, dini eğitimin sadece ‘devlet’ gözetiminde olabileceğini ifade ettiği kaydedildi.
Kıbrıslıtürk yetkililerin önceki yıllara oranla Yunan Ortodoks dini alanlarına gidilmesine daha fazla yardımcı olmaya devam ettikleri yazılan raporda, sözde ‘Dışişleri Bakanlığı’nın 2018’de 153 talepten 118’ini; 2019’da da 203 talepten 156’sını onayladığına işaret edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın raporunda, Türkçe Konuşan Protestan Birlikleri, inancını değiştiren Kıbrıslıtürklerin sıklıkla sosyal eleştiriye maruz kaldıkları kaydedildi.
Raporda, Kıbrıslıtürkler, büyük kiliseleri ve bir caminin minaresi olan iki arkeolojik alanda üç dini yerin restorasyonunu daha tamamladıklarını, yılsonunda beş kilisenin devam eden restorasyonunun tamamlanacağını, yıl içinde Kıbrıs Müftüsü Atalay ve Kıbrıs Kilisesi Başpiskopos II. Chrysostomos’un bir araya geldikleri ve ara bölgedeki ibadet yerlerini ziyaret ettiklerini söyledikleri de belirtildi.