Envision Diversity
PSİKOSOSYAL PERSPEKTİF
Asher ve Lyric seyahat güvenliği sitesi tarafından her yıl düzenli olarak yapılan araştırmalar sonucunda oluşturulan LGBTQ+ indeksine göre Dünyada LGBTQ+ bireylerin en güvende oldukları ülkeler arasında İsveç’i birinci sırada gösterirken LGBTQ+ bireyler için yaşanılacak en tehlikeli ülke olarak da Nijerya’yı gösteriyor.
Asher ve Lyric indeksi aralarında aynı cinsiyet evliliklerinin yasal olup olmaması, LGBTQ+ çalışma şartları, LGBTQ+ bireylere karşı işlenen suçların cezalandırılması, LGBTQ+ bireylerin evlat edinme haklarının olup olmaması gibi sosyal ve ekonomik alanlara bakarken LGBTQ+ bireylerin ruh ve akıl sağlığı konusunda dünya genelinde yapılan bilimsel araştırmalar LGBTQ+ bireylerin toplumun diğer kesimlerine göre daha dezavantajlı bir konumda olduğunu ortaya koymaktadır.
Örneğin 2018 de İngiltere’de LGBTQ+ bireylerin haklarını savunan Stonewall sivil toplum örgütü tarafından hazırlanan rapor LGBTQ+ bireylerin yarısının depresyon geçirdikleri, yaklaşık olarak her 8 LGBTQ+ bireyden birinin intihar teşebbüsünde bulunduğu, her 6 LGBTQ+ bireyden birinin hergün alkol aldığı, ve her 5LGBTQ+ bireyden birinin sağlık hizmetleri alırken ayrımcılığa uğramamak için cinsel yönelimlerini sakladıklarını ortaya koymaktadır.
Bir LGBTQ+ alt grubu olarak ergen ve gençlere bakıldığında ise akıl ve ruh sağlığını negatif olarak etkileyen en önemli etmenlerin başında damgalama ve ayrımcılığın geldiği yine yapılan araştırmalarla sonucunda bilinmektedir. Ruh ve akıl sağlığına pozitif etkisi olan faktörler arasında ise daha çok sosyal refah seviyesi yüksek ve gelişmiş ülkelerde rastlanılan zorbalık karşıtı yasal düzenlemeler, LGBTQ+ gençlerin okul sosyal hayatına tam ve eksiksiz olarak katılmalarını sağlayan öğrenci aktivite klüpleri, LGBTQ+ dostu eğitim müfredatı, aile ve akran desteği gibi etmenler gösterilmektedir.
Özetle, gelişmesi devam bireyler olarak LGBTQ+ ergen ve gençlerin toplum ve sosyal ortamlarda cinsel yönelim ve cinsel kimliklerini saklamadan bir LGBTQ+ birey olarak yer almalarını engelleyen ayrımcılık temelli sosyal ve bireysel tutum ve davranışlar ruh ve akıl sağlığını olumsuz etkilerken okul ve benzeri ortamlarda cinsel yönelim ve kimliklerine saygı gösteren katılımcı tutum ve davranışlar ise akıl ve ruh sağlığına olumlu etki yapmaktadır.
KKTC geneline baktığımızda ise elimizde LGBTQ+ ergen ve gençlerde akıl ve ruh sağlığına yönelik herhangi bir çalışma olmadığını görmekteyiz. Aynı şekilde LGBTQ+ haklarını savunan sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdiği LGBTQ+ haklarına yönelik genel farkındalık yaratma ve benzeri etkinlikler dışında LGBTQ+ ergen ve gençlere yönelik düzenli olarak devam eden herhangi bir çalışma yoktur. Yukarıda değindiğim ve LGBTQ+ bireylerin ruh ve akıl sağlığına olumlu etkileri olduğu bilinen faktörlerin ve yasal düzenlemelerin olmadığı Kuzey Kıbrıs ve benzeri ortamlarda ruhsal ve psikolojik gelişimini henüz tamamlamamış LGBTQ+ ergen ve gençler tamda bu nedenle yüksek risk grubuna girmektedirler. Bu bağlamda yaşanılan sorunlar LGBTQ+ ergen ve gençlerin sosyal yaşamlarını ve eğitim süreçlerini olumsuz etkilerken ruh ve akıl sağlıkları üzerinde kalıcı etkilere yol açabilmektedir. Bu konuda insiyatif alınarak sivil toplum örgütleri, devlet, ve uzmanlar işbirliğinde geç kalınmadan bir devinim başlatmanın zamanı gelmiş hatta geçmektedir.
Yar. Doç. Hüseyin Çakal
Keele Üniversitesi, İngiltere