Finansal stabiliteye sahip, buzdolabı dolu, interneti olan ve teknolojiyi kullanabilen bir çok kişi şimdiden COVID-19’un geliş sebebini varoluşsal bir sebebe bağlamış görünüyor; bu bizim için eşsiz bir imkan, kilo verebiliriz, şekeri bırakabiliriz, yeni bir dil öğrenebiliriz, spor yapabiliriz, kapitalizmden uzaklaşabiliriz vs. Buna karşı birçok psikoloji uzmanı ise bunun ‘normal’ bir zamandan uzak olduğunu ve dolayısıyla üretken olmaya çalışmamamız, kendimize bu küresel kederi hazmedebilmek için zaman vermemiz gerektiğinden bahsediyor.
Söylenilenin aksine ve BBC sunucusu Emily Maitlis’in de sözlerine katılarak, COVID-19 her kesimden insanı etkileyebilse de bu sınıf farkını ve toplum içerisindeki çeşitli ayrımcılıkları ortadan kaldırmış değil. Ancak illa ki pozitif bir bakış açışı da istiyorsak eğer, bu süreç bize empati kurabilmemiz için bir pencere açmış durumda, bununla ilgili ne yapmak istediğimiz yine de bize bağlı.
Mesela uzaktan eğitimden bahsedelim; fiziksel engeli olan, medikal ihtiyaçlarından dolayı okula sürekliliğini devam ettiremeyen öğrencilerin uzun süredir talep ettiği imkanlardan biri uzaktan eğitim. Bununla beraber tabi ki karşımıza bazı zorluklar çıkıyor; her ailenin internete veya bir bilgisayara erişimi olmaması; her aile bireyinin teknolojiyi etkili bir biçimde kulanmayı bilmemesi gibi. Bunun dışında öğretmenler için sanal bir sınıf yönetimi becerisi dışında, aile bireylerini eğitmenin de öneminin altı çizilmiş oluyor.
Öğretmen artık sadece sınıfta yapması gerekenle sınırlı değil; sınıf dışında aile bireylerini de eğiterek öğrenimin genellenmesine yardımcı olabilmeli. Bununla beraber, anne/baba sadece anne/baba değil aynı zamanda öğretmen de olmak zorunda kalıyor. Özel gereksinimli çocukları olan aileler yıllardır bunu yapmak zorunda. Okullara kabul edilmeyen özel gereksinimli öğrencilere aileler eğitimlerini kendi vermek veya bunun için ekstra maddi bir harcama yapmak zorunda kaldılar yıllardır. Bu sürecin sonunda, bu ne zaman olacaksa ve nasıl gelecekse, eğitimi daha erişilebilir kılabilir, aileleri daha çok bilinçlendirebilir, öğretmenlerin değerini daha iyi kavrayabiliriz.
Bu süreç bize aynı zamanda aslında nasıl kendi kendimize yetemediğimizi, kendi mental sağlığımızı korumak için hangi adımları atmamız gerektiğinden tam olarak emin olmadığımızın da altını çizmiş oldu. Böylece bir anda bir çok psikolog sayesinde farklı online platformlar ücretsiz erişime açıldı (ör: We can Cope Cyprus – link) Belki de COVID-19 sonrası bu gibi platformlara, psikolojik destek imkanlarına ücretsiz erişim imkanımız devam edebilir?
Bununla beraber bu becerilerin; problem çözme, duygularını tanıma ve ifade edebilme, çözüm bulma, kendine yeterlilik gibi; eğitime dahil olması için öncülük edilebilir. Akademik becerilerin yanı sıra, sürdürebilir yaşam bilinçlendirilmesi, hayat becerileri, yaratıcılık ve teknoloji de eşit derece üzerinde durulması gereken alanlar olduğu artık aşikardır. Bunun için alternatif eğitim metodları keşfedilebilir (Montessori, forest schools, Reggio Emilia, Waldorf vs)
Facebook’ta paylaşılan bir diğer post ise işitme engelli kişilerin ağız okumasını kolaylaştırmak için geliştirilen Amerikalı bir dil ve konuşma terapisti tarafından geliştirilen ağzı kısmı transparan olan yüz maskeleri
Birçok hemşire ve doktor ise sosyal mesafelendirme veya giymek zorunda oldukları koruyucu üniformalardan ötürü ortaya çıkan formaliteyi bir nebze azaltmak ve hastaları rahatlatmak amacıyla isimlerini ve fotoğraflarını göğüslerine yerleştirerek daha samimi bir ortam yaratmaya çalışmakta. Tüm bu uğraşların ortak amacı iletişimin etkilendiği bu durumda alternatif iletişim yolları bulmak. Burdaki empati imkanımız ise kendimizi sadece sınırlı bir süre için değil, her an iletişim sıkınıtısı yaşayan insanları anlamakta gizli.
Nörolojik, fiziksel ve/veya psikolojik sebeplerden ötürü iletişime geçemeyen bir çok insan için her zaman ağzı gösteren maskeler veya üzerine ismini yazan doktorlar yok. Şu an dahi, en önemli bilgilerin paylaşıldığı görseller veya haber bültenlerinde alternatif iletişim sunan; işaret dili, alt yazı, görsel betimleme vs hâla mevcut değil. Belki COVID-19 sonrası, etkili iletişim becerilerimi artırmak için alternatif iletişim araçları ile ilgili daha fazla bilgilenebiliriz. (https://www.alternatifiletisim.com/ )
Son olarak benim üzerinde durmak istediğim konu ise şu sıralar yaşadığımız fiziksel kısıtlama ve onun getirdiği rahatsızlık. Şu an ne zaman olacağı belli olmasa da, bir sonu olacağı kesin olan bu süreç içerisinde dahi istediğimiz yere gidememek bir çoğumuzu, haklı olarak, negatif bir şekilde etkilemekte. Peki rampa koymadığımız için, kaldırımları düzenlemediğimiz için, fiziksel engelli kişilerin ihtiyaçlarına saygı göstermediğimiz için limitli bir süre için değil, hayatları boyunca fiziksel erişilirliklerini kısıtladığımız kişilerle bundan sonra biraz empati kurabilir miyiz? Bu süreç sonrası bu alanda gelişmeler için ortak bir dayanışma gösterebiliriz.
Empati imkanları bununla sınırlı değil tabii; bu süreçte artan domestik şiddet vakalarının birçok kadının ‘normali’ olduğunu hatırlayabiliriz; Ingiletere’den gelen öğrencilere karşı gösterilen haksız tepkilerle, hepimizin her an kendi ülkemizde bir mülteci olabileceğimizi düşünebiliriz; kendimizi finansal stabilitesi ve işçi hakları karşılanmayan birçok çalışanın yerine koyabiliriz vs vs. Bunun gibi benim uzmanlık alanım olmayan ve çok fazla bilgi sahibi olmadığım bir çok farklı konuda da benzeşmeler ve empati kurmak için imkanlar bulabiliriz.
Sağlıkla kalın.