Asgari ücret 2015 yılında 1730 TL olarak belirlenmişti. Bugün asgari ücret 104 TL arttırılarak 1834 TL oldu. Başka bir deyişle, fark TL cinsinden %6 oldu. Ancak bu rakamları Euro cinsinden incelersek ciddi bir gerileme olduğunu söyleyebiliriz. 2015 yılında belirlenen asgari ücret 541 Euro’ya denk gelirken, bugün %7 civarında geriledi ve 505 Euro oldu.
Kuzey Kıbrıs’ta sektörel değil, genel asgari ücret uygulması olduğu için birçok meslek grubu aynı ücrete çalışmaktadır. Bu noktada asgari ücret olmasa bile maaşların asgari ücretin çok fazla üstünde olduğunu görebilmek pek de mümkün değil. Bunun yanında, kapalı bir ekonomi olduğumuzdan alımları dışa bağımlı olan ada yarısında ücretli kesim ciddi bir risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Bankalardan yapılan borçlanmaların Euro ve Sterling olduğunu da düşündüğümüzde bu riskin adını açık açık koymamız gerekiyor: Fakirleşme…
Fakirleşme riski sadece hayat pahalılığına göre, yeteri kadar artış gösteremeyen ücretlerde değil. Aynı zamanda döviz etkisiyle de daha güçlü hissediliyor. Verilere baktığımızda, liradaki dalgalanmanın kısa sürede sonlanmayacağını biliyoruz. Bu yüzden ücretli ve dar gelirli kesimin ekonomik anlamda ciddi güvencesizlik yaşadığı açık. Üstelik daha vahim olan, ekonomik güvencenin azalmasında önleyici tedbirlerin de henüz konuşulmuş olmaması.
Fakirleşme riskinin aşılması için adım atılabilmek çok boyutlu ve güçlü bir diyalog ortamı gerekiyor. Özellikle insanların yanında olanlar için ekonomik risklere karşı hayatı temel alan dayanışma ilişkisi çok daha güçlü bir etkiye sahip olacak. Üretim ve tüketim ilişkilerinde kollektif hareketin önemi artacak. Hayatı ucuzlaştıracak önlemler ve yaratıcı çözümler ise en temel hareket noktası olacak.
Gündemimiz yoğun olsa da, kısa, orta ve uzun vadali olan zümresel olmayan nitelikte fakirlik riskiyle mücadele odaklı çalışma yapmak çok daha önemli. Bunun için kolları sıvamak gerek. Gerçek olan şu ki, bugün meclisteki partilerin ve iktidar odaklı düşünenlerin gündemi fakirleşme riskiyle mücadele değil. Ekonomiye bakış açısının bütçe üzerinden anlaşıldığı hiçbir yapıda da bunun olmasını bekleyemeyiz. İkitdar aklı, kısa dönemli kazançlar ve kişisel güç oyunlarından dışarı çıkamayacak. Oradaki kavga yumurta tavuk ilişkisi şeklinde devam edecek. Oralarda küçük oyunlara dahil olup iktidar rüyalarını oynamak isteyenler bunu yapmaya devam edebilir. Ne de olsa bu bir tercih.
Ancak, başka bir dünyayı, başka bir anlayışla örmek için çok çalışmak gerek…
Bunun başlangıç noktası ise fakirlik riskiyle mücadele olmalı…