Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) uzun süredir beklenen yeni raporu bugün kamuoyuna duyuruldu.
IPCC’nin yeni İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporu’na (SRCCL) göre artan insan baskısı ile karşı karşıya olan yeryüzü toprakları iklim değişikliği nedeniyle artan bir baskı altında.
Rapora göre küresel ısınmanın 2 °C’nin altında tutulması, sadece tarım ve gıda sektörü dahil tüm sektörlerde sera gazı emisyonlarının azaltılması ile mümkün.
İklim değişikliği alanında hükümetlerin de parçası olduğu en önemli küresel bilim kurumu olan IPPC’nin İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporu (SRCCL) Politikacılar Özeti, 7 Ağustos günü, İsviçre’nin Cenevre kentinde hükümetler tarafından da onaylandı.
Raporun, Eylül’de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yapılacak olan BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP14) ve Aralık’ta Şili’nin Santiago kentinde yapılacak olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP25) başta olmak üzere önümüzdeki günlerdeki iklim ve çevre müzakereleri için kilit rol oynaması bekleniyor.
Yazarların çoğu gelişmekte olan ülkelerden
IPCC Başkanı Hoesung Lee “Hükümetler, IPCC’ye, tarihte ilk defa toprak ve iklim sistemlerine dair tüm ilişkiyi kapsamlı bir biçimde inceleme görevini verdiler. Bu görevi, dünya çapında uzmanlar ve hükümetlerden gelen birçok önemli katkı ile tamamladık. Bu rapor IPCC tarihinde ilk kez yazarlarının yüzde 53’ü, yani çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden olan bir çalışma,” dedi.
Hoesung Lee’ye göre, “Rapor, daha iyi bir arazi yönetiminin iklim değişikliği ile mücadeleye katkı vereceğini ama tek çözüm olmadığını da ortaya koyuyor. Küresel ısınmayı 2 °C hatta 1,5 °C’nin altında tutmak için tüm sektörlerde sera gazı azaltımı yapılması gerekiyor.”
Emisyonların %23’ü toprak kullanımından
İklim Değişikliği ve Arazi Raporu’na göre iklim değişikliğinin üstesinden gelmek için kapsayıcı sürdürülebilirliğe odaklanmak gerekiyor.
IPCC’nin 3. Çalışma Grubu Eş Başkanı Jim Skea “Topraklar iklim sisteminde önemli bir rol oynuyor. Tarım, ormancılık ve diğer toprak kullanım biçimleri küresel insan kaynaklı sera gazı emisyonların %23’ünden sorumlu. Topraktaki doğal süreçler ise fosil yakıt ve endüstri kaynaklı karbondioksit emisyonlarının üçte birine eşdeğer miktarda karbon dioksit yutuyor,” dedi.
Kuraklık ve çölleşme iklim değişikliğiyle artıyor
Günümüzde 500 milyon insan giderek çölleşen alanlarda yaşıyor. Kurak alanlar ve çölleşen araziler aynı zamanda iklim değişikliğine ve kuraklık, sıcak hava dalgaları ve kum fırtınaları gibi aşırı hava olaylarına karşı en savunmasız araziler. Nüfus artışı da bu topraklar üzerindeki baskıyı giderek arttırıyor.
Rapor, arazi bozumu ile mücadele etmek ve iklim değişikliğini engellemek veya iklim değişikliğine uyum sağlamak için kullanılabilecek yöntemleri ortaya koyuyor.
Raporla ilgili konuşan IPCC I. Çalışma Grubu Eş-Başkanı Valerie Masson-Delmotte “Yeni bulgular, 1.5 °C’lik ısınmada bile kurak alanlarda su kıtlığı, yangın, permafrostun bozulması ve gıda güvenliği konularında riskler artıyor. 2 °C’lik artışta ise özellikle permafrostun bozulması ve gıda sistemi güvenliği konusuna çok yüksek riskler ortaya çıkıyor,” dedi.
Gıda güvenliği tehdit altında
Rapor iklim değişikliğinin gıda güvenliğinin dört temelini; mevcudiyetini (ürün ve üretim), erişimini (fiyatlar ve gıdayı temini), kullanımını (beslenme ve pişirme) ve istikrarını (erişimde aksama) etkilediğini ortaya koyuyor.
IPCC 2. Çalışma Grubu Eş-Başkanı Priyadarshi Shukla, “İklim değişikliği, üretimde azalma, fiyatlarda artış, beslenme değerinde azalma ve tedarik zincirinde aksamaya neden olacak, gıda güvenliğini gün geçtikçe artarak etkilemeye devam edecektir. Afrika, Asya, Latin Amerika ve Karayipler’deki düşük gelirli ülkelerde daha şiddetli etkiler görülecek,” dedi.
Bitki temelli gıdaları öne çıkaran bir beslenme sistemi gerek
IPCC 2. Çalışma Grubu Eş-Başkanı Debra Roberts ise, “Bazı beslenme tercihleri daha fazla toprak ve daha fazla suya ihtiyaç duyuyor ve diğer tercihlere göre daha fazla ısı tutan gazların salınmasına neden oluyor.” dedi. Roberts “Kaba taneli tahıllar, kuru baklagiller, meyve ve sebzeler gibi bitki temelli gıdaları ön plana çıkaran dengeli beslenme ve düşük sera gazı emisyonu sistemleri içerisinde üretilen hayvan kaynaklı gıdalar iklim değişiğine uyum ve iklim değişikliği sınırlandırmada önemli fırsatlar sunuyor,” diye ekledi.
Rapordan öne çıkan başlıklar
IPCC’nin İklim Değişikliği ve Arazi Raporu’ndan ön plan açıkan bazı başlıklar şöyle:
İklim değişikliği arazilerin daha hızlı bozulmasına neden oluyor:
- Daha sık görülen sıcak hava dalgaları ve daha değişken yağış rejimleri gibi birçok iklim kaynaklı etmen arazi bozulmasını hızlandırıyor.
- İklim değişikliği gıda güvenliğini tehlikeye atıyor, bitki ve hayvan üretiminin düşmesine ve tarımsal ürünlere dair hastalıkların artmasına neden oluyor.
- İklim değişikliği ekinlerin besleyici değerini de olumsuz etkiliyor.
- Kurak bölgelerde, su kıtlığı önemli acil bir zorluk olarak önümüze çıkıyor. 1,5 °C ve üzerindeki küresel ısınmada bu tehdit çok daha tehlikeli bir hal alıyor.
- İklim krizi ve ilgili aşırı hava olayları ile gıda üzerindeki etkileri ülke içindeki ve uluslararası göçü tetikliyor.
Arazi yönetimi önemli bir emisyon kaynağı:
- Tarım, ormancılık ve diğer toprak kullanım biçimleri küresel insan kaynaklı sera gazı emisyonların %23’ünden sorumlu.
- Küresel gıda sistemi, toplamda küresel emisyonların yaklaşık yüzde 37‘sinden sorumlu. Özellikle sığır yetiştiriciliği, pirinç yetiştiriciliği ve gübre kullanımı bu emisyonların temel kaynağı olarak ön plana çıkıyor.
- Gıdaların yaklaşık üçte biri ya çöpe atılıyor ya da kayboluyor. Bu gıdalar aynı zamanda bozulurken sera gazı emisyonlarına da sebep oluyor. Gıda atığını azaltmak hem gıda güvenliği hem de iklim değişikliği ile mücadale açısından oldukça önemli.
Araziler çözümün parçası olabilir:
- Topraktaki doğal süreçler yaklaşık olarak fosil yakıt ve endüstri kaynaklı karbon dioksit emisyonlarının üçte birine eşdeğer miktarda karbon dioksit yutuyor. Toprak bu açıdan iklim krizinin çözümünde önemli bir rol oynuyor.
- Arazi yönetimi, sürdürülebilir, doğaya uyumlu tarım uygulamalarını yaygınlaştırarak, gıda atığını önleyerek, dengeli beslenme ile, ormansızlaştırmayı durdurararak ve ekosistem onarımı ile iklim krizinin çözümüne dönüşebilir.
- Bu adımlar hem emisyonları azaltabilir, hem de iklim şoklarına karşı daha kırılgan olan toplulukları güçlendirilmesinin sağlayabilir.
- Gıda atıkları önlenerek daha düşük emisyonlu gıda tüketimi ile ciddi emisyon azaltımı sağlanabilir.