Avrupa Parlamentosu seçimleri için süreç devam ediyor. Bu kısa yazıda şu ana kadar gerek öznel deneyimlerden gerekse de gözlemlerimden yola çıkarak sürece dair fikirlerimi kısa kısa paylaşmak niyetindeyim.
Geçen AP seçimlerine nazaran bu seçim sürecinde Kıbrıslı Türkler’in ilgi ve motivasyonunun daha yüksekte seyrettiği açık bir şekilde gözlemlenmekte. Buradan toplumun büyük bir çoğunluğunun seçime ilgi duyduğu sonucu çıkarılmasın. Sadece geçen seçime oranla artmakta olan bir ilgi var.
Kızılyürek’in adaylığının ilgi ve katılım oranını arttıracağı kesin. Daha şimdiden bu yönde artmakta olan bir motivasyon var. AKEL’e sempati duymayan, AKEL’i eleştiren kesimler dahi Kızılyürek özelinde sandığa gidip oy verme iradesi ortaya koymakta, bu yönde açık tavır almakta.
Bunun hem öznel hem de nesnel etkenleri söz konusu. Öznel etkenler arasında Niyazi Kızılyürek’in adaylığını, Afrika gazetesinin son yıllarda yaşadığı saldırıların ardından seçime Yasemin Hareketi olarak katılmasını ve artmakta olan milliyetçiliğe yönelik tepkiyi sıralayabiliriz. Öte yandan nesnel etkenler arasında ise gerek Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasal kanalların tükenmişliğini, gerek Kıbrıs sorunundaki sakinliğin yarattığı rahatsızlık, gerekse de çeşitli nedenlerle hayal kırıklığına uğramış kesimlerin yeni bir siyasal süreç deneyimine duydukları ihtiyaçtan bahsedebiliriz.
Seçimlere ilgi geçen seçimin üzerinde hissedilmesiyle birlikte toplumun genelinde seçime katılım veya seçim sürecinin tartışılması anlamında genele yayılmış bir ilgiden bahsetmek çok güç. Seçime ilgi duyanları veya seçim havasında olanları kabaca 2-3 kategoriye ayırmak mümkün.
* Kıbrıs sorununun çözümünden ve federasyondan yana tavır alanlar.
* Hükümetlerden bağımsız olarak Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejimden rahatsız olan ve bundan dolayı da kaygı beseleyen kesimler.
* Politik görüş olarak ise soldan yoğun bir ilgi varken, bu ilgi merkezde duran kesimlere kadar genişlemekte olduğu gözlemlenmekte.
*Yaş grubları olarak özellikle orta yaş ve üzeri kesimlerin genç jenerasyonlara göre çok daha ve belirgin bir şekilde seçime ilgi duyduğu gözlemlenmekte. Söz konusu yaşlı jenerasyonlar gerek geçmişten getirdikleri ilişkilerden dolayı, gerek Kızılyürek’in adaylığından dolayı gerekse de yaşadıkları politik hayal kırıklıkları ve başarısızlıklardan dolayı bu süreci yeni bir siyasal varolma alanı olarak da görmektedirler.
Gençlerin seçime duyduğu ilgi genel tablo içerisinde oldukça cılız kalmakla birlikte, özellikle kentli kesimlerin süreç içerisinde ilgilerinin ve meraklarının arttığı gözlemlenmekte. Gerek, Yasemin Hareketi gerekse de Kızılyürek, şu ana kadar kamuoyuna orta yaş ve üzerinde bir fotoğraf vermekte. Gençlerin ilgisini kazanmak, hem inandırıcı hem de gençlere yönelik politik argüman geliştirmekle fakat en önemlisi de bu süreç içerisinde gençlerin, özellikle de 22-30 yaş arasındaki kesimlerin katılımcılığını ve görünürlüğünü sağlayarak gerçekleşebilir. Bu da ancak orta yaş ve üzeri kesimlere hitap eden dil ve söylemlerden uzaklaşarak, yeni jenerasyonların dilini konuşarak, onların varoluşsal dertlerini sırtlanarak ve çözüm önerileri sunarak olabilir.
Kızılyürek ve Yasemin Hareketi’nin söylemlerine baktığımızda her iki kesimde de belli zaafların açığa çıktığını görebiliriz. Kızılyürek, seçim sürecindeki söylemini başlangıç noktası olarak iyi bir yerden başlatsa da zaman içinde derinleştiremeyerek/çeşitlendiremeyerek sadece görünürlüğe oynamaktadır. Yasemin Hareketi ise daha en başından Türkiye karşıtlığı üzerinden söylem inşa ederek, temel hedef kitlesini Kıbrıs’ın güneyindeki kesimler olarak seçmiş durumda. Yasemin Hareketi’nin zaman zaman yaptığı saldırgan ve sert tavırlar ise özellikle yeni jenerasyonlar kendisinden uzaklaştırmakta.
AP seçimlerinde Kıbrıslı Türk bir adayın kazanması her anlamda olumlu bir sonuç doğuracaktır. Özellikle kapalı bir toplum ve kendi gündemlerinde kısır tartışmalar içerisinde üretici bir potansiyele dönüşemeyen politik atmosferde, böyle bir sonuç en basit ifadeyle yeni bir soluk olabilir. Dolayısıyla seçime katılmak, oy vermek; toplumsal bir ifade kanalı için de adım atmak anlamına gelecektir.