British Museum, uygarlığın en ciddi güç merkezlerinden biri…
Londra’dan dünyaya bakan bir panoptikon gibi…
Dünyanın sayılı hafıza bankalarından…
Bizim belleğimizi elinde tutan…
Bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük hırsızlığın belgelerinin de sergilendiği bir yapı…
Dünyanın çalıntı hafızası orada…
* * *
O müzenin bir köşesinde küçük bir kil parçası var…
Silindir şeklinde…
2500 yıllık…
Pers İmparatoru, Büyük Kiros’un buyruğu yazılı…
2010 yılında İran bu kil parçasını kendi ulusal müzesinde sergilemek için 300 bin dolar harcamış…
19.yy sonlarında, bu küçük silindiri, Irak’dan “ödünç” almış İngiltere…
İngiltere kimlerden neyi almadı ki?
* * *
Akademisyen Levent Kavas “Sözler Anlamlara Nasıl Gelir?” isimli söyleşisinde önemli bir soru soruyor…
“Ne zamandan beri?” sorusunu söyleşi boyunca bizlere hatırlatıyor Levent Hoca…
Bu sorunun önemi, bugünü ve geleceği yorumlamanın, anlamanın kilit noktalarına gönderme yaptığından dikkat çekici…
Şu an benim vazgeçilmezlerimden biri…
Bizim gibi ülkelerde sorular sorulmaz…
Soru soranlar sevilmez…
Oysa sorular, cevaplardan önemlidir…
Hakiki sorular, sanatta, bilimde, felsefede önünüzü açar…
İlerlemenizi değil, gitmenizi sağlar…
Gitmek, mevcut olanı aşma girişimidir…
Aşan insan, var olandır…
Martin Heidegger, Dasein’nin yani varlığın gerçekleşmesini “aşma” nın sağlanmasıyla anlatıyor…
* * *
Ülkemizde siyasetin en önemli mevzularından biri “İnsan Hakları” oldu son zamanlarda…
Hatta İnsan Hakları üzerine akademik çalışmalar yapıyor bazı dostlarımız…
Kadın, mülteci, ifade özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği, vicdani ret, işçi, hayvan, ekoloji vs. gibi bir çok alanda hakları tartışıyoruz. İktidardan, haklarımızı bize vermesi için yasa yapmasını talep ediyoruz…
Yasalarla birlikte birçok şeyin değişeceğini düşünüyoruz…
Özgürlük nosyonunu burjuva hukuk sisteminin içinde tartışıyoruz…
Adaletin, mülkiyetin temelini oluşturduğu bir hukuk sisteminde…
Bireyin ve toplumların özgürleşmesi mümkün mü?
* * *
İnsan Hakları dediğimiz mevzu ne zamandan beri var?
Sanılanın aksine İnsan Hakları ilk kez batıda değil doğuda ortaya çıkmış…
Hem de 2500 yıl önce…
Pers İmaparatoru Büyük Kiros Babil’i işgal etmiş…
Babil uygarlığının merkezi bugünkü Irak toprakları…
“Kiros’un Silindiri” diye anılan küçük bir kil parçasına Babillilere bahşettiği hakları yazmış…
Ne kadar ilginç değil mi?
Amerika Birleşik Devletleri’de Irak’ı işgal ettiğinde Irak’a demokrasi getireceğini söylemişti…
Büyük Kiros, kölelere, göçe zorlananlara özgürlüklerini geri verdiğini yazmış bu bildirgede…
Dillerini, dinlerini herkesin serbestçe yaşayabileceğini buyurmuş…
Nasıl olmuş bu?
Babil’i işgal ederek…
Peki işgal ne demek?
Bugüne kadar hangi işgal hareketinden özgürlük doğmuş ki?
İşte İnsan Hakları uygarlık tarihinde ilk kez bu şekilde ortaya çıkmış…
Haklar için hukuk yolunu tabii ki kullanmalıyız…
Bu da bir yöntem…
İnsanın özgürleşme problemi…
Bedenin esaretten kurtulması…
Sınıfsız toplum hayali bildirgelerle, üstten dayatarak gelmeyecek…
Nasıl mı gelecek?
Kiros Silindiri’nden 300 yıl sonra…
Dünyanın en büyük köle ayaklanması Capua’da gerçekleşir…
Spartaküs önderliğinde…
Tek talepleri var kölelerin…
Koşulsuz Özgürlük!