8 Mart Emekçi Kadınlar Gününde, kadın emeği açısından nereden nereye gittiğimize dair bir kaç istatistik ortaya koymakta yarar var.
Başlamadan önce, çok sevdiğim bir parçanın sözlerini araklayacak olursam “Hepimiz bal gibi biliyoruz ki /Aslında para o kadar da önemli bi şey değildir/ Yine de sıralamada kıl payı farkla da olsa nefes almaktan sonra gelir”
Muhtemelen bu tespit toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında da geçerlidir ve nefes almaktan sonra gelen para meselesine; cinsiyete bağlı ücret farkı ile ilgili olarak eldeki verilere bakmaya yarar var.
Kıbrısın kuzeyine dair elimizde 2014-2015 ve 2021-2022 yılları arasında gerçekleşen iki bütçe anketi vardır.
Bu iki ankete göre, “kktc Genelinde” ücret eşitsizliği, yani ortalama kadın maaşının , cinsiyete göre maaş farkına oranı 2015 yılı sonunda %15,8 seviyesindeydi.
Bu ücret farkı 2022 yılında yapılan anket sonuçlarına göre ise %23 seviyesine ulaştı.
Yani 2015 yılından 2022 yılına kadar geçen sürede “KKTC genelinde” cinsiyetler arası ücret farklılığı neredeyse %45 oranında arttı.
Bu bozulmayı destekleyen bir diğer gösterge ise bir ekonomideki eşitsizliği ölçen GİNİ katsayısı ile ilgilidir. Gini katsayısı özetle 0 ile 1 arasında bir değerdir. 0 mutlak eşitlik, 1 mutlak eşitsizliği ifade eder. 2015 yılında 0.34 olan gini katsayısı, 2022 yılında 0.38’e gelmiştir. Yani genel olarak da eşitsizlikler derinleşmektedir. Bu durumda da kadınların daha ağır etkinlendiği ortaya çıkıyor.
Bir de parantez bilgisi; gini katsayısının 0.40 seviyesinin üstüne erişmesi derin eşitsizliklerin ortaya çıktığını gösterir. Bu açıdan kritik seviyeye doğru yol aldığımız açıkça karşımızda duruyor.
Özetle, aklıselim olan, bu göstergeler ışığında toplumsal cinsiyet temelli eşitlikçi uygulamaların gereklilik olduğunu kabul edecektir.
Ancak bu bilgi ortada olmasına rağmen, geçen zaman içinde bu konu detay olarak ele alınmıştır. Kıbrıs türk toplumunda bu farkın artışında Covid19 salgını sürecinde alınan kararların da önemli bir etkisi olduğu açıktır. Ancak tek başına açıklamak için yeterli değildir. Geldiğimiz nokta aynı zamanda yürürlükte olan ve bir türlü uygulamaya sokulmayan politikaların da bir neticesidir.
Bu açıdan, 8 Mart Emekçi Kadınlar gününde bu konunun merkeze alınamamış olmasından ötürü söylenecek herşeyin ana fikri samimi bir özür borcundan ibarettir.
Photo by Tim Mossholder on Pexels.com