Sendikal Platform, 28 Ocak 2011 tarihinde büyük bir miting yapma kararı aldı.
Kıbrıslıtürk toplumunun tarihi meydanı İnönü meydanında yer alacak miting hiç kuşkusuz tartışılmaz bir öneme sahip…
Toplumumuzun yokoluş politikaları altında inim inim inlediği bu dönemde toplumun ayağa kalkması tarihi bir dönemeci temsil edecek…
Platfrom, 28 Ocak tarihinin belirlenmesine artı bir “anlam” katarak, o günün İngiliz Sömürge idaresine başkaldırılan gün olduğunu bu sebeple toplumumuzun yeni bir başkaldırıya imza atacağını belirtti…
Peki 27-28 Ocak 1958’de ne yaşandı?
Kıbrıslıtürk toplumu gerçekten İngilize karşı ayaklandı mı?
Bilirsiniz Kıbrıs tarihi karanlık sayfalarla doludur…
Rejim yıllardır kendi yazıp kendi oynadığı tarih ile toplumsal geçmişimizi yalanla çarpıtmakta ve bundan nemalanmaktadır…
Resmi Kıbrıs Tarihi hiçbir zaman Kıbrıs’ın gerçek tarihini yansıtmamakta, çarpıtmakta,
Tüm bunlara karşı Kıbrıs’ın ilerici güçleri yıllardır mücadele etmektedir…
Resmi tarih Kıbrıs’ın egemen güçlerinin kendi işlerine geldiği gibi yazılmış bir tarihdir…
27-28 Ocak 1958’de resmi tarihin çarpıttığı ve bundan nemelanmaya çalıştığı önemli bir yalandır…
Sendikal Platform gibi ilerici ve aydın örgütlerin oluşturduğu bir birliktelik nasıl olur da resmi tarihin çarpıtması olan 28 Ocak hikayesini kabul eder, açıkcası ben anlamış değilim…
Resmi tarih ne zamandan beri Kıbrıs’ın gerçek tarihi kabul edilmeye başlandı onu da kavramış değilim…
27-28 Ocak 1958’i milli bayram ilan edemeyen rejime karşıı, sendikalarımız rejimin söylemlerinin peşinden nasıl gider açıkcası anlaşılır değildir…
Evet 27-28 Ocak, Kıbrıs’ın kuzeyinde, Kıbrıslıtürklerin İngiliz Sömürge İdaresi’ne başkaldırdığı gün olarak anılmaktadır…
Fakat gerçek bu değildir…
Kıbrıslıtürk toplumu tarihin hiçbir döneminde İngilize başkaldırmamıştır…
27-28 Ocak, dönemin Bozkurt gazetesinin provokasyonu ile şekillenmiş bir gündür…
***
YKP Genel Sektereri, sevgili dost Murat Kanatlı konu ile ilgili geniş bir araştırmayı bizlerle paylaştı…
Bugünkü yazım da Sn. Kanatlı’nın araştırmasından faydalanalarak kaleme alınmıştır…
Murat’a teşekkür edip neler yaşandığını sizlerle paylaşmak istiyorum…
***
Tekrarlayalım; 27-28 Ocak 1958’te İngilize karşı bir ayaklanma olmadı…
Dönemin Bozkurt Gazetesi’nin “İngiliz Taksim’i kabul etti” manşeti sonrası Kıbrıslıtürkler sokağa döküldü…
O günlerde olağanüstü hal vardı,İngiliz müdahele etti ve birçok kişi o gün öldü…
Tanıtma Dairesi o günü anlatıyor:
“27 Ocak sabahı, Kıbrıslı Türk öğrencilerin başlattığı yürüyüşe daha sonra halk da katıldı, binlerce kişi Lefkoşa’da Sarayönü’ne doğru “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganları atarak, milli marşlar söyleyerek, Türk bayraklarıyla birlikte yürüyüşe geçti. Ancak, İngiliz askeri ve polisinin şiddetiyle karşılaştılar”…
***
Rauf Raif Denktaş sonradan 27-28 Ocak Sömürge İdaresine Karşı Direniş Günü adı verilen 27-28 Ocak Olayları hakkında şunları anlatmaktadır:
“26 Ocak gecesi ‘Ya Taksim Ya Ölüm’ diye sokaktan gelen bağırmalar duydum. Dr. Küçük Ankara’da … Giyindim ve aşağıya indim. Gençlerden oluşan kalabalık bir grup, fazla içtiği belli 1-2 kişinin peşinde:
– ‘Karar verilmiş Taksim olacak, onun bayramını yapıyoruz.’
diye heyecan içerisinde bağırıyorlar.
– ‘Nedir, ne oldu…’
– ‘Bozkurt gazetesine telsiz geldi, Taksim kabul edilmiş. Yarın manşet veriliyor.’ dediler.
Çıktım, Bozkurt’a gittim ve o telsizi görmek istedim. İngilizce bir Reuter haberi. Haberdeki ‘Fatin Rüştü Zorlu, – Ben geçmişte hatırlattım böyle giderse taksim olur – ifadesi ‘Zorlu taksim olur dedi’ diye çevrilmiş… ”.
O dönemde ‘kimin kime hizmet ettiğinin’ belli olmadığını söyleyen Denktaş, şöyle devam ediyor:
“Ajan provakatörler var o zaman. Yani kim kime hizmet eder, kim kimden yanadır pek de belli olmaz. Haber ‘Taksim’ olduğunu göstermiyor. Tercüman ‘Taksim’ diye yazıyor. Gazete bunu manşet yapıyor ve bu duyuluyor. Ve içkili insanların peşinde bir hareket başlıyor. Kalabalık:
– ‘Liseye gideceğiz, yurttan çocukları çıkartacağız.’ diyor.
– ‘Yapmayın, etmeyin.’ diyerek liseye koştum ve bunların bağırmasıyla bahçeye gelen çocuklara:
– ‘Lütfen çıkmayınız, hiçbir şey yoktur.’ diye nasihatlerde bulundum. Göstericileri dağıttım.”(bkz. Rauf Raif Denktaş, TAK’a Hayatını Ve Hayallerini Anlattı; Kıbrıs Gazetesi, 9 Ocak 1995, sayı: 1943).
***
27-28 Ocak tarihi rejimin bekçileri tarafından bu şekilde açıklanırken, Kıbrıslıtürk ilericiler bu provokasyon gününü bir direniş günü nasıl kabul eder ?
Söyledim, yapılacak miting tarihi bir dönemeci,
Kıbrıslıtürklerin dayatma ve yok etme politikalarına karşı ses verdiği gün olacak…
Fakat 28 Ocak’a, resmi tarihe bu vurgu neden?
Ne zamandan beridir gerçek tarihin yerini resmi tarih aldı?
Aydınlar, ilericiler ne zamandan beridir rejimin marifetlerini gerçek kabul etmeye başladı ?
Elmalar ile armutlar karışırsa eğer, nasıl çıkarız bu karanlıktan?
Geçmişin yalanları ile yarına vurgu yapmak ne kadar mantıklıdır, etiktir, kabul edilebilirdir?
Bizlere düşen görev Kıbrıs’ın gerçeklerini bütün çarpıtmalara rağmen bu topluma anlatmaktır…
28 Ocak gerçek bir başkaldırının günü olsun…
28 Ocak Türkiye’ye, UBP’ye, dayatmalara ve yokoluşa dur diyenlerin tarihi bir günü olsun…
Ama İngilize başkaldırığımız gün yalanı,
Yarın için mücadele edenlerin milliyetçilerin yarattığı bir güne vurgu yapması, kabul edilemez…