2019 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın hazırladığı rapora göre;
UNCTAD’ın yakın tarihli bir çalışmasına göre jeologlar ve kaynak ekonomistleri, işgal altındaki Filistin topraklarının (oPt), Batı Şeria’nın C Bölgesi’nde ve Gazze Şeridi’nin Akdeniz kıyılarında büyük petrol ve doğal gaz rezervuarlarının üzerinde yer aldığını doğruladı.
“İşgalin Filistin Halkına Ekonomik Maliyeti” başlıklı çalışmaya göre Levant Havzası’ndaki yeni doğal gaz keşifleri 122 trilyon ayak küp, geri kazanılabilir petrol ise 1.7 milyar varil olarak tahmin ediliyor: Gerçekleşmemiş Petrol ve Doğal Gaz Potansiyeli” başlıklı çalışmaya göre.
Çalışma, bunun bölgedeki farklı taraflar arasında yaklaşık 524 milyar ABD dolarının dağıtılması ve paylaşılması ve eski savaşan taraflar arasında barış ve işbirliğinin teşvik edilmesi için bir fırsat sunduğunu belirtiyor.
Bu fonlar, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin bir parçası olarak oPt’deki sosyoekonomik kalkınmayı finanse edebilir.
Ancak şu ana kadar Filistin halkının enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve mali ve ihracat gelirleri elde etmek için kendi topraklarındaki ve sularındaki petrol ve gaz rezervlerini kullanmaları yasaklanmıştır.
Araştırmaya göre bu durum hem fırsat maliyetlerini hem de işgalin bir sonucu olarak Filistin halkının katlandığı toplam maliyeti artırıyor.
İşgalin ekonomik maliyetinin değerlendirilmesi
Bir dizi BM Genel Kurul kararında UNCTAD’dan işgalin Filistin halkına yüklediği ekonomik maliyeti değerlendirmesi ve raporlaması istenmiştir.
Çalışma, Filistinlilerin temel enerji ihtiyaçlarının karşılanması ve mali ve ihracat gelirleri açısından potansiyel olarak yüksek değerleri ve kritik önemleri nedeniyle petrol ve doğal gaza odaklanmaktadır.
Filistin’in mevcut ve potansiyel petrol ve doğal gaz rezervlerini tespit eder ve değerlendirir.
Ayrıca, Doğu Akdeniz’de İsrail’in kendi çıkarları için kullanmaya başladığı yeni petrol ve doğal gaz keşifleri de kritik öneme sahiptir; ancak bu kaynaklar, petrol ve doğal gaz ortak havuzlarda bulunduğu için ortak kaynaklar olarak kabul edilebilir.
Çalışma, “Zenginlik ve fırsat kaynağı olabilecek bu ortak kaynaklar, uluslararası hukuk ve normlar dikkate alınmaksızın münferit ve münhasıran sömürülürse felakete dönüşebilir” uyarısında bulunuyor.
Maliyetler çok büyük ve giderek artıyor
Çalışma, İsrail’in petrol ve doğal gaz da dahil olmak üzere Filistin’in doğal kaynaklarını sömürmesinin Filistin halkına, işgal yürürlükte kaldıkça artan muazzam maliyetler yüklediğine dikkat çekiyor.
Petrol ve doğal gazın yenilenemeyen kaynaklar olarak özelliklerine dikkat çekerek, ulusal sınırları aşan ve dolayısıyla birden fazla devlet ve nesil tarafından ortaklaşa sahiplenilebilen bu kaynakların tek sahibinin mevcut nesiller olması gerekmediğini savunmaktadır.
Ayrıca, Filistin halkının kendi doğal kaynakları üzerindeki haklarının yanı sıra İsrail de dahil olmak üzere bölgedeki birçok komşu devletin ortaklaşa sahip olduğu kaynaklardaki hak paylarının net bir şekilde ortaya konması için daha detaylı çalışmalar yapılmasını tavsiye etmektedir.
Çalışma, UNCTAD’ın Filistin halkına yönelik yardımlarına ilişkin 10 Eylül’de yayınlanması planlanan raporun öncesinde gerçekleştirildi.
https://unctad.org/news/unrealized-potential-palestinian-oil-and-gas-reserves