• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mart 28, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Sibel Özbudun

“Tecavüzcü sensin!”[*] – Sibel Özbudun

1981’de Karayip ada ülkelerinden Dominik’te düzenlenen Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı, bu ülkede diktatör Trujillo’ya karşı direnen Mirabal kız kardeşler Patria, Minerva ve Maria Teresa’nın katledildiği 25 Kasım’ı, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” ilan etti.

Sibel Özbudun Sibel Özbudun
18 Aralık 2022
Okuma Süresi: 9 dk
A A
“Tecavüzcü sensin!”[*] – Sibel Özbudun

“Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu

Namussuz bir çağ bu biliyorsun.”[1]

1981’de Karayip ada ülkelerinden Dominik’te düzenlenen Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı, bu ülkede diktatör Trujillo’ya karşı direnen Mirabal kız kardeşler Patria, Minerva ve Maria Teresa’nın katledildiği 25 Kasım’ı, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” ilan etti.

Mirabal kardeşlerin katli, bir “aile içi şiddet” ya da “kadın cinayeti” vakası değil, bir devlet şiddetiydi.[2]

Rafael Leónidas Trujillo… 1930’da sahte seçimlerle iktidarı ele geçirip 1961’e kadar Dominik’e kan kusturan diktatör. Verimli topraklarının yüzde 60’ının, şeker sanayiinin ise yüzde 65’inin sahibi, ülkeyi tam tabiriyle “babasının çiftliği gibi” yöneten kanlı katil. “Kanlı katil” tabiri boşuna değil, iktidarı boyunca, kendisine karşı çıkanları acımasızca öldürtmesiyle ünlü. 31 yıllık yönetimi boyunca 50 binden fazla insanı katletmiş: Yalnızca 1932 Ekim’inde altı gün süren Perejil (maydanoz[3]) katliamında ülkenin kuzey sınırında askerlerine tüfekle, süngüyle, palayla katlettirdiği Haitili göçmen sayısı için verilen tahminler 12 ila 35 bin kişi arasında.

Diktatörün otuz küsur yıllık iktidarının sonunun üç kelebeğin elinden olacağını kim tahmin edebilirdi ki?

Üç kelebek (mariposa): Mirabal kardeşler… Dominikli orta hâlli bir çiftçi ailesinin dört kızından üçü. Patria, Minerva ve Maria Teresa… Öykülerini ayrıntılarıyla sağ kalan dördüncü kardeş, Belgica Adela (Dede)’dan öğreniyoruz.

Katolik bir okuldan yetişiyor kelebekler. Gencecik yaşlarında ülkeyi yöneten baskı, yolsuzluk ve terör rejiminin ayırdına varıyorlar.

1958 Latin Amerika kıtası için, Venezüellalı diktatör Marcos Perez Jimenez ile Kübalı diktatör Fulgencio Batista’nın devrildiği bir dönüm noktasıydı. Özellikle Küba’nın diktatörünün Che ve Fidel önderliğinde bir avuç devrimci eliyle iktidardan indirilmesi, büyük bölümü ABD destekli askeri rejimler altındaki kıta ülkelerinde devasa bir dalgalanma yaratacaktı. Hele ki Dominik’de…

1959 Ocağında bir grup genç eylemci diktatörlüğe son vermek için bir araya gelecekti: Minerva ile üniversitede tanışıp evlendiği, (kendisinden birkaç yıl sonra, 28 gerilla arkadaşıyla birlikte dağda öldürülecek olan) genç devrimci hukukçu Manuel Tavárez hareketin başını çekiyordu. Patria ve Maria Teresa da kız kardeşlerinin yanında. Hepsi Küba devriminin etkisi altındaydı. Özgürlük ve eşitliğe susamışlardı.

Grup, bir süre isimsiz olarak sürdürdü faaliyetlerini. Sonra 14 Haziran 1959’da Küba hükümetinin desteğiyle Dominik’e çıkartma yapmaya kalkışan ve her biri Trujillo güçlerinin elinde akıl almaz işkencelerle katledilen bir grup devrimcinin anısına, 14 Haziran Hareketi adını aldılar. Bildiriler dağıtıyor, kısa sürede toplanıp dağılan protesto gösterileri düzenliyor, ülke çapında örgütlenmeye çalışıyorlardı… Hareket kısa sürede kitleselleşti.

Dedim ya, hareketin başında Minerva vardı: Kod adı Mariposa (Kelebek)… Trujillo ile tanışıklığı biraz daha eskilere dayanıyordu. Güzelliğinin etkisine kapılan diktatör onu elde etmek istemiş -ülkenin her kadını onun doğal “haremi”ydi, fikrince- ve hiç beklemediği bir biçimde reddedilmişti. Mirabal’lara hıncı bu olaya dayanıyordu diktatörün. Babalarının mülklerine el koymak, öfkesi hafifletmemişti.

14 Haziran hareketi, Trujillo’nun Mirabal kardeşlerle ikinci karşı karşıya gelişiydi. “İki düşmanım var,” diyordu Dominik diktatörü: “Kilise ve Mirabal Kardeşler”…

Hareket 10 Ocak 1960’ta bir mitingle açığa çıktı. Diktatörlüğe son verilmesini, demokrasi ve eşitlik istediklerini açıkça ilan ettiler. Ve Trujillo rejiminin ağır baskılarıyla karşılaştılar… Hareketin militanları tutuklanarak dehşetli işkencelere uğratılıyordu, birçoğu katledildi.

Ancak zulüm ile abad olunmaz… Rejimin muhaliflerine uyguladığı ağır baskıların duyulması, işkence haberleri uluslararası kamuoyunu harekete geçirdi. Amerika Devletleri Örgütü üyeleri Dominik’le diplomatik ilişkilerini kestiler. Ülkeye ekonomik ambargo uygulandı. ABD dahi Trujillo’dan desteğini çektiğini açıklamak zorunda kaldı. Bu kadar da değil; içeride o güne dek rejimin yanında yer alan Katolik Kilise bile Trujillo aleyhine döndü, papazlar kiliselerde insan hakları ihlallerine karşı çıkan vaazlar vermeye koyuldu…

Mirabal kardeşler de baskılardan paylarına düşeni aldılar. Eşleriyle birlikte tutuklanarak ağır işkencelerden geçtiler. Ancak uluslararası baskılar sonucu Patria, Minerva ve Maria Teresa ev hapsi koşuluyla serbest bırakıldı. Haftada bir gün evlerinin dışına çıkmalarına izin vardı, o günü de “La 40” olarak anılan özel cezaevinde tutulan eşlerini ziyarete ayırıyorlardı.

Bunun bir tuzak olduğunu bile bile… Nitekim, bir ziyaret dönüşü, 25 Kasım 1960 günü askerler araçlarını durdurdu. Kelebeklere önce tecavüz edip, ardından sopalarla döve döve katlettiler. Cinayete araba kazası süsü vermeyi ihmal etmeden…

Bu cinayet, Trujillo rejiminin sonunu getirecekti. “Kaza” tertibi kimseyi kandırmamıştı. Öfke büyüdükçe büyüdü… Sonunda genç bir subayın silahında kurşun olup Trujillo’nun beyninde patladı… 31 yıllık kanlı diktatörlük sona ermiş, Dominikliler ise zulme karşı direnmeyi öğrenmişlerdi…

* * *

Mirabal kardeşler kadına karşı devlet şiddeti üzerinde düşünmek için önemli veriler sunuyor bize…

Merkezi iktidar aygıtı olarak devlet, erildir. Çünkü iktidar (erk) erildir. Tarih sahnesine çıkışı, kurumsallaşması erkeklerin, kabilelerin yaşlı, erkek liderlerinin elinden olmuştur. Kabile liderleri, kabilenin savaş, barış, mübadele gibi dış, ürünlerin paylaştırılması ve anlaşmazlıkların giderilmesi gibi iç sorunlarını kararlaştırırken, gençler ve kadınların bedenleri ve emekleri üzerinde denetim uyguluyorlardı: sınıflı toplumlar ve devlet formasyonları bu modeli olduğu gibi devralıp kurumsallaştırdı…

Çocukların kime ait olduğu mülkün (önce kabile mülklerinin, ardından da özel mülkiyetin) sonraki kuşaklara devri sorunuyla birlikte “nesep sahihliği” önem kazandığı ölçüde, kadınların bedenleri/ cinsellikleri üzerindeki denetim, önem kazanacaktı. “Dışarıdan” (dışevlilik nedeniyle) gelen kadının doğurduğu çocuk, topraklarımı(zı), sürülerimi(zi) devralacaksa, onun “bizim” olduğundan emin olmak önemliydi. Kutsal bekâret!

Mezopotamya çevresinde biçimlenmiş ilk devletlerden kalan yasalarda görülen, kızların bekâretine, evli kadınların zinasına saplantılı vurgunun nedeni budur…

Evet, bekâret ve iffet, devlet(ler)in indinde önemlidir.

Ve devlet(ler) kadınları ikiye ayırır: iffetliler ve iffetsizler… İffetliler, baba ocağında dizini kırıp koca bekleyen kızlar, ya da kocasından başkasına gözünü çevirmeyen evli kadınlardır. (Hani bizde İslamcılar sıkça kullanırlar ya: “Örtüsüz kadın perdesi olmayan ev gibidir; ya satılıktır ya da kiralık…”) Erkekler ve devlet, “iffetliler”i korumak ve kollamakla yükümlüdürler. (TCK’nın kadınların baskısıyla değiştirilene dek evli kadına tecavüz için “umumi” kadına tecavüzden çok daha yüksek ceza öngördüğünü hatırlayın!)

“İffetsizler” ise sokağın, herkesin kadınlarıdır… Herhangi bir korumayı hak etmezler, tam tersine, “iffetliler” onlardan korunmalıdır. Devletin onlara karşı en “hayırhah” tutumu, hoyrat bir umursamazlıktır.

Sorun şu ki, bir kadını neyin “iffetli”, neyin “iffetsiz” kıldığı muğlak bir sorundur ve her zaman kiminle cinsel ilişkiye girdiğiyle bağlantılı değildir. İffetli/ iffetsiz sınıflandırması, bir dizi dikotomiyi altında hizalar: tesettürlü/ tesettürsüz; evli/ bekâr; çocuklu/ çocuk doğurmak istemeyen; evde oturan/ sokakta gezen; ev kadını/ çalışan kadın; sade giyinen/ süslü dolaşan; protestolara katılan/ uysal-suskun; hatta bağnazlık katsayısına göre ev kızı/öğrenci…

Devlet-özellikle çatışmalı alan ve momentlerde- kadınları bir başka bakımdan da ikiye ayırır: “Bizim” kadınlar ve “öteki” kadınlar. “Bizim” kadınlar: Ana, avrat, bacı, yar… Uğruna savaşılası, can verilesi… Devletlerin askerlerini ölüme sürerken motive etmek için yararlandığı… Korunması, zelil edilmemesi bir “namus” meselesi olan… İffetli, şefkatli, fedakâr kadınlar…

Bir de “öteki/düşman(ların) kadınlar(ı) var: Galiplerin savaş ganimeti, orta malı… Esir kamplarında topluca tecavüz edilecek, cariye pazarlarında satılacak, bir araya toplanıp galipler ordusu askerlerine genelev açılacak…

Eril zihniyette cinsellik yalnızca cinsellik değildir. Birbirini seven, arzulayan iki kişi arasında paylaşılacak bir sıcaklık, bir haz… Paylaştıkça çoğalan… Hayır, eril zihniyette cinsellik, çoğunluk bir savaş metaforudur. Bir yenen, bir de yenilen tarafın olduğu… Gerçek savaşın galiplerinin mağlupların kadınlarına başıboşça tecavüz etmelerinin nedeni budur. Yendiklerine, yenildiklerini belletmek… Yalnız bedenen değil, onurları ve moralleriyle yenik düştüklerini…

Savaşın tarihi, bir bakıma toplu tecavüzlerin de tarihidir… Kadınlar bunu bilirler… Bu nedenledir ki mağlup kadınlar galip erkekler karşısında topluca intiharı seçmiştir çoğu kez…

Örneğin Persli Harpagos’un işgal ettiği Xantos’da yenik düşen Likyalıların bir kaleye toplayıp ateşe verdiği kadınlar ve çocuklar… (İ.Ö. 6. Yüzyıl)

Örneğin Romalıların yendikleri Töton kralı Teutobod’dan savaş ganimeti olarak 300 evli kadın istemesi üzerine önce kendi çocuklarını öldürüp ardından birbirlerini boğan Töton kadınları… (İ.Ö. 2. yüzyıl)

Örneğin Hindistan’ın Rajput Krallığı’nda Chittor Kraliçesi Rani Padmini’nin yenilgiye uğradığında 700 kadar kadınla birlikte bir şenlik ateşi yakıp ateşe yürümesi, yani jauhar… (14. yüzyıl)

Örneğin, Yunanistan/ Epirus’da Osmanlı Ali Paşa ile giriştikleri Saoli savaşında yenilen yerel Yunan ve Arnavutların kadınlarının, çocuklarıyla beraber sığındıkları Zalongo tepelerinde şarkılar söyleyip dans ederek kendilerini aşağıya bırakmaları, ya da Zalongo dansı… (1803)

Örneğin Dersim Tertelesi’nde, askerlerin eline geçmemek için kendilerini Munzur’a bırakan kadınlar… (1938)

Diyorum ya, kadınlar savaşta yenilmenin kendileri için ne anlama geldiğini bilirler… Üstelik bu “anlam” bize tarih kadar uzak değil.

Êzîdî, Şabak, Türkmen, Hıristiyan kadınları cariye pazarlarında satışa çıkartan IŞİD, hemen yanı başımızda duruyor… Bosnalı kadınlar için “tecavüz kampları” kuran, tutsak kadınların Sırp askerlerden gebe kalması gibi bir “nüfus mühendisliği” uygulayan Sırbistan (1992-1995 Bosna Savaşı), HIV positif Hutu askerlerin Tutsi kadınları üzerine salındığı Ruanda, Boko Haram’ın militanlarının cinsel ihtiyaçları için yüzlerce kadını kaçırdığı Nijerya da öyle…

“İç düşmanlar”ına karşı “düşük yoğunluklu”da olsa savaş açan devletlerin de farklı bir şey yaptığı söylenmez. İran mollarşisi gözaltına alınan protestocu kadınlar için erkek adli mahkûmlara prezervatif dağıtıyor, örneğin… Şili’nin 2019 protestolarında kadınlar polis-asker taciz ve tecavüzlerine “Las Tesis” dansıyla karşılık veriyordu: “Tecavüzcü sensin, öldüren sensin, polisler, hâkimler, devlet ve başkan”… Ve Türkiye’de (“Çıplak arama yok” yaygarasıyla bir yerlerden “Aferin” kopartmaya çalışan “makbul” kadınlara ne derse desin) iktidar pervasızca çıplak aramayı dayatıyor, tutuklanan kadınlara…

Tecavüz, devletler indinde dış (ve iç) “düşmanlar”ı ama en çok da kadınları yola getirmenin araçlarından biri. Cinsel şiddet top gibi, tüfek gibi bir silah… Kadınları “mahremiyet” dışına itmenin, dolayısıyla “kadınlık”a yüklenen değerler silsilesinden (iffetli, namuslu, cefakâr, temiz, şefkatli, sadık, vakur…) dışlayarak kimliksizleştirmenin bir yolu…

Trujillo’nun “Kelebekler”i katletmekle yetinmeyip önce tecavüz ettirmesinin nedeni tam da bu…

Dünya kadınları, Şilili kadınlarla birlikte haykırmakta haksız mı: “Tecavüzcü sensin, öldüren sensin, polisler, hâkimler, devlet ve başkan”!

12 Kasım 2022 10:57:40, İstanbul.

N O T L A R

[*] 23 Kasım 2022 tarihinde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube-Cemevi’nde yapılan konuşma… Alevîlerin Sesi, Avrupa Alevî Birlikleri Konfederasyonu Yayın Organı, 12/2022, No:272, ss.36-39…

[1] Cemal Süreya.

[2] “Minerva Mirabal’in kızı Minou Mirabal, siyasi bir cinayetin, daha çok aile içi bir şiddete karşı mücadeleye sembol seçilmesinin kendisi için hep bir ‘paradoks’ olduğunu söylüyor: ‘Çünkü onlar siyasi bir suçun kurbanı oldular. Diktatörlüğe karşı savaşmak için bir parti kurdular, çeşitli seferlerde tutsak düştüler. Tiranın (Trujillo) kendisi de onları baskı altına almaya çalıştı. Bu politik şiddet eylemi, bugün kadına yönelik bir başka tür şiddetle, aile içi şiddetle mücadele etmek için bir örneğe, bir gerekçeye dönüştü.’” (Elif Görgü, “Mirabal: Annem Diktatörün Hem Tacizi Hem De Baskısıyla Mücadele Etti”, https://www.evrensel.net/haber/265945/mirabal-annem-diktatorun-hem-tacizi-hem-baskisiyla-mucadele-etti)

[3] “Soykırım” olarak da değerlendirilen katliamın nedeni, ülkenin kuzeyindeki Haitili sığınmacıların Dominik’e girişini engellemekti. Adı ise, Haiti dilinin İspanyolca maydanoz” anlamına gelen perejil sözcüğünü telaffuza yatkın olmayışından kaynaklanır. Aktarıldığına göre Trujillo’nun askerleri, Afro-Haitilileri Afro-Dominiklilerden ayırt etmek için kurbanlarına bir tutam maydanoz gösterip ne olduğunu sorarlar, doğru telaffuz edemeyenleri katlederlermiş. (Wikipedia, “Parsley Massacre” https://en.wikipedia.org/wiki/Parsley_massacre)

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Sibel Özbudun

Sibel Özbudun

Akademisyen, çevirmen, yazar, yayıncı ve antropolog

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
26 Mart 2023
0

“Sadece parasal enflasyonun değil, kavramlar ve değerlerin de enflasyona uğradığı bir çağda yaşıyoruz.”  Yıl 1973: Ülke 12 Mart faşizminin karanlığından çıkmaya çabalıyor. CHP’nin 1972’de gerçekleşen Olağanüstü Kurultay’ında Bülent Ecevit İsmet...

Okumaya Devam Et
Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
0

“En düşündürücü olan, Bizim hâlâ düşünmüyor olmamızdır.” “Seçim”e şu kadar gün kaldı, telaşıyla ortalığı tozun dumanın kapladığı duruma tanık/ tarafız bir kez daha… “Beterin daha az beteri”nin “seçenek” ilan edilmek...

Okumaya Devam Et
Toplumsal cinsiyet ve kadın emeğinin tarihi[1] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bu memlekete feminizm gerekirse…[*] | Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
7 Mart 2023
0

“Oysa ne bir hayâl, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi; Ne de bir gören var, bir soran var yitikliğimizi...” “Sen şimdi kocanın evinde oturursun/ Ve saçların artık eskisi gibi...

Okumaya Devam Et
Brezilya’nın yeni “Pembe Dalga”sı: Ne kadar “sol”?[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Brezilya’nın yeni “Pembe Dalga”sı: Ne kadar “sol”?[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
12 Ocak 2023
0

“Emre uyacağım. Hukukun üzerinde değilim. Eğer hukuka inanmasaydım, bir politik parti kurmazdım. Bir devrim yapmaya soyunurdum.” Brezilya’nın 2022 seçimlerinin 30 Ekim’de gerçekleşen ikinci turu hem beklenen şekilde sonuçlandı, hem de...

Okumaya Devam Et
Şili, Boric, Rechazo ve ötesi [1] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Şili, Boric, Rechazo ve ötesi [1] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
11 Aralık 2022
0

“Sahi nedir sevmek? Bi muma ateş olmak mı? Yoksa yanan ateşe dokunmak mı?” Güney Amerika’da 20. Yüzyılın son yıllarında baş gösteren ve kıta ülkelerinin büyük bölümünü etkisi altına alan sol...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer
Mustafa Onurer

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer

Mustafa Onurer
28 Mart 2023
Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
26 Mart 2023
Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin
GAZEDDA YAZARLARI

Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin

Gazedda
25 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Devlet Tiyatrosu
  • Yakanızdayız! #isiasadaletnöbeti
  • 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

“Bu büyük seçme çağında sanat da seçimini yapmalıdır. Sanat ya körü körüne bir inanışla kaderini bir azınlığa bağlar ve onun aracı olur ya da çoğunluğun tarafını seçerek kaderini ona bağlar. Ya insanları boş düşlere sürükler ve onları uyutur, bilgisizliği artırır; ya da gerçeklere yönelip bilgiyi çoğaltır. Ya yıkıcı yanı ağır basan güçlere ya da yapıcı ve ileri güçlere seslenir.”

Bertolt Brecht
  • Fransa
  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Louise Michel: Savaşmak için gerekli tüm adımları atacağız

Louise Michel: Savaşmak için gerekli tüm adımları atacağız

8 saat önce
Almanya | Yakın tarihin en büyük uyarı grevi

Almanya | Yakın tarihin en büyük uyarı grevi

8 saat önce
İklim krizi: ABD’nin güneyinde hortum ve kasırga 26 can aldı

İklim krizi: ABD’nin güneyinde hortum ve kasırga 26 can aldı

8 saat önce
İskoçya’nın yeni başbakanı Hamza Yusuf: Bağımsızlığa hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var

İskoçya’nın yeni başbakanı Hamza Yusuf: Bağımsızlığa hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var

8 saat önce
İsrail’de kriz derinleşiyor: Cumhurbaşkanı’ndan hükümete ‘sorumluluk’ çağrısı

İsrail’de yüz binleri sokağa döken yargı reformu durduruldu

8 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.