Kutlu Adalı cinayetinin veya diğer “faili meçhul (meşhur)” cinayetlerin aydınlanması ne anlama gelir?
Bazı mafya mensuplarının gerek Türkiye ve gerekse onun “kalın bağırsağı” haline getirilmiş Kıbrıs’ın kuzeyinde, işgal edilmiş topraklarda yakın geçmişte, devlet eliyle işlenen bazı cinayetler konusunda ifşaatlarda bulunmaları, toplumda bu cinayetlerin hukuk nezdinde aydınlatılması ve “adaletin sağlanması” beklentilerini yükseltmiştir.
Sonda söylenmesi gerekeni, ta başından söyleyim; bu mümkün değildir!
Neden mümkün değildir?
Çünkü;
1. Bu cinayetlerin aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılıp kabul edilmesi demek, TC devletinin kurulduğu günden bugüne hukuksuz, cinayet işleyen bir terör örgütü olduğunun kabul edilip ilan edilmesi demektir.
2. Bu cinayetlerin aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılıp kabul edilmesi demek, KKTC devletinin aslında egemen bir devlet olmadığının, TC devletinin bir uzantısı olduğunun ve TC devletini yönetenler tarafından yönetildiğinin kabul edilip ilan edilmesi demektir.
3. Bu cinayetlerin aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılıp kabul edilmesi demek, KKTC’de (ve öncesinde de) gelmiş geçmiş tüm yöneticilerin; tüm başbakan ve cumhurbaşkanlarının TC devletinin işbirlikçileri olduklarının kabul edilip ilan edilmesi demektir.
4. Bu cinayetlerin aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılıp kabul edilmesi demek, KKTC’deki hukuk sisteminin TC devletinin kontrolünde olduğunun kabul edilip ilan edilmesi demektir.
5. Bu cinayetlerin aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılıp kabul edilmesi demek, TC devletinin ve de KKTC devletinin Kıbrıs sorununa dönük politikalarının “anlaşma”, “adayı yeniden birleştirme” vs değil, tüm “barış/federasyon/çözüm” gibi söylemlerin sahte olduğunu, aslında 1974’te askeri güçle oluşturulan “statükoyu” kabullendirmek ve yasallaştırmak için uğraş verildiğinin kabul edilip ilan edilmesi demektir.
İşte bu nedenlerle “yasadışı bişey varsa, gereği yapılır” gibi, “o dosya kapandı, niye hala karıştırıyorsunuz?” gibi laflar ediliyor…
Hatta, dosya diye bişeyin bile ortada olmadığı, kayıp olduğu haberleri veriliyor…
Bunlar KKTC cephesinde olanlar…
Neden böyle, “yuvarlak laflarla” geçiştiriyorlar meseleyi?
TC devleti konu ile ilgili tavrını, stratejisini ve planını netleştirmeden, KKTC’dekilere nasıl davranacakları yönünde direktiflerini iletmeden atılacak her bir adım, edilecek her bir lafın riski büyüktür. O nedenle “bakarız/ederiz” gibi laflarla zaman kazamaya çalışıyorlar.
Ya TC devletini yönetenler napıyor?
Henüz, tam bir netlik yok, ama belli ki; TC devleti “geçmişin mirasını yıkıyoruz, devleti temizliyoruz” imajı yaratmaya, bu gelişmelere bir nevi “temiz eller operasyonu” senaryosu oynayarak, devlet-mafya ilişkilerine yeni bir şekil vermeye girişecek…
Boşa çaba!
O kadar “kirli” bir devletsin ki “Ey TC!”, temizlenmen için Türkiye etrafındaki 4 denizin suları bile yetmez!