Yazının ilk bölümünde Fatma teyzenin 19 yaşına kadar olan yaşam öyküsünden bahsetmiştim. Henüz birinci bölümü okumayanlar için linki buraya bırakıyorum. (https://gazeddakibris.com/surici-sokaklarinda-sakli-kalmis-bir-kadin-hikayesi-nuray-ozgecen/)
Bundan sonraki kısım ise bu yazı serisine ‘kadın’ hikayesi dememin ve hikayenin etkisinden hâlâ çıkamamın esas nedenidir. O gün Fatma teyze, yıllarca kabuk tutmuş yaralarını kaşırken bile dimdik, sakinlike, şefkatle hikayesini anlatıyordu. Birbirimizin duygularını gözlerimizle anlayabildiğimiz anlardı.
Polis olan eniştesinin teşkilattan Polemidyalı bir arkadaşının Fatma teyzeyi istemesiyle henüz 19 yaşındayken evlilik yapmış. Biraz bahsetmesini istedim.
‘Anlayamazdım tabii o zaman hiç yanaşmam da yoktu adama, korkardım da. Hiç ilgilenmedi benimle 8 sene. Arkadaşlarıyla yeyip içti. Ben temizlik yaptım, çocuk doğurdum, çocuk yaptım.’
‘ Annesi beni kötülerdi. Hayatım öyle geçti 8 sene. Benimle ilgilenmedi adam. Hep dışarıdaydı. Her şeyini tamam isterdi. Giyinir, kuşanır, yıkanır ve içkiye, kumara giderdi. Gece hayatı yaşardı.’.
‘Kimsem yok oturur düşünürdüm napayım allahım nereye gideyim derdim.’
‘ Çok yalnız hissettim gendimi. Hatta size söyleyebilirim, bir yeğenini devamlı eve getirirdi yesinler içsinler diye. Al Fatma’yı sinemaya götür şöyle yap böyle yap derdi. Dakdı o adamı peşime, ben da aldandım.’
İlgi görmeyen, yalnız bırakılan bir kadının ‘aldanmasının’ çok doğal olduğunu söyledim.
‘Kocam beni zeytine, harnıba da yollardı yeğeniyle. İşlerdim, para kazanırdım ve her aybaşı alırdı paramı da.’
‘İnanır mısınız? İnanın lütfen ne ayakkabı gördüm bu adamdan bir yüzük ne hiç bişey.’
‘Polisti ve içtiği, kötü huyları olduğu için 24 taşınma yaptık. Bozuk bir adam olduğu için yerden yere becayiş(nakil) ederlerdi gendini. Gittiğim yerlerde Ciralar, Türkler, İngilizler de nasıl severlerdi beni. Her gittiğim yerde insan edinirdim. Senin kadar iyisini görmedik derlerdi.’
‘ İlişkim yokken çok dedikodu yapardı insanlar yeğeni sürekli geldiği için, çocuklarım da vardı, mutsuzum da bilemezdim napacağımı. Ben da düşündüm o kadar bir bunaldım ki kendi kendime, yalandan ilişki olur da gerçekten neden olmasın, dedim. Ben da artık insandım sonuçta. Sonra vazgeçtim ilişkiden dedim çocuklarım var.’
‘Kocam bir gün gene yeğenin aldı geldi. Bizi gezmeye götürecek dedi. O gün duyurdu akşama kaçacağını, Limasol’a vazifeye gideceğini, yeğeni da duysun istedi.’
‘O gece, ailesiynan da anlaşmış, dışarıda beklemişler, Limasol’dan geldi eve elinde silahla. Dedim ne geldin evime beni çocuklarımdan mı edecen? Artık gelmeyceğim dedi. Aldatmış beni.’
‘Beni silahla yakalattı diye ailesi da şahit oldu.’
Sırf çocuklardan etsin diye mi yaptı bunu diye sorduğumda, ‘Ayrılsın’ diye dedi.
Çocuklar da tüm bu olan biteni görmüşler. Eski kocasının yeğenin ailesi de bu kadını almaycan demiş. Evlenmelerine izin vermemişler.
‘Senin açından düşünce üç çocuk ettin bu sevmediğin adamdan. Evlendiğinizde hiç sana yardım edecek, soru soracağın birileri var mıydı etrafında? İlk defa bir adamla birlikte olacaktın. Yol gösteren bir abla, anlatan insan var mıydı?’ diye sordum.
‘Bilmezdim ki. Eskiden hep öyleydik.’ dedi
‘ Hep ailesiydi etrafımda ben onların içindeydim. Bunalırdım da. Sürekli dikişlerini dikerdim. Paylaşamadım hiç bir sorunumu. Sadece kız kardeşimle paylaştım kötü huyları da vardı kocamın çünkü. Hiç düşünmezdi beni, alkol komasında gelip dön arkanı derdi. Çok afedersiniz bir hayvan gibi kullanırdı beni.’
‘Bir roman yaz der yakınlarım bazen bana. Kitap gibi bir hayatım oldu. Ama ben ayrıldıktan sonra tekrar nefes almaya başladım.’
‘Kız kardeşim istemedi beni evine. Ben kötüymüşüm dedi. İnsanlar dürterdi. Dokuz ay bana halası baktı sonra beni kabul etti kardeşim.. sırf işine yollasın diye. Ayluga mahallesinde kalırlardı. Rumların bıraktığı evlere yerleştiydi onlar.’
‘Kız kardeşim kaçacağında beni üvey kardeşimle bıraktı. Güya çocuğuma bakacaktı da işleyim.’
Sessizce durdu ve iç geçirdi Fatma teyze. O an onun izniyle almaya başladığım kaydı durdurabileceğimi o nasıl rahat edecekse öyle olmasını istediğimi söyledim. Bir yandan da bu sessizliğin içinde bu hikayenin sahibi ben olsam çocukluktan itibaren yaşadıklarımı Fatma teyzenin yaptığı gibi, sakince, kronolojik olarak aksamadan anlatabilir miydim diye düşünüyordum. Sonra devam ettik.
‘Ah benim o kadar uzundur hayat hikayem...’
‘Anne kardeşim (üvey kardeşi) çok afedersiniz benimle yatmak ister. Ben müsade eder miyim ben kaçarım elimde küçük çocuğumla. Türlü kötülüğü yaptı. Öldürecek bile oldu. Tüpü açtı odamdan.’
Bunları anlatırken içeriden gelen sesleri duyduk. Uyanan oğluna seslendi Fatma teyze. ‘Misafirim var benim’ dedi. Oğluyla merhabalaştık. Oğlunun uyanmasıyla hikayesine kaldığı yerden değil başka bir yerden devam etti Fatma teyze.
‘Ayluga’da Türk’ün yanında işlerken 10 lira alırdım ayda 5ini kız kardeşime veriridim 5ini kendim harcardım çocuğumnan’ dedi. Burdan, boşandıktan sonra sadece oğlunun yanında kaldığını anladım.
‘Sonra 1970’te İngiliz buldum gittim 35 lira alırdım. Dereyi aşağı inersiniz yabancılar otururdu o bölgede.’ (İngiliz Elçiliği bölgesi) İngiliz’i bulunca zengin oldum. İngiliz haftada 3 gün ağır işleri yapacak insan tuttu bana hafif işleri yaptırırdı. Kadının kocası Shell’in müdürüydü. Başka memlekete gideceğinde beni de yanında götürecekti. Öyle menundu benden.’
‘Her 15 gider kızlarıma bişeyler götürürdüm. Oğlumu alıp kaçtıydım çünkü o zaman. Kızım evlilik yapınca gidebildim yurt dışına ilk. ’
‘Bu dönemde yaşadığım evin çevresindekiler (Ayluga’dakiler) bana çok kötü davranırlardı. Çok kötülük gördüm, suyuma toprak attılar çamaşır yıkamayım, elektriği kestiler ütü yapmayım, para kazanmayım, dışarıya kilitlerlerdi beni. Komşular şeyden geldi bu akşam vakti diye dedikodu yaparlardı arkamdan. Bana konuşmazlardı. O kadar korkuturlardı beni ki 73’te bu eve geldim. Harp daha başlamadıydı.’
Eczacı bir tanıdığı yardımcı olmuş bu evi bulmasında. Ortak tanıdıklarımız olduğunu farkedince bir süre onlardan konuştuk. Başka bir eczacı ve aynı zamanda sanatçı olan Kamran Aziz ve başhemşire Türkan Aziz’le olan anılar konuşuldu. Tıpkı annemin ailesi gibi Fatma teyze de çok yardımlarını görmüş bu iki değerli insanın.
‘Harp başladığında o köşede oturdum (eliyle köşeyi gösterdi) kendimi korumak için ve bir hamile kedicik geldi yanıma oturdu, doğurdu ve benim artık kediler çoğaldı evimde.’
O dönemde tek başına yaşadığı savaş korkusu bile kendi hikayesinin yükünden dolayı hafif kalmıştı sanki.
‘Bu bölgede senelerdir sevilen bir insanım.Hiç bir insan yok benden şikayetçi.’ Bunu söylerken çok mutluydu.
‘Ben durdum anlatayım ama sizin de sorularınız varsaydı lütfen sorun.’ dedi. Yeni dinlediğim bu derin hikayenin etkisi ve Fatma teyzenin samimiyetinin verdiği rahatlıkla belki biraz da henüz ordan gitmeye hiç hazır hissetmediğim için sohbetimize devam ettik.
Kitap okurmuş gibi hissettiğimi söyledim. Yakın tarihe dair o dönem kadınların yaşayışına dair merak ettiklerimi sordum. Burada hem merak ettiklerim hem de Fatma teyzenin hayatında dair çok ilginç bilgiler edindim. Bir sonraki bölümde tüm bunlara değineceğim.
*Yaptığımız derin sohbette hayatına dair önemi detayları güvenerek benimle paylaşan anlatıcının huzuru için gerçek ismi yerine Fatma ismini kullandım/kullanacağım. Gerçekte ise kendisinin tek bir ismi olmamıştır. Evlatlık olarak verildiği yerlerde ismini beğenmeyen aileler ona farklı takma adlar koymuşlardır. Hatta yıllar sonra yetişkin bir kadın olduğunda kendi soyadını gidip kendisi seçmiştir.