2 Kasım tarihinde KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, 3 Kasım’da Nicos Anastasiadis ile Ersin Tatar’ın yapacağı “gayrı resmi” görüşme öncesi, “Bu konuda Sn. Anastasiades’in buluşacağı kişi hakkında yeterli bilgisi olup olmadığını sorgulamak istiyoruz.” diyerek, Ersin Tatar’ın herkes tarafından bilinen bazı özelliklerini 15 maddede topladığı bir basın açıklaması yapmıştır.
Ersin Tatar bu açıklamanın “gerçek dışı iddialar ve hakaretler” içerdiği gerekçesiyle, Elcil hakkında dava açacağını hukukçuları aracılığıyla basına duyurdu.
İyi, başvursun. Normal hukuk süreci işletilecekse, buna kimsenin ve Şener Elcil’in de şikayeti olmaz sanırım. Yani; Şener Elcil mahkemeye gidip, açıklamasındaki 15 maddelik iddialarını kanıtlamaktan zevk duyacaktır, bundan eminim.
Peki ya, bu iddiaların gerçek olmadığını kanıtlamaya Ersin Tatar hazır mı? Hiç sanmıyorum!
O, mahkeme sürecini baskı altına almaya çalışacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Kendi gücü yetmezse, “anası” ona güç vermeye hazırdır.
Bakın, KKTC’nin 37. kuruluş yıldönümü törenlerinde Tayyip ne dedi konuyla alakalı, “Kuzey Kıbrıs’ta yaşayıp da kendi cumhurbaşkanını Güney Kıbrıs’ın başındaki sözde yöneticilere şikayet edenlerle Güney Kıbrıs güç devşireceğini zannediyorsa aldandığını bilmelidir. Sözde paçavralar maalesef kendi cumhurbaşkanını kalkıp da Güney Kıbrıs’ın sözde cumhurbaşkanına şikayet ederse bunun akıbeti nereye varır benim sevgili kardeşlerim gayet iyi biliyor.”
Bir sendika liderini “sözde paçavralar”diye adlandırmak bir dil sürçmesi değildir. Tersine, bilinçli bir göndermedir. Tayyip, Afrika gazetesine gönderme yapıyor. Afrika gazetesine ne yaptığımıza bir bakın diyor. “Benim sevgili kardeşlerim” bir talimatımla, nerdeyse linç edeceklerdi onları diye hatırlatıp, tehdit savuruyor.
İşte, KKTC hukukunun gelebileceği sınır burası; Tayyip’in ayaklarının dibi! Bundan ötesine ne hukuk geçebiliyor, ne anayasa, ne meclis, ne de cumhurbaşkanı!
Bundan ötesi, İŞGAL HUKUKU‘nun başladığı noktadır.