Dünden devam…
Yazının ilk bölümünü okumayanlar bu linkten okuyabilirler.
Dünyada seçimlere ‘siber müdahaleler’ çoğalırken, KKTC seçimlerinde müdahaleler aşikar ve gizlenmeden yapıldı. YSK’nın koyduğu tüm yasaklar çiğnendi. Adeta, “yasaklar çiğnensin diye yapılır” dercesine ve YSK’nın ‘gözünün içine baka baka’…
YSK n’aptı?
“Ben yasaklarım, şikayet etmek sizin, önlemek de polisin görevidir” dedi ve yola devam etti YSK…
Açılış ve tören yasak dedi YSK.
Tarım Bakanı Geçitköy Barajı sırtlarından, Başbakan Ankara’dan ‘su borularının tamiri törenine’ Recep Tayyip Erdoğan’ın konuğu olarak katıldılar. Töreni nerdeyse tüm TV kanalları canlı olarak verdiler…
Tatar’a, “Hazır Ankara’ya gelmişken, gel sana bir de Maraş kumsalı açılışı yapalım” dedi büyük ‘reissör‘ Recep Tayyip Erdoğan ve hem ‘su borularının tamiri törenini‘ ve hem de ‘Maraş kumsalı’ törenlerini ustaca yönetti…Töreni nerdeyse tüm TV kanalları canlı olarak verdiler…
YSK n’aptı?
TV’den izledi!
Başka neler oldu?
YSK, pandemi dolayısıyla dağıtılan yardım paralarını “seçim yasaklarına girer, dağıtamazsınız” dedi. Ama, bir ayrıntıyı unuttu, “TC elçiliği de dağıtamaz” demedi, diyemedi… Çatır çatır paralar dağıtıldı…
YSK n’aptı?
İzlemekle yetindi…
Seçim bitti, itiraflar başladı; TC basını MHP millet vekillerinin (ismi YSK’da mahfuzdur!) Kıbrıs’a gelerek, kapı kapı nasıl gezip ‘Tatar’a vereceksiniz’ kampanyası yürüttüğünü övünerek anlatan yayınlar yapmaya başladı…
YSK n’aptı?
“Seçimi Ersin Tatar kazandı” dedi…
Akıncı da “onayladı” bir dakika bile geçmeden…
Ama, haberlere göre, Sendikal Platform, “Bu kadar müdahalenin ve dış karışmacılığın yapıldığı seçimden çıkan sonucu kabul etmiyoruz” dedi.
Tamam da, “kabul etmiyoruz”un anlamı ne? Ne yapacak Sendikal Platform’a bağlı sendikalar? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz herhalde…
Ama, Sendikal Platform’a sormak lazım, bundan önceki müdahaleleri umursamamıştınız ama, yoksa onları müdahaleden saymadınız mı? Örneğin, 2015’te müdahale yok muydu? Ya, 2005’te? R.R. Denktaş’ın, “ben Türkiye’ye karşı aday olmam” lafı müdahale nedeniyle edilmiş bir laf değilmiydi? Ya Eroğlu’nun, “peşimde 40 tane MİT ajanı dolaşıyor” diyerek yarıştan çekilmesi? Yoksa, bu MİT, Akıncı’yı ölümle tehdit eden MİT’ten farklımıydı?
Sendikal Platform’un liderleri bilmiyorlar mı ki, müdahalenin hası KKTC’nin bizzatihi kendisidir? Biliyorlarsa, KKTC’yi de tanımamaları gerekmez mi?
Sendikal Platform’un liderleri bilmiyorlar mı ki, müdahalenin hası TL kullanımı, Merkez Bankası Müdürünün Ankara tarafından atanmasıdır?
Biliyorlarsa, TL kullanımını ve Merkez Bankası Müdürünü de tanımamaları gerekmez mi?
Sendikal Platform’un liderleri bilmiyorlar mı ki, müdahalenin hası Anayasa’nın Geçici 10. Maddesidir? O madde ki, GKK’nın başındaki komutanı Ankara’nın atayacağına hükmeder.
Biliyorlarsa, Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi’ni de tanımamaları gerekmez mi?
Tüm bunları biliyorlarsa, aslında bu ülkeyi ta baştan Ankara’nın yönettiğini, seçimlerin göstermelik olduğunu ve aslolanın ‘işgal hukuku’ olduğunu da biliyor olmaları gerekmez mi?
Biliyorlarsa, topyekün işgali ve yarattığı tüm kurumları ve sonuçlarını da reddetmeyi düşünmüyorlar mı?
3’üncü ve son bölüm yarın GazeddaKıbrıs’ta…