1974’te yalvardık; “gel bizi kurtar bu EOKA’cıların elinden!” diye…
O da, geldi topuyla tüfeğiyle…
Ve, kurtardı bizi sözde eşit ortağı olduğumuz devletimizden…
Devletsiz kalamazdık herhalde, bizim ısrarımız üzerine 1976’da KTFD’ni kurdu bize…
Başka neler yaptı, yapmak zorunda kaldı bizim ısrarlarımız nedeniyle?
Nüfus aktarmaya başladı, aktarmak zorunda kaldı bizim ısrarlarımız nedeniyle…
Çünkü, “biz artık tarımla uğraşamayız, biz artık gasabalıyız…” diye direttik.
Getirdikçe getirdi Anadolu insanını Kıbrıs’a Türkiye, biz istedik diye, ta ki, yerli nüfusun iki katına çıkıncaya dek…
Bizim hatırımıza, takmadı “ele geçirilen topraklara nüfus aktarılamaz!” kuralını Türkiye…
Başka neler yaptı, yapmak zorunda kaldı bizim ısrarlarımız nedeniyle?
1976’da, bizim ısrarlı taleplerimizle kurmak zorunda kaldığı KTFD’yi yıkıp, yerine 1983’te KKTC’yi kurmak zorunda kaldı Türkiye…
Çünkü, KTFD yeterince “bağımsız” değildi, KKTC kurulurken “bağımsızlık” vurgusu yapıldı bu nedenle…
Bu KKTC’ye, gene bizim ısrarlarımız üzerine, bir de Anayasa hazırlatmak zorunda kaldı Türkiye. Üstelik de, gene bizim ısrarlarımıza boyun eğerek anayasaya geçici madde koyarak; tüm iç ve dış güvenlikten sorumlu GKK’nın başına Ankara Genel Kurmayı tarafından atanan bir komutan koymayı kabul etmek zorunda kaldı Türkiye…
Başka neler yaptı, yapmak zorunda kaldı bizim ısrarlarımız nedeniyle?
12 Eylül’ün sivil kıyafetler giymeye başladığı dönemlerde, ama gene bizim ısrarlarımız üzerine, “üretmeyin, biz sizi besleriz!” demek zorunda kaldı Türkiye…
Ve, koparıldık üretimden kendi isteğimizle…
Ne Sanayi Holding bıraktık, ne turizm çalışanı yetiştirecek okul…
“Bizimkileri kapat, bize Türkiye’den getir!” dedik, o da öyle yaptı…
Başka neler yaptı, yapmak zorunda kaldı bizim ısrarlarımız nedeniyle?
Fazla da uzatmaya gerek yok aslında, son yıllara bakmak yeterli;
Örneğin; Kapalı Maraş açılımını biz kurguladık, planladık ve Türkiye’ye dayattık; “Başka seçeneğin yok, bizi destekleyeceksin!” dedik, o da anında desteklemek zorunda kaldı.
Ha, bir de Kıbrıs sorununa çözüm meselesi var.
Ta başından, yani “Toplumlararası Görüşmeler’in başladığı 1968 yılından beri, biz hep politikayı kurgulayan, planlayan ve hayata geçiren olduk…
Türkiye mi?
O da, gene 1968’den beri hep, bizi kıramayan, kurguladığımız, planladığımız ve hayata geçirdiğimiz politikaları, istemeden de olsa, güçlü bir şekilde desteklemiştir…
Bu nedenle, federasyon yerine iki devletlilik tezleri de bize aittir. Biz kurguladık, planladık ve uyguluyoruz bu politikayı da…
E, napsın Anavatanımız Türkiye, eli mecbur destek verecekti ve öyle yaptı…
20 Temmuz’da buraya geldi Türkiye’yi temsilen RTE ve gene bizim ısrarlarımız üzerine dayanamayıp bir de konuşma yaptı KKTC meclisinde…
Ve, dedi ki; “Size saraylar yapacam, Maraş’ı şantiye’ye çevirecem!”
Ama, bunları da Tatar ve Saner, ha bir de Ertoğruloğlu istedi diye söyledi. Hatta, bu üçlü kağıda yazıp, RTE’nin önüne koydular, o da okudu…
Bütün bunlara rağmen, BM’nin ve AB’nin kalkıp da Türkiye’yi suçlaması anlaşılır değildir vallahi. Rum’a hizmet ediyorlar…
Ha! Bir de, Türkiye işgalcidir deyenler var, yalan, külliyen yalan!
Kıbrıs’ın kuzeyini de biz işgal ettik, Türkiye bunu da desteklemek zorunda kaldı.
Yakında, Türkiye’ye ilhak edeceğiz bu toprakları…
Türkiye, eli mecbur, bizim hatırımıza bunu da destekleyecek; “Napayım, Kıbrıs Türkü böyle istedi!” diyerek…
ANLADINIZ MI?
Anlamayanlar Tatar’a sorsun…