Görsel: Senih Çavuşoğlu
Girne bölgesindeki lağımlar tüm adaya yayıldı. Eski KKTC(!)’nin, beynimizin içine soktuğu lağımlar yetmezmiş gibi, fiziksel olarak da lağımlarla yüzer olduk. Salgın virüsler yetmezmiş gibi mutsuzluk virüsü de bulaştı tümümüze. Bir de şu “Sen gidersen, o giderse , bu giderse kim kalacak bunun içini değistirsin?” diye diye ne kalıp toplumsal bir şeyler yaptık kısa soluklu birkaç güzel başarı dışında ne de artık İthaka’nın bize bir şeyler sunamacağını kabullenip yola koyulduk.Tükenmemeye direnirken yorulduk önce, sonra durduk ve pes ettik! Sahi neydi şu tükenmek? Tükenecek olan şey ne ? İnsan ırkı – ırk insanı…
*
Gündüzleri Mete Hatay’ımız akşamları Uncle Mete’mizin bir değil birçok kez değindiği gibi artık siyasi partilerin çözümle ilgili söylemleri bizleri tatmin etmiyor. Partilerin, güvenimizi tekrar kazanabilmeleri için kilit konularda açılım yapmaktan öteye geçip “uygulama”larla karşımıza çıkmaları gerekiyor. Birçok gencin ortak derdi militarzim ile ilgili manifestoların ötesinde eylem planı, azınlıklara karşı projeler sunmak, madde kullanımı ve uyuşturucu konusunda ahkamlar kesmesinler, ekoloji konusundaki söylemlerle çıkmasınlar karşımıza; bizler somut adımlar görmek istiyoruz. Yoksa, bu önümüzdeki seçimlerde BOYKOT beklediğimizden çok daha fazla olacaktır.
*
Birçok Kıbrıslı Türk genç, ada dışına açılmış durumdadır. Okumak için olmasa da tatile çıkıp gezip görüyor ve ister istemez kıyaslıyoruz gördüğümüz coğrafyalarla yaşadığımız yeri. Evimiz dediğim şu adamızın ikiye bölünmesi ve kendi gettolarımızda BARIŞI hayal edip, sınırların ötesine geçemediğimiz gibi birçok konuda konuşmanın ötesine de geçememiz de çok garip. Derinlemesine sorgulamamızı istemeyen siyasilerin, bizleri Mesarya Ovası’na hapsetmesi, açık çağrı yaparak bizleri YENİ KKTC’ye davet ediyor oluşu da işin en ilginç ironisidir. Kendilerini sol olarak adlandıran çoğu siyasi partinin bu statükodan besleniyor oluşundan ötürü olsa gerek, statükoya tokat vurma politikaları UYGULAMAMASI da ayrı dert. Uygulamaya çalışan bireyleri / toplulukları da açık bir şekilde desteklemekten çekinmesi de aklımızda oluşan başka bir soru işaretidir.
Hapsedilmek istendiğimiz Mesarya Ovası dışına keyifle ve sıklıkla çıkanlardanım. Bu hafta plaj voleybolu ve plaj tenisi oynamak için adanın güney tarafında yasayan arkadaslarımla CTO plajına gittik. Pile köyünden arabayla maksimum 5 dk uzaklıktaki bu sahil, Mağusa’nın Derinya kapısına 15dk mesafede. Sahilde beş plaj voleybolu kortu, iki plaj tenisi, bir plaj futbolu ve bir de insanların kendi vücut ağırlıkları ile çalışabilecekleri alan var.
Mağusa’nın en güzel deniz alanları kime ait? Mağusa Belediyesi’ne ait Glapsides Plajı’nda Düzenleme Projesi adı altında kumlar üzerine beton dökerek belediye plajını güzelleştirmek istemişti Sevgili(!) Arter. Keza Girne’nin hali de aşikar. Adanın kuzey yarısı lağımlarımızdan geçilmiyor. Her yer bina, her yaptığımız proje ekosistem karşıtı. Aklıma Barbaros Şansal’ın dediği geliyor.Her şeyi elimize yüzümüze bulaştırıyoruz Meserya’da. Geri dönşü imkansız hatalar yapıyoruz. Herkes, sokakta sessiz fakat, Facebook’ta bir o kadar da rahatsız!
*
Biz, evet, kendi adıma değil konuştuğum birçok insanı da bana katıp bizleşerek dile getiriyorum: Uyguladığınız politikalar ve laf ebeliğinin ötesine gidip somut adımlar atmamanızdan ötürü bu adada gün be gün mutsuzlaşıyoruz. Birçok olay karşısında sessiz kalmanıza tahammül edemiyoruz artık! Pek nazikçe gelmeyebilir ama, bizleri yeni isim taktığınız fakat her gün daha kötü tas, daha da kötü hamam olma yolunda ilerleyen YENİ KKTC(!)’nize davet ediyorsunuz da biz gençler bu davetinizi kabul etmiyoruz!