Merhaba arkadaşlar;
Geçtiğimiz hafta tüm gündemlerin geçiciliği içerisinde, yaşamakta olduğumuz bir gerçeği toplumun yüzüne vurdunuz. Tüm dünyayı, dolayısıyla bizi de ilgilendiren fakat sanki de ilgilendirmiyormuş gibi yaşadığımız bir sürecin hem yaratıcıları hem de kurbanları olduğumuzu söylediniz. Siz kocaman bir tebriği hak ediyorsunuz. Çünkü herkesin konuşmaktan ve çözümler üretmekten çekindiği iklim değişikliği ve ekolojik krizle ilgili artık acilen harekete geçmemiz gerektiği ihtiyacınız yaptığınız eylemle ortaya serdiniz. Herkesin sustuğu bir konuda siz konuşmayı ve konuşturmayı tercih ettiniz. Bu cesaret gerektiren bir adımdı. Cesaretinizden dolayı da bir tebriği hak ediyorsunuz.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ayağa kalkan ve sadece kendi gelecekleri için değil, aynı zamanda tüm gezegenin, hayvanların ve ekosistemin geleceği için de sokaklarda isyan başlatan bir jenerasyonun parçası oldunuz. Aslında artık herkes bu şekilde yaşamaya devam edersek yaşanabilir bir gelecek olmayacağını biliyor. Fakat bunu ya umursamıyorlar ya da yokmuş gibi davranıp sahte bir yaşamın getirdiği yalandan bir rahatlık içinde bunu dert etmiyorlar. Siz aslında ortaya koyduğunuz eyleminiz ve cesaretinizle, bu sahteliğe karşı da bir mesaj gönderdiniz. Herkesi yüzleşmeye çağırdınız. Bir yandan gezegenin ve kendi geleceğinize sahip çıkarken diğer yandan da bu sahtelik ve yalan içinde hayatın getirdiği kolaylıklarda kaybolan insanlara açık bir çağrıda bulundunuz: “Uyanın ve kendinize gelin, çünkü dünya yok oluyor”
Lise çağında gençler olarak siz bunun farkındasınız ve artık hem yaşadığız sistemi hem de yaşamlarımızı değiştirmemiz gerektiğini biliyorsunuz. Bunun için okul grevine çıktınız. Aynı zamanda bir grevin sadece para için değil, yaşam hakkı için yapılabileceğini de gösterdiniz.
Eminim size “nedir yaptığınız?”, “böyle şey mi olur?”, “sizin okula gitmeniz lazım, eyleme değil”, “dünyayı siz mi kurtaracaksınız” diye nutuk atan, hatta baskı yapan kişiler de olacaktır. Belki de olmuştur. Veya eyleminizi görmezden gelen, umursamayan ve yok sayanlar olacaktır. Kim ne derse desin, eylemlerinizden veya hayallerinizden dolayı sizi yargılamaya ve yok saymaya çalışanlara aldırmayın. Hayal etmekten, arzu ettiğiniz dünya ve yaşam için mücadele etmekten vazgeçmeyin. Büyüdükçe hayalleri küçülenlere dönmeyin. Emin olun bugün sizin hayallerinizle dalga geçenler veya sizi yok sayanlar, bir şekilde yaşadığımız düzenle uyum sağlamış kişilerdir. Halbuki tam da uyum sağladığımız düzenden dolayı bugün bu sıkıntıları yaşıyor, geleceğimizi ve gezegeni kaybediyoruz. Sizin gibi insanların zenginliği hayalleri, düşleri ve bunların peşinden gidebilmeleridir. Bu zenginliğin elinizden alınmasına izin vermeyin. Çünkü değişim ve dönüşüm tam da bu zenginliğimizden başlayacak.
Lafı çok uzatmaya gerek yok. İyi iş çıkartınız arkadaşlar. İklim değişikliği ülke sınırlarının, devletlerin, bayrakların veya bölgelerin çok çok ötesinde, tüm canlıların ve yeryüzünün sorunu. Aslında yaşadığımız sistemle ve bu sistemle kurduğumuz uyumlu ilişkilerin sonucu. Yaptığınız eylem, tutuğunuz pankart, taşıdığınız dövizler ve yaptığınız çağrı son zamanlarda ülkemizde yapılan en anlamlı çağrılardan biriydi. Bu çağrının peşini bırakmayın, hayallerinizin ve düşlerinizin peşini bırakmayın. Evet artık harekete geçmeliyiz. Çünkü yaşanabilir bir gelecek ancak bugün neler yapacağımıza bağlı.