Bu yazı ilk olarak Afoa.cy’de Yunanca olarak yayınlanmıştır. Gazedda tarafından Türkçe çevirisi yapılarak yeniden yayınlanmaktadır.
18 Kasım 2023 tarihli “Αλήθεια-Alithia” gazetesinin manşeti şöyleydi:
“Cumhurbaşkanı’ndan İnsani Yardım Koridoru Konusunda İnanılmaz İtiraf: Önemli olan yardımın ne zaman gittiği değil, Kıbrıs’ın rolüdür”.
Başlık elbette “insani koridora”, yani bizzat Cumhurbaşkanı’nın iyi niyetli (?), Kıbrıs’tan başlayıp “nihai varış noktası” Gazze olan bir “insani koridor” oluşturma fikrine atıfta bulunuyordu. Sonuçta, ilk insani yardım gemisi Kıbrıs’tan ayrıldığında, Malta’dan geçerek Mısır’a ulaşan garip bir rota izledi ve yardımın gerçekten Gazze’ye ulaşıp ulaşmadığı dahi şüpheli.
Bu, Cumhurbaşkanı’nın “yardımın ne zaman gittiği önemli değil, Kıbrıs’ın rolü önemli” şeklindeki açıklaması kadar tuhaftı. Gerçekten de öyle olduğu ortaya çıktı: Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın ara kararına göre makul bir soykırım riski bulunan Filistinlilere yardımın gitmesi Cumhurbaşkanı için önemli değildi. Ancak Cumhurbaşkanımızın tutumunun aksine, Lahey Mahkemesi onlara doğrudan insani yardım yapılmasının elzem olduğuna hükmetmiştir. Soykırımın önlenmesinde bu büyük önem taşımaktadır. Mahkeme, dördüncüsü İsrail’in insani erişimi sağlamak üzere adımlar atmasını emreden altı tedbirden oluşan bir dizi karar almıştır.
Bunun yerine İsrail ve müttefikleri, Filistinli mültecilere yardım eden BM kuruluşu UNRWA’ya eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlattı. Kimseye ikna edici kanıtlar sunmadan UNRWA üyelerini 7 Ekim 2023 terör saldırısına aktif olarak katılmakla suçladılar. Bununla birlikte, UNRWA’nın kaynaklarının %60’ını sağlayan dokuz ülke başta olmak üzere İsrail’in müttefiklerinden bazıları, Gazze’deki sivillere gıda, su ve barınak sağlayan UNRWA’ya yönelik fonların derhal kesileceğini duyurdu!
Sorun iki yönlüdür: bir yandan İsrail tarafından UNRWA çalışanlarının terörizme karıştığı iddiasına ilişkin ikna edici bir kanıt sunulmamıştır. Öte yandan, UNRWA’nın terörizme karıştığı iddiaları doğru olsa bile, İsrail’in Gerekli soruşturmanın ardından bazı UNRWA çalışanlarının gerçekten de terör saldırısına karıştığı kanıtlanırsa, tüm Filistinli sivillerin toplu olarak cezalandırılması anlamına geldiği için tüm kuruluşun fonlarının kesilmesi çirkin bir tepkidir! Aslında UNRWA’nın fonlarının kesilmesi, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın soykırımı önlemek amacıyla alınmasını emrettiği dördüncü tedbirle de çelişmektedir.
UNRWA’nın yerine başka bir kuruluşun kurulması halinde dördüncü tedbirin ihlal edilmeyeceği, ancak uygulanabileceği iddia edilebilir. Ancak uygulamada, başka hiçbir kuruluş Filistinli sivillere böylesine acil ve etkili insani yardım sağlayabilecek durumda değildir. Sayın Hristodoulides’in “insani koridoru”, Kıbrıs’ın bu konudaki “rolü” ve “yardımın ne zaman gideceğinin” önemsizliği burada devreye girmektedir. Sayın Netanyahu ve UNRWA’daki müttefikleri tarafından yürütülen ve geçmişi çok eskilere dayanan savaşla birlikte düşünüldüğünde, Hristodulidis’in “Hakikat”e yaptığı garip itirafı ve hangi çıkarlara hizmet ettiğini artık yorumlayabiliriz.
Öncelikle bir tahminde bulunalım: Sayın Christodoulides’in “insani koridoru” Sayın Netanyahu’ya danışmadan önermiş olması mümkün değildir, Netanyahu da buna onay verecektir. Ve Sayın Netanyahu da bunu kabul ederdi çünkü UNRWA’nın (diğerlerinin yanı sıra) altını oymayı da içeren hem kısa vadeli hem de uzun vadeli planlarına uyuyordu. Dolayısıyla Bay Christodoulides denkleme sözde bir “insani koridor” (aslında tamamen kontrol altında olacak ve ortaya çıktığı üzere işlevsiz olacak) eklediğinde, UNRWA’nın altını daha fazla oymak için iyi bir fırsat sağlanmış oldu. Bu aynı zamanda “yardımın ne zaman gideceğinin önemi yok” şeklindeki şifreli ifadeyi de açıklıyor. Gerçekten de önemli değil. Çünkü öyle olsaydı, Sayın Christodoulides “alternatif koridorlar” yaratmak yerine UNRWA’yı destekliyor olurdu.
Sonuç olarak: Sayın Hristodulidis’in “insani yardım koridoru” başından beri UNRWA ile rekabet etmek üzere tasarlanmıştır. UNRWA’nın ve daha geniş anlamda Birleşmiş Milletler’in altını oyma çabalarına katkıda bulunmuştur. Ve potansiyel olarak, Lahey tarafından emredilen dördüncü tedbirin fiilen uygulanmamasına katkıda bulunmaktadır.