Kıbrıs Cumhuriyeti (1960) iki toplumlu bir devlet olarak kurulmuştur.
Toplumlardan biri Elen, diğeri Türk toplumlarıdır.
Cumhuriyetin dili Elence ve Türkçedir.Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Muavini Kıbrıs’ın bu iki dilli, iki toplumlu karakterini temsil eder.
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin iki toplumlu karakterinin, bölünmezliğinin ve başka bir devlete bağlanamazlığının teminatıdır. (*)
Evet, tüm bunlar Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası (1960) tarafından hükme bağlanmış olgulardır.
Buna rağmen, nasıl oldu da, hem Cumhurbaşkanı, hem de Cumhurbaşkanı Muavini daha üç yıl dolmadan (1963) mensup oldukları toplumların temsilcileri ve karşı toplumun düşmanı gibi davranabilmişlerdir? (Aslında, ne Cumhurbaşkanı, ne de Cumhurbaşkanı Muavini mensup oldukları toplumların temsilcileri de olmamışlar, kendi emellerini gerçekleştirebilmek için kendi toplumlarını da kullanmışlar ve onları kendi emellerine alet etmişlerdir.)
Nasıl oldu da, Cumhurbaşkan Muavini, Bakanlar Kurulu’nun ve Temsilciler Meclisi’nin Kıbrıslı Türk üyeleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “eşit” sahipleri olmalarına rağmen, makamlarını terketmişlerdir?
Nasıl oldu da, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’nun ve Temsilciler Meclisi’nin Kıbrıslı Elen üyeleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütününe tek başlarına sahipmiş gibi davranmaya başlamışlardır?
Nasıl oldu da, Cumhurbaşkanı iki toplumun da eşit cumhurbaşkanı olduğunu “unutarak”, sadece Kıbrıslı Elen toplumunun Cumhurbaşkanı gibi davranabilmiştir.
Ve, bu gerçekler günümüze kadar yeterince sorgulanmadan devam edegelmiştir.
Günümüzde, hala daha bu anayasa ihlallerine devam edilmektedir. Her iki toplumun burjuva liderleri Kıbrıs Anayasası’nı ihlal etmeye devam etmektedirler. Kıbrıs Türk burjuva liderleri Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın “iki toplumluluk”, “özel mülkiyet hakları”, “cumhuriyetin bölünmezliği” ve daha bir sürü maddesini ihlal etmekte herhangi bir beis görmezken, Kıbrıs Elen burjuva liderleri ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “iki toplumluluk”, “Cumhurbaşkanının iki toplumu temsil etme”, “cumhuriyetin iki dilliliği”, “vatandaşlık hakları” ilkelerinin ve daha bir dizi toplumsal ve bireysel hakların ihlaline imza atmışlardır.
Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek başına yönetmekte olan Kıbrıs Elen burjuva liderliği Cumhuriyet Anayasası’nda açık ve net hükümlerle yer alan hem toplumsal, hem de bireysel hakları, özellikle de “iki toplumluluk”, “mülkiyet” ve “vatandaşlık haklarını” pazarlık konusu yapmaktadırlar.
Gerek Kıbrıs Türk burjuva liderleri, gerekse de Kıbrıs Elen burjuva liderleri Kıbrıs’ın iki toplumlu bağımsız ve ortak yönetiminden yana değillerdirler, hiçbir zaman da olmamışlardır.
Kıbrıs Türk burjuva liderleri Kıbrıs Türk toplumunun ada üzerindeki hak ve menfaatlerini Türkiye Cumhuriyeti’ne peşkeş çekme konusunda bir saniye bile tereddüt etmezlerken, Kıbrıs Elen burjuva liderleri ise hakimiyetlerini adanın bütününe yaymak için canla başla çalışmaktadırlar.
Bu gerçekler bize, herşeyden önce, günümüzde burjuvaların bağımsızlık diye bir sorunları olmadığını, toplumların birlikte varolması ve birlikte ülkeyi yönetmesi diye bir dertleri bulunmadığını göstermektedir.
Bazıları sorunun çözüm modelinden kaynaklandığını düşünüp, “tek çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geri dönmektir, başka çözüm şekli aramak boş çabadır!” derken, diğer bazılarıysa, “tek çözüm BM gözetiminde, iki toplum liderliği ve garantörlerin de dahil olduğu görüşmelerle elde edilecek bir federasyondur, başka çözüm şekli aramak boş çabadır!” demektedirler.
1968 yılında başlanan “toplumlar arası görüşmeler”in aradan geçen yarım asırdan fazla zamana rağmen hiçbir sonuç getirmemesinin ana nedeni gerek Kıbrıslı Elen burjuvazisinin, gerekse Kıbrıslı Türk burjuvazisinin bu karakterlerinin en büyük göstergesidir.
Kıbrıs sorununun yarım asırdan fazla bir süredir devam etmesinin ve çözüm bulunamamasının ana sebebi çözüm modelinden değil, her iki toplumun liderliklerinin ve soruna dahil tüm diğer devletlerin yönetcilerinin burjuva karakterlerinden dolayıdır. Onların da, tıpkı Kıbrıs’ın burjuvaları gibi barış içinde bir Kıbrıs diye bir dertleri yoktur.
Bu dertleri taşıyabilecek tek sınıf işçi sınıfıdır.
Her iki toplumun burjuvaları Kıbrıs halklarını bölüp parçalamışlar, halklarımızı savaştırmışlar ve adamızı bölmüşlerdir.
Her iki toplumun işçi ve emekçileri Kıbrıs halkını tekrardan birleştirebilecek, savaşlara son verebilecek ve adamızı tekrardan bütünleştirebilecek tek güçtür!
————————————————————————
(*) Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası için şuraya tıklayın: