Lefkoşa’nın merkezinde, gün geçtikçe gelişmeye ve zenginleşmeye devam eden Surlariçi’deki tarihi Bandabulya çarşısında küçük bir mekan…
Adeta başkaldırırmış gibi kasaplar sokağında, “kansız ve acısız” bir mutfak, Grön Vegan Kitchen…
Kıbrıs’ın kuzeyindeki ilk ve tek Vegan mutfak…
“Uzun zamandır tatı bir hayaldi ve bunu gerçekleştirdik” diyor Grön’ün iki ortağından biri olan Fezel Nizam…
Grön Mutfak’ın bir diğer ortağı ise televizyon ekranlarından bildiğimizi Nazar Erişkin… Gözleri parlayarak “Bazen Fezel ile göz göze geliyoruz ve birbirimize sarılıyoruz” diyor…
Fezel Nizam ve Nazar Erişkin, Grön Vegan Kitchen’ın hikayesini, ilk üç haftalık deneyimlerini, veganlığı ve başka bir mutfağın da mümkün olabileceğini anlattı…
İşte dün yayınladığımız podcast programında öne çıkanlar
https://www.spreaker.com/user/gazeddapod/baska-bir-mutfak-muemkuen-groen-vegan-ki
“Dayanışma ve imece ruhunu hissettik”
Fezel: Hem kısıtlı bir bütçeyle çalışmaya başladık hem de her şeyde geri dönüşüm yaptık. Sandalyesinde, masasında emeğimiz var. Ve bu durum daha da fazla sahiplenmemi sağlıyor.
Nazar: Belki jancanlı değil ama imece usulu, dayanışma ve yardımlarla burayı kurduk diyebiliriz. Dayanışma ve imece ruhunu hissettik.
Nazar: Kasaplar sokağındayız. Bu konuda çok seçme şansımız yoktu. Surlariçinde herhangi bir yer bulabilmek zaten çok güç. Bizim ekonomik koşullarımız bizi bu dükkanı yoktan var etmeye götürdü.
“Buradaki yaşamı canlandırdık”
Fezel: Bandabulya’nın diğer sokaklarına göre bulunduğumuz sokak daha cansız, ruhsuz bir sokak. Kasaplardan dolayı. Dolayısıla bu sokağa can getirdiğimizi, yaşamı canlandırdığımızı düşünüyoruz.
Bir taratan kasapların olması bizim için olumsuz ama bir taraftan da bizim buradaki varlığımız bir çeşit başkaldırı. Meydan okuma.
Nazar: Nasıl ki topluluk içinde bir vegan eğreti duruyorsa, burası da kasaplar sokağında aynı şekilde duruyor.
‘Veganlar nasıl beslenir’ tabusu
Fezel: “Her Gün az 4-beş çeşit yemek çıkartıyoruz. Dengeli ve sağlıklı yemekler çıkartıyoruz.
1 Temmuz’dan itibaren günlük yemek hizmeti vermeye başladık ve şu an üzerinden üç hafta geçmesine rağmen günlük menüde hiç tekrara girmedik. Yani o kadar çok seçenek var ki, her gün farklı bir menüyle çıkıyoruz. İkimizde yemek yapmayı ve yemeği sevdiğimiz için de gayet yaratıcı yemekler ortaya çıkartıyoruz.
Günlük ritim…
“Bu kadar vegan ve vejetaryen olduğunu bilmiyordum”
Nazar: Sabah 6:30’da açıp hazırlığa başlıyoruz. Çok keyifli. Yıllarca TV işi yaptım, yapıyorum. TV’de konuşuyorsun ama geri dönüş almıyorsun. Bu işte biri yemeği sevmediğinde -ki hiç başımıza gelmedi- doğrudan geri dönüş alıyoruz. Bu açıdan güzel. Haftada bir veya iki gün sabah erken 6:30’da geliyorum. 8’e kadar hazırlık yapıyorum. Akşam da kanaldan çıkınca buraya geliyorum. Cumartesi de buradayım
Fezel: İlk defa iş yerine giderken heyecanlanıyorum. İş yeri olarak da görmüyorum burasını, evimin bir mutfağı olarak görüyorum.
Sabah buradayım. hazırlıkları yaparım. ilk başta mutfakta olunca nasıl olacak sıkılır mıyım acaba diye düşünürdüm ama burada gelenlerle sohbet editoruz. İnsanların ilgisi, sorular ve farklı insanlarla tanışmak çok güzel. Vegan veya vejetaryen insanların sayısının bu kadar olduğunu hiç bilmiyordum. Sürekli birileri ike karşılaşıp muhabbet ediyoruz.
“Yemek yapmak bile bir aktivizmdir”
Nazar: Biz buraya ticari kaygıdan çok vegan aktivizm yapmak için geldik. Yemek yapmak bile bir aktivizm. Çünkü insanlara “hayır sana öğretilen sadece hayvansal gıdalar senin besin ihtiyaçlarını karşılayacak diye bir şey yok. Tam tersine senin sağlığını olumsuz etkiliyor bunlar. Ama bak böyle seçenekler var ve onlar aslında sınırsız. Sadece hayal gücüne kalmış. Onlarla bu şekilde beslenerek kendini mutlu edebilirsin” diyoruz. Bu başlı başına bir aktivizm. Bunu sohbet ederek yapıyoruz.
Buraya 13-14 yaşında gençler geliyor. Aileleriyle birlikte geliyorlar. Ailelerinin kaygıları var. Onlarlar sohbet ediyoruz. Bu çok güzel bir deneyim.
Fezel: Son yıllarda vagan ve vejetaryen sayısı arttı. Özellikle lise yaşlarından başlayarak bir artış var. Vegalığın farkındalığında olan bir sürü genç var. Onlarla konuşmak, deneyimleri paylaşmak ve onların yaşadıkları üzerinden sohbet etmek çok güzel. Lise çağında birinin vegan olması çok daha farklı ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kalması da demek. Bunların deneyimlerini konuşuyoruz. Ya da evli çocuklu ve vegan veya vejetaryen olmayı sürdürmüş insanlarla tanışıyoruz. Aslında çok ciddi bir dayanışma hali var.
Kıbrıs’ın kuzeyinde vegan olmak
“Hiçbir şey yapmadan kendi yaşam biçimimi sürdürmek yeterli değil”
Fezel: Benim için vegan olmanın bir motivasyonu feminizmin bu açıdan eksik kalması idi. Adalet hak arayışı mücadelesini daha da genişletme ihtiyacı hissettim ve hayvan özgürlüğü konusunda bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Etik ve politik nedenler önelikli olarak.
Bunun savunuculuğunu yapmanın bir sürü yolu var. Podcast veya mutfak da bunlardan biri olabilir. Hareketsiz ve hiçbir şey yapmadan kendi yaşam biçimimi sürdürmek yeterli değildi. Daha farklı bir şeyler de yapmam gerekliydi. Dolayısıyla mutfak da bu duruşun bir devamı.
“İnsan türcü olduğunun idrakına varmalı”
Nazar: Benim açımdan da etik, ideolojik ve varoluşsal bir şey. İnsan türcü olduğunun idrakına varmalı. Eşitlik, özgürlük ve adalet gibi kavramları insan türü için istediğini, bir feministin sadece insan dişisi için eşitlik talep ettiğini, veya bir LGBT’nin, bir insan hakları savunucusunun. İnsan gibi hissedebilir bir canlıya geldiğinde onun sömürülmesine ya da öldürülmesine tamam diyebileceği bir iki yüzlülüğü gördükten sonra, bunu bu şekilde idrak ettikten sonra, bunun geri dönüşü olabileceğini düşünüyorum.