“Dün akşam saat 02:20 de ilk uçak geldi. Bu uçak 180 yolcu getirdi. Öteki de sabah 08:00’de indi. Onda da 211 yolcu…
Öte yandan, Mersin Taşucu’ndan kalkan 2 yolcu gemisi Girne Turizm Limanı’na geldi. Filo ve Akgünler Denizcilik’e ait 2 yolcu gemisi Girne Turizm Limanı’na demir attı.İki gemi seferi ile gelen listede toplam 181 kişi bulunuyor. Filo Denizcilik’te askeri personel ve ailelerinin de dahil olduğu 85 kişi, Akgünler Denizcilikte ise 75’i sivil 96 yolcu olduğu öğrenildi. Limana gelen toplam 150 kişinin gelen yolcu, geriye kalanların ise asker ve asker ailesi olduğu belirtildi. Asker ve aileleri, her seferde 75 yolcu sınırlaması kapsamına dahil edilmedi.” (basından)
Toplam: 572 mi?
Sizce, bu yolcuların kaçta kaçı vatandaş, kaçta kaçı çalışma veya oturma izinli ve kaçta kaçı “turist”?
Ve bu yaklaşık 600 insana “taahütname” imzalattılar, 2. PCR sonucu belli olana kadar “kimseyle temas etmeyecekler”ine dair…
Turistleri anladık, gidecekleri oteller bellidir herhalde. Oralarda onlara “göz kulak” olurlar ve onları “sokağa salmazlar” diyelim. Zaten, bu dönemde “turist adıyla” gelenler herhalde “kumarhane turizmi” için bu zahmete katlanmış kişilerden oluşmaktadır.
Peki ya, “izinliler”? Onlar nerelere gittiler? Herhalde, öğrenciler okullarına, işçiler patronlarıyla, ya da ustabaşlarıyla buluşmaya…
Peki ya, vatandaş olanlar nereye gittiler? Herhalde evlerine, ana-baba, ya da evlatlarının, akrabalarının yanına.
Ama, bu 600 civarında insan “kimseyle temas etmeyecek” çünkü “taahütname imzaladılar…
Halbuki biz, Salamis Bay Hotel’de karantinadaki Almanları taşıyan şöförü evine yollayıp, tüm Karpaz’ı koronavirüs bulaştıran milletin torunlarıyız…
Hade hayırlısı.
Tamam anladık, bir yandan mütahitleri, diğer yandan kumarhane baronlarını, üniversite patronlarını “kıramadınız”. Ha! Bir de anavatanınızı da kıramadınız ve açılmaya karar verdiniz…
Ama siz demokrasi düşkünü insanlarsınız, değil mi?
Siz, demokrasiden hiç bir taviz vermeyen burjuvalarsınız, değil mi?
Hade bakalım, uygulayalım şu demokrasiyi…
Hem de öyle temsili, memsili falan değil, direk, düm-dük demokrasi; doğrudan demokrasi…
Hani, öğretiriz ya çocuklara, “demokrasi, halkın kendi kendini yönetme sistemidir” diye…
Gelin halka soralım, halkın referandumuna sunalım, “Karantinasız girişler açılsın mı?” diye…
Karantinasız giriş kararı referanduma sunulsun!