Gazeddakıbrıs 6 yaşında.
6 yıldır zaman zaman düzenli, zaman zaman düzensiz ama vazgeçmeden bir ifade aracı olarak varlığını sürdürüyor.
İfadeye gelmeyen varoluş, varlıktan sayılmıyor. Dolayısıyla ifade ve söz önce geliyor. Tıpkı varoluşun özden önce gelmesi gibi. Ve artık öyle zamanlardan geçiyoruz ki, sözün ifadesi yetmiyor, sözün nasıl ifade edildiği sözün kendisini belirliyor.
Sosyal medyanın hayatlarımızda sonsuzca tahakküm kurduğu, her şeyin, başta bilgi olmak üzere hızın kazanında kaynadığı, ama bir o kadar da çabuk buharlaştığı bir dönemde nasıl bir söz ve nasıl bir ifade kanalı kurabiliriz ki?
Gazeddakıbrıs, belki de bu söz ve ifade kanalının basit bir deneyidir. Bir çeşit kaçış çizgisi. Hızdan, son dakika haberlerinden, patron medyasının rekabetinden, bilginin ve içeriğin acımasızca imaja ve tüketime bırakıldığı bir enformasyon bağlamından kaçışın.
Hızın girdabına düşmeden, tüketimin bayağılığına ve kolaycılığına, imajın cazibesine kapılmadan, sizlere yavaş ve özgün haberler, olabildiğince de nitelikli içerikler sunmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de sadece kendimize değil aynı zamanda okuyanlara, okuyarak dahil olanlara, eleştirerek şekillendirenlere ve düşünerek katkı koyanlara bir evren yaratmaya çalışıyoruz, bir ifade ve varlık evreni. Çünkü içerisine kısılıp kaldığımız, gündelik hayatın tahakkümünü her gün tekrar etmeye zorlandığımız sosyal, politik ve ideolojik koşullarda varolabilmek için ifadeye, ifade için de bir varoluş bağlamına ihtiyacımız var. Gazeddakıbrıs belki de bu bağlamın hem bir kazıcısı hem de bir mikrofonu.
Bilginin yüzeyde, imajda ve hızda değil, derinde, yavaşta ve sadelikte olduğunun bilincindeki bir kazıcı.
Açık konuşmakta fayda var, bu işi daha çok da kendimiz için yapıyoruz. Kendimiz için yaptıkça da mutlu oluyoruz. Belki ara ara çok oluyoruz, birilerinin egemenlik alanlarına elimizdeki kaktüslerle yaklaşıyoruz. Hatta batırıyoruz.
Bir yandan da iktidarı gıdıklıyoruz. Küçük büyük her alandaki iktidarı. Gıdıkladıkça etkisiz kalıyor, hareket edemiyor. Sadece tepiniyor. Elimizin uzanabildiği her alanda iktidarı gıdıklamaya devam edeceğiz.
Evet kendimiz için yapıyoruz. Büyük kitlelere ulaşmak, herkesin bizi konuşmasını veya gündemi belirleme gibi bir beklentimiz yok. Tek gailemiz kendimizi değiştirmek. Tek gailemiz bizlere dayatılan her türlü geleneksel ilişki biçiminden sıyrılmak. Tek gailemiz teori değil, pratik olmak.
Ara ara bir şeyleri değiştirmeye vesile olmuyor muyuz? Ara ara gündemde konuşulmuyor muyuz? Ara ara hiç ummadığımız kitlelere ulaşmıyor muyuz? Evet oluyor böyle şeyler. Ama bunun için uğraş verdiğimiz veya yarışa girdiğimiz için değil. Kendimiz olduğumuz, kendimiz olmaya çalıştığımız için. Belki de bundan dolayı yazar kadromuz genişliyor, katkı yapmak isteyen gönüllüler artıyor, bizi eleştiren ve bize öneriler sunan insanlar artıyor. Gün geçtikçe anlıyoruz ne kadar da çok ihtiyacımız var suni ve sanal gerçeklerden sıyrılıp kendimiz olmalara, tartışabilmeye, durup okuyabilmeye ve yavaşça adımlarla yeni sözler söylemeye.
Peki kimiz biz? Çoğumuzun lanetlenmiş insanlarıyız. İktidar odakları, geleneksel normları taşıyan kurumlar ve o normları kafalarında taşıyan insanlar tarafından. Uyumsuzlarız. Gündelik hayatın normalleriyle, yaşamın standartlarıyla, devletle, sermayeyle, otoriter sol ve sağ yapılarla, apoletli veya apoletsiz üniformalılarla, sivil ve askeri otoriterlikle, gündelik hayattaki totalitarizmle…
Sadece bir ifadeyiz.
Sözü aşk, barış ve özgürlük; ifadesi aşk, barış ve özgürlük olanlarız.
Nice nice yıllara kolektif yayıncılık!
Nice nice yıllara Gazedda!