LTB Başkanı Mehmet Harmancı Anayasa Mahkemesi’nin kararının doğurduğu sonuçların tam idrak edilmediğine dikkat çekerek “bugün itibarı ile Haziran 2018’de seçilen Belediye Başkanları eski belediye başkanlarıdır ve herhangi bir işlem yapmaya yetkileri yoktur… Şu an eğer hiçbir konuda bir adım atılmazsa, belediye çalışanları ödenemez, diğer hiçbir işlemler de yapılamaz” vurgusunda bulundu.
Harmancı açıklamasında demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan bir birey olarak mahkemenin ortaya koyduğu karar ışığında uygulamalar yapacağını da duyurdu.
Açıklamanın tamamı:
Sanırım birçoğumuz dün Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıkladığı, bugün de gerekçeli olarak yayınladığı kararın doğurduğu sonuçları tam idrak edemedik.
Anayasa Mahkemesi, yerel seçimlere ilişkin alınan 27 Kasım tarihini iptal etti aynı zamanda Belediye Başkanlarının görev süreleri tamamlandı dedi.
“Anayasa’nın 119(1) maddesine göre yerel yönetimlerin karar organları seçimle oluşturulmalıdır. 119. maddedeki karar organlarının seçimle oluşturulacağı ibaresi ışığında, Cumhuriyet Meclisi’nin yasa yaparak yerel yöneticilerin görev sürelerini uzatma yetkisi olduğunu söylemek mümkün değildir. Anayasa’nın 119(1) maddesine göre görevleri sona eren bu seçilmiş kişilerin görev sürelerinin 7/2022 sayılı Yasa ile veya seçim dışında başka herhangi bir yöntemle uzatılması Anayasa’nın 119(1) maddesine aykırıdır.”
Bu durumda ortaya çıkan tablo şudur: Bugün itibarı ile Haziran 2018’de seçilen Belediye Başkanları eski belediye başkanlarıdır ve herhangi bir işlem yapmaya yetkileri yoktur (herhangi bir ödeme, imar veya disiplin). Yani yurttaşların ne yetkisi varsa, Haziran 2018’de seçilen belediye başkanlarının da yetkileri budur.
Bugüne kadar adaylık konusunda Anayasaya aykırılığı bilinen ve seçimin iptal edileceği ortaya çıkan bir konuya ilişkin mahkeme kararını beklemeden açıklama yapmanın anlamasız olduğunu, bu durumda propaganda yapmanın da ortalık yangın yeri iken asla sorumlu bir tutum olmayacağını düşünüyorum.
Bu anomaliden çıkış yolu hukuken en son seçenek olarak “zorunluluk ilkesi” olarak ortaya çıkıyor. Zorunluluk ilkesi kullanımının dahi tartışmalı olduğunu da ayrıca belirtmek gerekiyor. Ancak bu ilke kullanılarak yetkiler konusunda bir çözüm arayışına girilecekse de, bunun hukuki açıdan geçerli bir argüman olabilmesi için alınacak önlemin belirlenmiş, sınırlı bir süre için uygulanması gereklidir. Yani ‘yetkileri bir sonraki seçime kadar zorunluluk temelinde uzatalım ama seçim tarihini kararlaştırmayı sonraya bırakalım, al-ver’e de meydan kalsın’ yaklaşımı bizim demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışımız açısından kabul edilebilir değildir.
Şu an eğer hiçbir konuda bir adım atılmazsa, belediye çalışanları ödenemez, diğer hiçbir işlemler de yapılamaz.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan bir birey olarak mahkemenin ortaya koyduğu karar ışığında uygulamalar yapacağım.