Güney emekçilerini anlarmış gibi yapmamak, gerçekten anlamak gerek!..
Kıbrıs Türk Hava Yolları Çalışanları çok zor günler geçirdi…
CAS çalışanları da!..
Sonuç olarak bu insanlar meclis tarafından çıkartılan “Özelleştirme Yasası” kapsamında kamuya istihdam edildiler…
Şimdi geçmişte maaşlarından kesilen ve devlete yatırılmayan sosyal haklarını geri almak için mücadele ediyorlar…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni özelleştiremeyeceğine veya batıramayacağına göre güney emekçilerinin bu kapsam içerisinde olmaları mümkün değil!..
Yani diyorum ki, 2 bine yakın güney emekçisi işsiz kaldıkları anda tutunacak dalları yok!..
“Biz, sizin yüzünden işsiz kaldık o nedenle bizi kamuya istihdam ediniz” diye bir talepte de bulunamazlar!..
Hani hükümetin de, “Haklısınız kardeşim, işsiz kalmanızın suçlusu sizler değilsiniz o nedenle hepinizi kamuya istihdam ediyoruz” diyebilecek bir hali yok!..
Mümkün değil!..
İşte tam da bu noktadan güney emekçilerini anlamak gerekiyor…
Bu insanlar gece kafalarını yastığa koyduğunda yarın sabah “Acaba işten atıldım mı” korkusu ile yaşıyorlar…
Ki bazıları atılmış durumda!..
O nedenle 1 Temmuz tarihi bu insanlara “Ölüm” gibi gelmektedir…
Güney de, tıpkı kuzey gibi açılma sürecinde…
İş yerleri çalışmaya başladı…
Doğal olarak kuzeydeki emekçilerin şu anda güneye geçememeleri yüzünden oluşan iş gücü boşluğunu güneydeki işverenler ellerinde malzeme ile doldurma yönüne gitmeye başladı…
Ya Kıbrıslı Rum istihdam ediyorlar, ya da güneye çalışma izniyle gelen yabancı uyruklu insanları…
Ki kısa bir süre sonra güney, AB ülkelerinden işçi getirme olanağına da sahip olacak…
Tamam, sağlık önceliğimiz, anlıyorum fakat bu konuda hala bilime ve bilimin sunduğu verilere bakılmamasını anlamakta güçlük çekiyorum!..
Dünya Sağlık Örgütü’nün sunduğu iki veri bizler için hayati önem taşıyor…
Bunlardan bir tanesi, en riskli ülkeler listesi!..
Türkiye bu listenin en tepesinde!..
DSÖ’ye göre Türkiye, Covid-19 salgını konusunda dünyanın en riskli ilk 5 ülkesi arasında…
Diğer bir veri ise, dünyanın en çok PCR testi yapan ülkeleri!..
Kıbrıs Cumhuriyeti de bu bağlamda listenin en tepesinde…
Peki, bilimin verileri böyleyken, nasıl oluyor da biz kuzey kapılarını hiç kapatmazken, bu süreçte hep gındırık bırakırken ve şimdi de sonuna kadar açar bir pozisyona ulaşırken, güney ile kapalı pozisyonumuzda ısrar ediyoruz?
2 bine yakın emekçinin ekmeğini, yüzlerce insanın sağlığını riske atıyoruz?
Hayır, hükümetin elinde tam tersi bir veri olsa ilk önce güneye geçmeyi reddedecek olan güney emekçileri olurdu…
Kendi ailelerini riske atmazlardı…
Bizler de hükümete, “Bravo” derdik…
Fakat bu verilerle hala kapıları açmamakta ısrar etmenin karşılığı siyasi şovdur…
Başka maksatlara hizmet etmektir…
1 Temmuz tarihi ise, kuzeyden gelecek dalganın büyüklüğünün bilinmesinden dolayı ortaya atılmış ve güneye açılan kapıların kamuflaj görevi üstlenmesi amaçlanmıştır…
İnsanlar açken, hiç utanmadan yaptığınız siyasetiniz de, koltuk sevginizin de, makam hırsınız da, irade yarışınız da yerin dibine batsın sizin!..