Lefkoşa’nın güneyinde dün Erdoğan rejiminde yaşananların benzeri yaşanarak tarihin kara sayfasına yazıldı. Kıbrıs’ı bölünmenin eşiğine sürükleyen, yolsuzluklar kralı Anastasidis’i ve onun başarısız pandemi sürecini protesto eden insanlar ağır bir polis saldırısına uğradı. Lefkoşa’nın farklı noktalarında eylemcilere saldıran Anastasiadis hükümeti tazyikli su, biber gazı ve cop kullanarak onlarca insanı yaraladı.
Anastasia onlardan sadece biriydi. 25 yaşındaki sanatçı dans ederek protesto ederken polisin tazyikli su saldırısına uğradı. Yere yığılan Anastasia’ya yardıma koşan eylemciler de coplu saldırıya uğradı. Anastasia, gözlerine ağır darbe aldı. Gözünü kaybetmemesi için acilen ameliyata alınması gerekirken, doktorlar gözlerinde kalıcı hasar olabileceğini söylüyor. Anastasia saldırı sonrasında “kaldırımda dans ediyordum, polis bana saldırdı. Özgür bir yurttaş olduğumu düşünüyordum. Sevgili insanlar, gerçek şu ki özgür değiliz. Halen iğrenç bir diktatörlük altında yaşayan bir Avrupa ülkesiyiz. Kıbrıs adasının insanları….Uyanın!” diyerek isyanını dile getirdi.
Pandemiyi kullanarak insan haklarına karşı saldırıya geçen devletler, olmayan sosyal devletin sonuçlarıyla baş başa kalan, yaşanan otoriterleşmeye karşı sesini yükseltenlere karşı devlet şiddeti uyguluyor. Dikenli tellerle bölünmüş bu ada parçasında kısıtlı olan insan hakları, daha da daraltılıyor, anayasal bir hak olan protesto etme hakkı ortadan kaldırılıyor. Güney ile kuzey arasındaki geçiş noktaları kimisi resmen kimisi fiilen neredeyse bir yıldır kapalı. Sadece pandemi değil, birbirine kapanan iki tarafı esir alan milliyetçi ortam da nefessiz bırakıyor. Tam da bu sebeple birinci dalgada barikatların kapatılmamasını isteyenler yine seslerini yükseltmiş, devlet yine saldırmıştı.
Anastasiadis bir taraftan medya uzerindeki gücüyle muhalif her sesi faşist taktiklerle susturmaya, sırası geldiğinde şiddet uygulamaya çalışırken diğer tarafdan aşırı sağcılarla ve en başta kilise ile işbirliğine devam ediyor. Dün yapılmak istenen eylemde taşınan bir pankart ise tam da bu durumu özetliyordu: “Yolsuzluklar ve Bölünme, El Ele İlerliyor”.
Dünkü eylemin ana sloganlarından biri olan ve Yunanca ve Türkçe yazılan “Sağlık-Dayanışma-Direniş” pankartı ise yapılması gerekeni işaret ediyor.
Sağlığı koruyarak, dayanışarak, direnerek diz çökmeyeceğiz!
Çünkü en büyük korkuları direnenler!