Bu yazı, Mustafa Onurer’in dün “KSP bugünkü koşullarda yapılacak boykota neden karşı durmaktadır?” başlığıyla yayımladığı yazısının ikinci bölümünü içermektedir. İlk bölümü okumak için tıklayınız.
2. BÖLÜM: Boykotçuların başlıca gerekçeleri nelerdir?
1. “İşgal altında demokrasi olmaz!”
İşgal altındaki bir ülkede yasal, işgalciye muhalif siyasal parti olur mu? Olmaz! Oluyor ama!
Peki, işgal altında bir ülkede yasal, işgalciye muhalif sendika olur mu? Olmaz! Oluyor ama!
Peki, işgal altında bir ülkede yasal, işgalciye muhalif dernek olur mu? Olmaz! Oluyor ama!
Peki, işgal altında bir ülkede yasal, işgalciye muhalif gazete, radyo ve TV olur mu? Olmaz! Oluyor ama!
“Oluyor ama, biz bunları sistemi yıkmak için kullanıyoruz!” mu dediniz?
Güzel! Yani diyorsunuz ki, aslında demokrasi-memokrasi falan yok, ama sistem varmış gibi göstermek zorunda kaldığı için ses çıkaramıyor bu örgütleri kullanarak halka propaganda yapmamıza ve halkın örgütlenmesine katkı sağlamamıza, öyle mi? Öyle!
O zaman, aslında olmayan, ama varmış gibi göstermek zorunda kalınan bu demokrasiyi, sağladığı olanakları mümkün olduğunca kullanıp, bunun gerçekte demokrasi olmadığını halka anlatmak ve kavratmak için niye kullanmayalım? Kendimizi bu olanaktan niye mahrum edelim?
Üstelik, sadece işgal altındaki ülkelerde değil, hiçbir kapitalist ülkede de gerçek anlamda demokrasi yoktur. Olan burjuva diktatörlüğünden başka bişey değildir.
2. “Demokrasi olmayan yerde seçime katılmak sistemi onaylamaktır!”
Sistemin onaylanması, sırf seçime katılıyor olmakla değil, katılıp da işgalcinin hakimiyetini gizleyecek politikalar devreye sokarak gerçekleştiriliyor.
Sistemin onaylanması, sırf seçime katılıyor olmakla değil, katılıp da egemenliğin Kıbrıs Türk halkında olduğu yalanını halka enjekte ederek yapılıyor.
İşte, CTP, TDP ve meclisteki diğer partilerin tümünün de sistemi onaylamaları böyle gerçekleştiriliyor. Yoksa sırf seçime katılmakla değil.
Bir de seçime katılmayarak da sistemi onaylayanlar var. Hatta seçimi boykot etme iddiasıyla da
mevcut sistemi onaylayanlar bile var.
Kapitalist sistemde üretim araçları üzerinde özel mülkiyet yasadır. Kapitalist sistemde artı değer üretimi (emek sömürüsü) olmazsa olmazdır.
Bakın bakalım, “Demokrasi olmayan yerde seçime katılmak sistemi onaylamaktır!” diyen ve bu nedenle boykot çağrısı yapan partilerden kaç tanesinin programlarında üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti ve artı değer üretimini kaldırmak hedefleniyor?
Palavrayla iştigal etmenin anlamı yok artık!
Bugün boykot çağrısı yapan bütün partiler, aslında bu sisteme karşı partiler değildirler. Onların tek istediği, sistemin bağrında onlara da bir yer verilmesidir. Bu uğurda girmeyecekleri kılık yoktur.
3. “Bütün seçenekler denenmiştir! Tek seçenek kalmıştır: Boykot!”
Bu nedenlerle Kıbrıs Sosyalist Partisi, bu sahte boykotçuları desteklemez.
Kıbrıs Sosyalist Partisi gerçek boykotun, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin burjuva sandıkları “yakmaya” karar verdikleri ve kendi alternatiflerini hayata geçirmeye karar verdikleri zaman yapılacağının bilincindedir!
Kıbrıs Sosyalist Partisi, hiçbir mücadele alanını peşinen reddetmez!
Kıbrıs Sosyalist Partisi, hiçbir mücadele alanını mutlaklaştırmaz!
Kıbrıs Sosyalist Partisi, işçi ve emekçi kitlelerin bilinçlendirilmesi ve sistemi yıkmak için örgütlenmesi, organize edilmesi için burjuva demokrasi kırıntılarını araç olarak kullanmaktan geri durmayacaktır!İşçi ve emekçi kardeşler, işgalden ve kurduğu bu kokuşmuş sistemden kurtulmak istiyorsan Kıbrıs Sosyalist Partisi’de örgütlen, kendi gücüne güç kat! (*) Seçimlere katılım oranları için kaynak: https://www.facebook.com/staticaresearch/