İşçiler, hele de devrimci işçiler objektif insanlardırlar. Onların bu objektif olma içgüdüsü yaşam tarzlarından kaynaklanır. Daha doğrusu üretimde aldıkları rolden… Her türlü zorluğa karşı ayakta kalmak, çalışmak ve hem kendi yaşamlarını, hem de ailelerinin yaşamlarını devam ettirmek zorundadırlar. O nedenle, düştüklerinde hemen kalkmayı, en kötü koşullarda bile çalışmayı, üretmeyi ve hayatta kalmayı hayatın içinde öğrenirler.
Bilirler ki; çalışmazlarsa yok olmaya mahkum olacaklar, kimse yardımlarına koşmayacak, ne onun hesabına üreterek zengin ettikleri patron yetişecek imdatlarına, ne de “baba” dedikleri burjuva devlet…
O nedenle objektif olmak zorundadır işçiler…
Her şeye rağmen ayakta durmayı, düşünce tekrar kalkmayı, yenilince yenilgiden öğrenmeyi ve tekrardan mücadeleye hazırlanmayı hayat mücadelesinden öğrenir işçiler.
Evet, bir toplumsal mücadele daha kaybedilmek üzeredir.
EL-SEN işçilerinin verdiği mücadeleden bahsediyorum.
İşçilerin özveriyle yürüttükleri bir mücadele daha malesef kaybedilmek üzeredir.
Neden?
Çünkü; özünde toplumsal varoluş mücadelesi olan bu mücadele, sıradan ekonomik bir mücadele, basitçe KIB-TEK’e sahip çıkma mücadelesine indirgendi.
Böyle olunca da, hedefe Ankara değil, Lefkoşa kondu.
Gitsin UBP hükümeti, gelsin CTP hükümeti mücadelesine evrildi mücadele…
Yani, toplumsallıktan çıkarılıp, zümresel bir kalıba sokuldu…
İşte, bu yüzden kaybedilmek üzeredir EL-SEN işçilerinin şanlı direnişi…
Çünkü; toplumsal mücadelenin gereği olan, tüm toplumsal güçlerin birlikteliği, dayanışması sağlanmadı bu mücadelede…
Göstermelik bir iki işyeri greviyle geçiştirildi birlikte mücadele ve dayanışma gerekliliği…
Bir toplumsal mücadelenin, gerçek bir toplumsal mücadele olması, tüm toplumsal güçlerin devreye sokulması, birlikte mücadele etmesi, birbirleriyle dayanışmasıyla elde edilebilir…
Neresindeydi bu mücadelenin Bu Memlek Bizim Platformu (BMBP)?
Neresindeydi bu mücadelenin BMBP’yi oluşturan sendikalar?
İşte, bu yüzden kaybedilmek üzeredir EL-SEN işçilerinin şanlı direnişi…
Çünkü; halkı yanına almamış toplumsal mücadeleler yenilmeye mahkumdur.
Halk neresindeydi bu mücadelenin?
Halk yanında değildi bu haklı direnişin ve bu hepimizin eksikliğidir…
İşte, bu yüzden kaybedilmek üzeredir EL-SEN işçilerinin şanlı direnişi…
Evet, bir toplumsal mücadele daha kaybedilmek üzeredir…
Ama bu, dünyanın sonu değildir, mücadelenin de sonu olmayacaktır!
Düştüğümüz yerden kalkmayı, hata ve eksikliklerimizden dersler çıkarmayı öğrenmeyi ve yeni toplumsal mücadelelere hazırlanmayı becermek zorundayız, ta ki, toplumsal kurtuluşumuzu elde edene kadar!
Başka çaremiz yoktur!