-Cenevre-
Cenevrede bu üçüncü günüm. Soğuk ve pahalı bir kent. Bu hafta içinde Kıbrıs’tan bu sene rekor ziyaretçi aldığını söyleyebiliriz. Kıbrıs Türk heyetinin konakladığı President Wilson Hotel’e gittiğinizde, Fransızcadan çok Türkçe konuşan insanları görüyorsunuz. Benzeri Kıbrıslı Rum heyetinin olduğu InterContinental Hotel için de geçerli, oraya da giderseniz lobide Yunanca konuşan gruplar görebilirsiniz.
Bugün itibariyle hala tarafların beklenen “çetin pazarlığa” geçtiğimizi söyleyemeyiz. Daha çok iki tarafın liderleri birbirlerine el ense çekiyor. Kozlarını gösterir gibi yapıp, elini açmadan pazarlığa girip giremeyeceklerini ölçmeye çalışıyorlar. Bir anlamda kimin cesaret göstereceğini anlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de ilerleme konusunda somut birşeyler söyleyebilmek zor.
Kıbrıs Türk tarafının bakış açısına göre iki önemli açılım yapıldı. Bunlardan birincisi toprak konusunda %29.2 oranının kabul edilmesi, diğeri ise haritaların da 11 Ocak tarihli görüşmede masaya gelecek olması. Kıbrıs Rum tarafının elini göstermesi bu haritanın ortaya konulması ile ilgili. Haritada yüzdelik oranına göre Omorfo’nun durumu yüksek öneme sahip. Eğer Omorfo Kıbrıslı Rum bölgesi olacaksa, toprak konusunda Anastasiadis tatmin olacak, eğer %29.2’nin içerisinde Omorfo yoksa bu sefer de ona denk gelecek büyüklükte başka alanların iade edilmesi gündeme gelecek. Bu da belki de daha az insanın etkileneceği ama sayısal olarak daha fazla köy isminin listede bulunması anlamına geliyor. Omorfo haritaya dahil edilir ya da edilmez henüz bir şey söylemek mümkün değil. Ancak, Türk tarafının pozisyonu bu noktadan sonra masaya yeni bir şey koymak değil yeni kazanımlar almak.
Kıbrıslı Rum toplumu liderliğine göre ise, mesele daha farklı. Kıbrıslı Rum toplumu için masaya konulanlara dair pazarlık beşli zirvede yapılmalı. Bu noktada beşli zirvede konuşulacak olan konular sadece Kıbrıs’taki yeni garanti sistemi olmayacak. Aynı zamanda federal Kıbrıs’ı oluşturacak toplumların iç meseleleri de tartışılacak.
Bu açıdan baktığımızda, yaratılacak olan görüntüyü tekrardan gözden geçirelim. Bir taraftan Yunanistan garantilerin tamamen kaldırılmasını talep ediyor. Türkiye aynen devamını talep ediyor. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar da bunun üzerinde belli değişiklikler olabilir diyor. Bu uyumsuz durumun yanında, ek olarak kararlara etkin katılım ilkesi, dönüşümlü başkanlık, mülkiyet kriterleri ve harita gibi açık konular var. Tüm bunların bir arada kotarılması bir oturumda mümkün olmayacak. Dahası Kıbrıs toplumlarının ikisinin anlaşamadığı bu kadar konunun garantörlerin olduğu zirvede tartışılacak olması otomatikman garantörlerin görevlerinin devam etmesi için uygun zemin yaratacak. Başka bir deyişle, al ver beşli zirveye kalırsa, garanti sisteminin devamlılığı için de uygun zemin olmuş olacak.
Bu noktadan baktığımızda al ver sürecinin gecikmesi sadece mevcut süreci değil bundan sonraki süreci de etkileyecek. Başka bir deyişle garantörlerin kendi haklarını Kıbrıs üzerinde talep edebilmeleri için uygun ortam yaratacak. Kıbrıs’ta barış ve çözüm için iki evet gerektiğini düşündüğümüzde ve garanti sisteminin nasıl belirleneceğinin de önemli bir etkisinin olacağını hesaba kattığımızda gecikmenin çözüm bulunmasına belki doğrudan etki yapmayacak. Ama referandum sürecini zorlaştırabileceğini söyleyebiliriz.
*Gazeddakıbrıs yazarı Mertkan Hamit Cenevre’de, Çözüm ve Barış Plaformu temcilsi olarak müzakereleri takip ediyor.