Bu makale ilk kez 20 Temmuz 2019 tarihinde Afrika (Avrupa) gazetesinde yayımlanmıştır. Yazı yazarın izniyle siz değerli okuyucularımızın bilgisine getirilmiştir.
Ay tanrısının kızıymış İnanna.
Aşk, bereket ve bilgelik güzeliymiş.
Enkimdu’ya kaptırmış gönlünü, o eli nasırlı tanrıya.
Kanallarda akan, kuyularda saklanan suyun ustasına âşık olmuş.
Toprağı işlemenin, emeğin, ekmeğin ve kardeşliğin erdemine vurulmuş.
***
Çoban suretinde gezen başka birinin de gözü varmış İnanna’da.
Koyun sürülerinin koruyucu ve kurtarıcısıymış güya.
Keçilerin, ineklerin ve domuzların hoyrat pîri.
Mandıra tanrısıymış Temmuz.
***
Damızlık bir boğa gibi yürümüş üstüne rençber tanrının.
Sövmüş saymış ağzından salyalar saçarak.
Savaşa zorlamış toprağın terli âşığını.
İnanna korkuyla bakmış saldırgana.
Temmuz ateş püskürüyormuş.
Ya İnanna, ya savaş.
Ya sen, ya ben!
Ya su, ya ateş!
Enkimdu son kez bakmış İnanna’nın güzel gözlerine, eğmiş başını.
Kendi kendini koşmuş boyunduruğa, saban sürmeye başlamış.
Yokmuş toprağa ter dökmekten başka zanaatı.
***
Belinden kavradığı gibi atmış kadını zeytinin altına Temmuz.
İnanna’nın ırzına geçilirken çobanları için bönürmekteymiş mandıra milleti.
***
Bin dokuz yüz yetmiş dört.
Temmuz havadan iniyor, denizden çıkıyor yirmisinde Kıbrıs’a.
Beş bin altı yüz yetmiş iki ölü, on üç bin kanayan insan.
Kör kuyular, toplu mezarlar ve kayıplar.
Tecavüz, talan ve işgal!
***
Dünyanın gözü önünde, İnanna’nın ırzına geçiliyor hâlâ.
Bu ırzına geçiliş törenlerle kutlanıyor Temmuzlarda.
Ana tanrıçalara hayat hakkı yok.
Hâlâ zincirli Promethia.
Ateş korumasız.
***
Kınama değil, lânetleme gerek bize artık!
Bırak artık keder üretmeyi, yılgınlık beslenmesin.
Kınayarak kederlenmeye değil, lânetleyerek direnmeye çağır bizi arkadaş.
Kırk kişi de kalınsa korunmalı yaseminlerin onuru.
Ay yüzlü İnanna aşkına.