• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cuma, Aralık 19, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
13 °c
Nicosia
14 ° Cts
16 ° Paz
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör

Bu yöntemle kaybettiğimizi kabul etmemiz gerek – Mertkan Hamit

Mertkan Hamit Mertkan Hamit
19 Ekim 2020
Okuma Süresi: 5 dk
A A
0
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

“Belirsizlik” en büyük şikayetimizdi. Şimdi “açık” bir gerçek var. Türkiye Cumhuriyeti, adanın kuzeyinde son sözü söyleme gücüne sahiptir. Ancak bu yetkiye sahip değildir. Kıbrıslı Türkler bu ada hakkında söz söyleme yetkisine sahiptir ancak bu güce sahip değildir. Kıbrıslı Türkler yetkisinden, Türkiye ise bu güçten vazgeçecek gibi görünmüyor. O yüzden aramızdaki bu sürtüşme, Türkiye’nin güç siyasetinden vazgeçmediği sürece devam edeceğini düşünüyorum.

Yine de, iyi bir denemeydi…

Mustafa Akıncı Kıbrıs Türk solu adına bir dönemi temsil ediyordu. 2004’ü bir milat kabul edersek, o dönemin yarattığı öncü isimlerin tümü tüketilmiş oldu.

Önce Mehmet Ali Talat denendi. AKP ile mükemmel bir ilişki sağlayarak Kıbrıs konusunda ilerleme sağlayabileceği tezi uygulandı. AKP ile ilişkiler kötü olsa dahi iyiymiş gibi göstermek adanın kuzeyindekiler tarafından içselleştirilmedi, iradenin altını boşaldı.

Sonra Mustafa Akıncı denendi. İlişkileri zorla iyi göstermeye çabalamak yerine ilişkilerin kötü olduğu gerçeği üzerine bir paradigma kuruldu, Türkiye ile dost bir biçimde Kıbrıs’ta Kıbrıslıların söz hak sahibi olacağı iddiası çoğunluk tarafından reddedildi…

Kıbrıs’ın kuzeyinde ahalinin kendi kendini yönetemeyen bir bölge statüsünde olduğu gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Bu duruma karşı uluslararası toplum da ilgisiz kaldı. Bunun sebebi kendimizi yeteri kadar uluslararası topluma aktaramamış olmak mı, yoksa, uluslararası toplumun adanın kuzeyinde olan biteni anlamak yerine Türkiye’nin suyuna gitmeyi tercih etmesi mi onu bilemiyoruz. Ancak, bu alana dair daha kapsamlı değerlendirmelerin ve çalışmaların yapılması gerekiyor. Özellikle siyasi partilerin bu konuyu önceliklendirmesi, bundan sonrası için önemli olacak. Dış dünya ile tek başına ilişkiye girebilme becerisini göstererek, iradenin Lefkoşa’da olduğu iddiasının gerçek olduğunu kanıtlamak önemli bir politik duruş olacaktır.

İçerde ise, yaşadığımız bu durumda, Türkiye’nin himayesi altında oluşturan düzenden rahatsız kayda değer bir kesimin olduğu görülüyor.

Hiçbir çözüm planı olmadan, elimizde gelecekte yaşanacak bilinmezliklere karşı bağlayıcı bir belge olmadan, riskleri olduğunu bilmesine rağmen toplumun önemli bir bölümünün irade göstermesi bence önemlidir. Hiç belli olmaz, doğalgaz toplantısı sonrasında Ersin Tatar, seçimin başında konfederal bir yönetim diye açtığı ihaleyi; federal bir çözümü ifade eden bir dökümanla imzalayabilir. Çünkü, uluslararası durum Türk Dış Politikasının Kıbrıs konusunda yeni bir paradigma yaratacak güçte olduğunu göstermiyor. Yeni bir oldu bittinin maliyetini de karşılayacak gücü olduğunu görmüyorum. O yüzden büyük masa kurulduğunda, Ersin Tatar’ın sürece bir ağırlık yaratabileceğine inanmayanlardanım.

Ancak içeride çok daha kutuplaşmış bir durumda olduğumuz açık. Mağusa’dan nefretini anlatanlardan, İskele insanının yerine Karpaz eşekleri oy versin diyene kadar bir sürü öfke ifadesi ile karşılaştım.

Bu noktada şunu ifade etmek gerekiyor…

Bu seçim sonucunda ülkede kimin söz hakkı olup, kimin söz hakkı olmadığını kökene bakarak değerlendirmenin, Kıbrıslıların aleyhine sonuç alan bir duruş olduğunu anlamak gerekiyor.

Kıbrısın kuzeyinde siyasi hakları olan kişiler, 1960 anlaşmalarında hak kazananların iradesine eklemlenmiş olduğu gerçeği yok sayılamayacak bir durumdur.

Her yeni vatandaş yapıldığında, bu durumun daha da kemikleştiğini ve geçen onlarca yılda bu durumun, geri döndürülemeyecek bir oldu bitti olduğununun farkına varmak gerekiyor.

Bunu reddebilirsiniz. Ancak bunu reddederek bir sonuç alınmamıştır.

Mevcut durumun reddi üzerinden politik bir ifadenin kurulması, birilerinin adada yaşama deneyimin daha uzun nesillere dayanıyor olmasından ötürü haklılık talebi kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Biz bunun ekstra bir hak yaratacağını kabul etmiş olabiliriz, ancak dünya acımasız ve bu durum kimsenin umrunda değil.

Bunu sadece biz değil, Kıbrıslı Rum toplumu da görmeli. Bundan ötürü Kıbrıs adasında barış ve dayanışmanın sunacağı nimetleri engellemenin uzun dönemde onlara da zarar verebileceği anlamaları gerekiyor.

Esas soru, yukarıdaki durum ve verili kutuplaşma doğrultusunda adadaki siyasi iradesini korumak isteyen kesimler nasıl bir dönüşüm oluşturmalıdır üzerine odaklanmalıdır. “İrade Ankarada değil Lefkoşadadır”, “Biat Değil Özgürlük” diyenler özellikle bu sorunun cevabını verebilmelidir. Sonuçta, kimlik sosyal bir olgudur ve ortak deneyimler yoluyla ortaya çıkmaktadır.

Zaman geçtikçe, adadaki bölünme durumu daha da derinleşmektedir. Bu derinleşmenin kazananı yoktur. Ekonomik olarak da sürdürebilir sonuçlar çıkarmayacaktır.

Seçimi kaybetmiş olmak, siyasi olarak Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs adası üzerinde olan haklarını yok etmemiştir. Kendi ortak kaderini tayin edebilme hakkı orada durmaktadır. Mesele, bu haktan etkin bir biçimde faydalanmayı mümkün kılacak örgütlenme yapısını kurabilmektir.

İyi bir denemiydi… Denemedik demeyeceğiz.

Ancak bu yöntemle kaybettiğimizi de kabul etmemiz gerekiyor.

Şimdi, eğer karabulutları dağıtamadık diye düşünüp ne olacak diyorsanız; çözüm daha iyi bir yöntem bulmaktan geçiyor…

Mertkan Hamit

Mertkan Hamit

Tarihsever, ekonomist, Levant insanı...

Kuzeylilerin Öfkesi… 
Mertkan Hamit

Kuzeylilerin Öfkesi… 

Mertkan Hamit
10 Aralık 2025
Cenevre’nin Ardından 5+1 Not…
Mertkan Hamit

Cenevre’nin Ardından 5+1 Not…

Mertkan Hamit
18 Mart 2025
Mertkan Hamit

Üstel, vekil maaşlarında güneye fark attığını da söyleseydi keşke | Mertkan Hamit

Mertkan Hamit
19 Eylül 2024
Kıbrıs’ı halen ‘nefret ve korku yönetiyor’! | Video
Mertkan Hamit

14 Ağustos’a not | Mertkan Hamit

Mertkan Hamit
14 Ağustos 2024
Devam Et
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • KİTAP & KÜLTÜR & SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • KARŞI AKIM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • YAZARLAR
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.