Değer biçtik.
Sonra biçilen değeri artırmak için, zamandan çaldık.
Değer ve zamanı tükettik, yabancılaştılar.
İnsan nasıl da tüketebiliyor en sonsuzu bile.
En son ne zaman 24 saat tam 1 gündü veya en son ne zaman 1 günü 24 saat yaşamıştın, unuttun bile. Zamanla yarıştın, ya da zamanda yok oldun! Yabancılaştın.
Dünyayı unutmuşuz düşünsene!
Dünya bir akdeniz adasının yarısı, insanlıksa bir toprak parçası olmuş.
İnsan nasıl da unutabiliyor dünyadan öylesine geçip gittiğini bile.
En son ne zaman kendi ürettiğin kağıda yazı yazmıştın, ne zaman kalemin ritmini yazdın özgürce? Başkalarına değil ama, kendine! Yabancılaştın.
Başkalarına değil ama, kendine yabancılaştın!
Düzen kurduk.
Sonra “var olan” düzene adapte olmak için, kendimizden çaldık.
Düşüncelerimizi ve kendimizi tükettik, yabancılaştılar.
Düşüncenin değersizliğine, anlamsızlığına inanıp, bir de baktık ki; her şeyi kabul etmişiz, olduğu gibi. En son ne zaman sorguladığımızı, unuttuk bile.
Kabul ettiklerimizin her birini tükettik.
Yabancılaştıkça, hep tükettik.
Tükettikçe, hep aynileştik.
İşte, yabancılaştıkça-aynileştik.
Kapak göreseli: Edvard Munch – Scream / 1893