Bu yazı T24’te yayınlanan Burçin Yinanç’ın “AK Parti’nin kriz diplomasisi; kabak KKTC’ye patlıyor” başlıklı yazısına cevaben yazılmıştır.
Bizler bu ada üzerinde yüzyıllardır yaşayan, her gelen sömürgecinin bu toprakların stratejik önemi nedeniyle ezip geçtiği insanlarız.
Bu adada kendi kültürümüz, kendi yaşam biçimimiz, kendi irademizle, hiçbir sömürgecinin esiri olmadan, farklı dil ve dinden, etnik kökenden insanların bir arada yaşamasını istiyoruz.
Bu ada sadece bir toprak parçasından ibaret değildir.
Kimse unutmasın ki bizler olmasaydık, Türkiye devleti bu adada tek bir gün dahi duramazdı. Bizler direnmeseydik, en zor günlerde bu topraklara tırnaklarımızı geçirmeseydik TC devleti bu adaya gelemezdi.
Bu adaya barış için, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini tesis etmek için geldiler.
Nasıl geldiler? Yunanistan’la anlaşarak.
Onlar NATO üyesi olabildiler, Türkiye de barış için geldiği adanın 3’te birininden fazlasını 47 yıldır kontrolü, tahakkümü, işgali altında tutarak ödüllendirildi.
Hani bizim için gelmişti ya adaya TC devleti?
47 yılda ne onurumuz kaldı, ne kimliğimiz.
Türlü türlü asimilasyon politikasının esiri olduk.
Önce Türkleştirildik, şimdi ise Müslümanlaştırılıyoruz.
Bu adanın toprakları parsel parsel AKP’liler tarafından elimizden alınıyor.
Dahası hakaretin, onursuzluğun haddi hesabı yok.
Kemalist Türkiye döneminde kolordunun yönettiği ada yarısı, şimdi AKP tarafından yönetiliyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Ankara tarafından artık alenen atanıyor.
Bu ülkenin insanları bizler türlü tehdit, saldırı ve baskıyla susturulmaya, korkutulmaya çalışılıyoruz.
Bu adada sözde iki ayrı devlet 47 yıldır vardır.
Doğrusu nedir biliyor musunuz sevgili Barçın Yinanç,
Bu adada bir Kıbrıslırumların yönettiği Kıbrıs Cumhuriyeti var, bir de kuzeyi elinde bulunduran Türkiye Cumhuriyeti. Kktc denen şey bir devlet değil, TC’nin bir alt yönetimidir. Federal çözüm dışındaki her seçenek, işte bu onursuzca yaşamın adada daha da kökleşmesi, bizlerin de daha da köleleşmesidir.
Bu yüzden iki ayrı devlet fikriyle asla uzlaşmayacağız.
Bunu tüm dünya kabul etse, bizler yine kabul etmeyeceğiz.
Tek istediğimiz kendi topraklarımızda onurumuzla hep birlikte barış içerisinde yaşamak. Bunun da yegane yolu bu ada üzerinde yaşayan tüm toplumların uzlaşarak, bu halkın iradesiyle oluşacak, federal bir adadır.
Gerisi 47 yıldır denenen çıkmaz, onursuz, vicdansız bir yoldur; çalıntı toprakların sömürülmeye devam edeceği sömürge düzenidir.