Yetmek
Kendini yeniden inşa etmek için her şeyi yıkıp baştan başlaman gerekmez.
Zaten çoğu zaman yapamazsın da.
Kolay değildir geçmişi silmek.
Hep kalır evin izleri üzerinde.
Evin geçmişindir.
Evin, yaşadığın her şeydir aslında.
Kokladığın, sarıldığın, gördüğün, hissettiğin…
Yani evin sensindir.
Bedenindir.
Ve tüm yaşadıkların.
Kırışıklıklarınla, dökülen saçlarınla, sararan , hatta azalan dişlerinle belli eder izlerini.
Bu yüzden kendini yeniden var edebilmek için her şeyi silip atacak bir noktaya getirmeye çalışma.
Var olmak başlı başına yeterlidir.
Olduğun gibi.
Gitmek
Kimi kendini bulmak istediği için gider.
Kimi de hayatını farklı biçimlerde yaşamak istediği için.
Fakat herkes icinde taşır evini.
Filizlenmiş incir dalı ile gider gurbete.
Evinin bahçesine ev diker.
Dededen, belki de büyük büyük deden kaldı diye…
Sinide Hellimli yapar,
Ev tütsün,
çocuğu o kokuyla büyüsün diye.
Uzaklaşırken ne kadar yakınlaşabilğini öğrenir insan.
Yakınlaşırken de uzaklaşabilmek,
bu öğretinin en büyük bedeli.
Özlemek
Özlem insana öyle şeyler düşündürtür, öyle şeyler yaptırır ki…
Mesela feslikan.
Bildiğiniz feslikan.
Ana evindekiler gibi tütmez asla.
Kediler yoktur, fareler vardır.
Sokak kedilerini özlersin , alerjin olsa bile.
Hatta sırf annesinin parfüm kokusu diye bir kadının arkasından kırk beş dakika yürüyebilir insan.
Zaman zaman yalnızlığıyla kadeh tokuşturur.
O anda, tam da o anda, uzakta olmak biraz da pişmanlıktır.
Ama uzatmaya gerek yok.
Yaşanır ve biter.
Geriye yola devam etmek kalır.
Evinde bıraktığın eşyalarla,
seninle gelen geçmişinle.
Yenilenmek
Bu seri; kendini başka ülkelerde sıfırdan değil,
her şeyiyle ve her şeye rağmen yeniden,
başka bir yerde kurmak isteyenlerin hikâyelerini anlatıyor.
“Niye gittin?”den çok,
“Neyi yanında getirdin?” diye soranların…
Yolunu “sırf yol çağırdı” diye yürüyenlerin hikayeleriyle,
15 bölümlük bir röportaj serisinin ilk yolculuğuna çıkıyoruz.
Hazır olun,
B A Ş L I Y O R U Z 🦚

