Wikileaks Baş Editörü Hrafnsson, ABD makamlarının Wikileaks kurucusu Assange hakkında Espiyonaj Yasası’na dayanarak yönelttiği suçlamaların basın özgürlüğüne karşı saldırıda bir dönüm noktası olduğunu söyledi.
Hrafnsson 10 yıla yakın süredir bu gelişmeyi beklediklerini belirterek, “Assange davası ve iade talebi, sadece Assange’ın şahsıyla ilgili değildir. Bu, şu ana kadar görece iyi durumda olan dünyanın bize ait kısmındaki basın özgürlüğünün geleceğiyle ilgilidir. Basın özgürlüğüne karşı bir saldırıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Hrafnsson, ABD’den Avustralya’ya kadar bir dizi gazeteciye ve basın kuruluşuna karşı son haftalarda yapılan operasyonların da bu saldırının parçası olduğunu kaydetti.
Assange karşı ABD’nin başını çektiği ve basının da kullanıldığı bir karalama kampanyasının sistematik bir şekilde yürütüldüğünü anlatan Hrafnsson, bunun mahkemeleri de etkilediğini söyledi.Assange’ın Londra’daki Ekvador Büyükelçiliğinden atılıp tutuklanmasının ardından çıkarıldığı duruşmada kendisinin de bulunduğunu dile getiren Hrafnsson, “Assange’ı daha önce hiç görmemiş ve sadece o anda cam bir bölmenin ardından ilk kez gören bir yargıç ona ‘narsist’ dedi. Bu sonuca nasıl varabildi? Tanıdığı bir kişi miydi Assange? Tabii ki hayır. Bu, karalama kampanyasının sonucudur” diye konuştu.
‘KARANLIK HUKUK DENEYİ’
Assange’ın uluslararası hukuk ekibinden avukat Christophe Marchand da Wikileaks kurucusunun Ekvador Büyükelçiliğinden atılmasının bütünüyle yasa dışı olduğunu söyledi.
Marchand, Assange davasını basın özgürlüğüne yönelik “karanlık bir hukuk deneyinin parçası” diye nitelendirdi.
‘ABD ÖFKELİ BİR FİL GİBİ’
Wikileaks’in Irak ve Afganistan işgalleri konusunda yayımladığı belgelerin ardından ABD’nin öfkeli bir fil gibi her şeyi yıkmaya başladığını ifade eden Marchand, “ABD şu anda bir sürü temel hakkı çiğniyor. ABD bilgi sızdıranların ve editörlerin temel haklarını sistematik bir şekilde çiğniyor” diye konuştu.İngiliz mahkemesini de eleştiren Marchand, “Westminster mahkemesi Assange’a adil yargılanma hakkını tanımadı. Sadece birkaç saat süren bir yargılamayla daha önce örneği olmayan 52 haftalık bir hapis cezası verdi. Suçlamayla orantısız bir cezaydı, bu aslında yargı sisteminin Assange’dan aldığı bir intikam” değerlendirmesinde bulundu.
Assange’ın uluslararası hukuk ekibi olarak Westminster mahkemesini gözlemci olarak izlediklerini belirten Marchand, “Westminster mahkemesi bir utanç. Avrupalı bir avukat olarak adil yargılamanın İngiltere’de İngiliz yargıçlar tarafından icat edildiğine inanırım. Yüzyıllar önce adil yargılamayı icat ettiler ama şimdi kendileri buna saygı göstermiyorlar” dedi.
Basın toplantısında yer alan eski İzlanda İçişleri Bakanı Ogmundur Jonasson da görev süresi içinde ABD’nin ülkesinde Assange ve Wikileaks’e yönelik bir “kumpas” kurmaya çalıştığına ilk elden tanık olduğunu anlattı.
ABD makamlarının 2011 yılında İzlanda’yla temasa geçerek bu ülkeye dönük bir siber saldırı ihbarında bulunduğunu ve iş birliği teklif ettiğini anlatan Jonasson, ancak Washington’a yolladıkları yetkililerin incelemeleri sonucunda bu ihbarın temelsiz olduğunu gördüklerini söyledi.Buna karşın aynı yılın ağustos ayında Amerika’nın bir uçak dolusu FBA görevlisini izinsiz bir şekilde İzlanda’ya yolladığını anlatan Jonasson, kendi talimatıyla bu görevlilerin İzlanda’daki faaliyetinin durdurulduğunu ve ülkeden çıkarıldığını kaydetti.
Jonasson, daha sonra ABD’nin İzlanda’ya gönderdiği ekibin asıl amacının Assange’a ve Wikileaks’e yönelik bir kumpasın temelini atmak olduğunu öğrendiğini söyledi.