Türkiye’de diğer her şey olduğu gibi eğitim sistemi de çöküş yaşıyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na bu yıl ve eksi 8.75 alan bir öğrenci, Yakın Doğu Üniversitesi’ne girme hakkı elde etti.
YÖK Atlas verileri üniversitelerde barajın kalkmasının etkilerini net bir şekilde ortaya koydu. Birgün Gazetesi’nden Mustafa Kömüş’ün haberine göre, birçok bölümde geçen yılki barajı dahi aşamayacak kişilerin 4 yıllık veya iki yıllık bölümlere girdiği ortaya çıktı. Bazı bölümlerde Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda toplam nette ekside kalan öğrenciler bile üniversiteyi kazandı.
Girne Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümüne son sıradan giren kişi toplamda 0,5 net yaptı, TYT Matematik testinde ise eksi 8,25 nette kaldı. En düşük netse Yakın Doğu Üniversitesi’nin yüzde 50 burslu bölümünde oldu. Bu bölüme son sıradan kişinin net sayısı eksi 8,75 olarak gerçekleşti.
En dikkat çeken ise Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı bölümünü kazananlar oluşturdu. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde bu bölüme en son giren kişi toplamda eksi iki net yaptı. Bu kişi, sadece TYT Fen ve AYT Coğrafya-1’de 1 neti geçebildi. TYT Türkçe’de bile neti eksi 3’te kaldı. Benzer bir durum Mimari Restorasyon Bölümü’nde de oldu. Bu bölümde eksi 5 matematik netiyle üniversite kazanıldı.
Akademi etkilenir
Eğitim Uzmanı Salim Ünsal verileri şöyle değerlendirdi: “Sınav sisteminin ne kadar absürt şekilde hazırlandığını görüyoruz. Barajın kalkmasının bu duruma yol açtığı açık. Önceden 4 yıllık bölümlere asgari 27 netle, 2 yıllık bölümlere ise 8,75 netle girilebiliyordu. Baraj olmayınca herhangi bir testten yarım net yapmak yeterli oluyor. Normalde bu netlerle bir bölüme girilemez ama bazı üniversiteler tercih almıyor. O da böyle absürt bir veriye neden oluyor. Yakın Doğu Üniversitesi’ne son sıradan giren kişi -8,75 net yapmış. Bölümün kontenjanı 16, beş kişi girebilmiş. Üniversitelerin profili düşüyor. Bu tabii akademik eğitimi de etkiler.”
Planlama yok
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soner Yıldırım ise şunları aktardı: “Bu veriler yükseköğretimin fonksiyonunun kalmadığını ve bilgi gerektirmeyen kurumlara dönüştüğünü gösterir. Tabii bazı bölümlere öğrenci gitmiyor ama oradaki personel maaş alıyor. Bunun iyi sorgulanması lazım. Devletin istihdam konusunda bir planlama teşkilatı olmaması bu duruma en çok neden olan şey. Yani ihtiyaçları belirleyen bir kurum yok. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı bunu yapardı. Şimdi o kurum ortadan kalkınca özellikle öğretmenlikte biz bunu yaşıyoruz. 700 bini aşan ataması yapılmayan öğretmen var. Böyle bir ihtiyaç olması mümkün değil. Rehberlik de yok. Dolayısıyla karşılığı olmayan bir durumla baş başayız. Bu öğrenciler diploma alır ama sonuçta işsizler ordusuna katılır.”