2017 yılında kapısından ilk kez girdiğim, Kıbrıs sanat ortamının önemli hafıza mekanlarından Akdeniz Avrupa Sanat Derneği, yani EMAA’mız bana geçtiğimiz birkaç haftalık süreçte önemli bir ‘hayat okuması’ hediye etti. EMAA’nın bahçesinde, kurulduğu yıl olan 2002’den beri birçok hayal kuruldu, birçok hayal gerçeğe döndü. Kıbrıs’ın kuzeyinde, yıllardır daralan kültürel üretim alanlarına rağmen inatla üretme çabasında olan birçok kişinin emeğiyle bugüne gelen EMAA’da kurulan, ve büyük bir heyecanla gerçekleştirilen ‘Münasebet:Pop-up Shop’ hayali, arkasındaki çabanın gücüyle bana ve umarım daha birçok kişiye zor bir dönemde, umudun varlığını hatırlattı.
Emil Cioran’ın “şu pır pır eden küçücük bedenlerde ne biçim bir güç, ne biçim bir azim var! Bu hiçin içinde kök salıyor yaşam” sözü, umutsuzluk ile direncin iç içe geçtiği o ince çizgiyi işaret eder. Belirsizliğin ortasında bile hayatın kendine bir yol bulduğunu; üretimin heyecanını hatırlatır. ‘Münasebet’ de böyle bir heyecanın sonucu oldu. Üreten, ürettiğini paylaşmak isteyen insanlara kapı açtı. Gerek bu hayal için gecesini gündüzüne katan, gerekse açılış gecesinde mekana adım atan herkes bu heyecanı paylaştı, ‘özlenen EMAA’ dedi, gülümsedi. İnsanlar derneğin eski zamanlarını hatırlarken yalnızca bir nostalji yaşamadı, aynı zamanda bu mekanın ve yapılabileceklerin potansiyelini yeniden keşfetti. Bu, hafızanın ve kolektif deneyimin nasıl dönüştürücü bir güç olabileceğinin canlı bir göstergesiydi. Bellek ve mekan arasında oldukça güçlü bir bağ olduğunu söyeyen Pierre Nora, Hafıza Mekanları isimli kitabında mekansal hafızanın hem toplumların hem de bireylerin belleğinde önemli izler bıraktığını ve bu iki unsurun birbirini etkilediğini anlatır. Kurulan aidiyet, hem mekanı, hem insanı karşılıklı olarak şekillendirir. İşte tam da bu aidiyet duygusu, yaratıcı alanların daraldığı bir coğrafyada ayakta kalabilmenin, ayakta tutabilmenin ve kökten gelen inatla yeniden başlayabilmenin bir temsili oldu. Kişisel fikrime göre EMAA, Kıbrıs sanat ortamında yıllardır farklı kesimler tarafından verilen mücadelenin önemli bir parçası olarak kim olduğunu yeniden hatırladı ve herkesi bu hatırlama sürecine davet etti.
Kendime not:
Bir şekilde düşen herkes, bir şeye tutunma refleksini gösterir, yeniden ayağa kalkma gücünü arar ve zor da olsa bulur. Cioran’a göre geçmiş yıkımlarına bir göz atan bütün insanlar, gelmekte olan yıkımlardan kaçabilmek için kökten yeni bir şeye başlayabilme gücünde olduklarını hayal ederler. Münasebet’e bir biçimde katkı koymuş herkes şunu görmemi sağladı: Bu kök bağlarımızda, hayallerimizde, inadımızda, belki küçük ama kararlı eylemlerimizde, üretimimizde, dayanışmamızda, bazen kim olduğumuzu kaybetmekte ve sonra yeniden bulmakta, yani en temel haliyle, bizde.
Okurlara not:
Münasebet Pop-up Shop, Kasım-Aralık ayları boyunca her Çarşamba, Cuma ve Cumartesi Akdeniz Avrupa Sanat Derneği (EMAA) binasında, belirli günlerde yaplacak ek etkinliklerle birlikte ziyarete açık olacak.