Sürekli etrafımızda koşuştururlar. Hep bir panik hep bir heyecan içindedirler. Hiç bir şeyimiz eksik olsun istemezler. Çünkü zamanında, bugün olan her şey o gün onlar için yoktu. Bizim için de onların zamanında olan şeyler yoktu. Birbirimizin zamanından eksik ama haberli büyüdük. Tamamlanmak içinse her dönemde birbirimizden eksik kaldık. Adanın iki yarısı gibi.
Terslesek kızsak kırsak da kapısını hep açık tutarlar. Çünkü eski Kıbrıs gibidir anneler kilitlemeden kapısını otururlar. Biz yapmadık sen yap. Bizim yoktu senin olsun. Biz çektik sen çekme diye abartır da abartırlar. Bazen bu yüzden özgüvenimiz eksik kalsa da sevgisi ilgisi ile bunu doldururlar. Anne giderse eksikliği kalır. “Eskiden” der gibi başlarsın artık söze “annem” derken. Eski Kıbrıs gibidir anneler.
Özel günler sadece bazıları için geçer. Bazıları için ise her gün ayrı bir özel. Çünkü huzurun olduğu her yerde bayram havası eser. Kırmızı bir gemidir anneler. Denizini size göre seçer. Şartlarını size göre hazırlar sunar. Bazen sakin giderken o gemide bazen ters döner. Can simidi yine anneler. İnsana el uzatır kurtarır. El bilmez anneler neler çeker. Çalışır didinir son kuruşuna kadar evladı yer. Gerekirse bir göz eve geçer.
Bazen kıymet bilmez evlat bazense bilir. Siz bilmezsiniz yaşının getirdikleri nelerdir. Sizi doğururken içinde neler filizlenir. Aslında her anne bir tohumdur, dünyayı kendi şekillendirir. Toprak da su da odur. Siz doğmak ve doğurmak kolay mı zannedersiniz? Acının en yüksek dozu gezer damalarında ve bir çığlık atar dünyaya. Ardından siz çığlığına çığlık olursunuz. Yaşam kurulur, dengeler bozulur o vakit. Hayat hep bir çığlıktır.
Sahi senden mi doğdum anne
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken
Bir insandan mı doğar bir çocuk der Haydar Ergülen
Önce sen der siz anlayamazsınız Çünkü eski Kıbrıs gibi değilsiniz. Eski Kıbrıs gibidir anneler. Önce sen’i iyi bilirler.
Başımı koyup dizlerine
Uzun uzun ağlayacağım
Bütün insanların yerine der Cahit Sıtkı Tarancı
Ada biraz da ağlamaktır. Çünkü birbirinden ayrıdır. Eski Kıbrıs gibi değildir ada ama eski Kıbrıs gibidir anneler. Kime neden ağlar iyi bilir.
Hedefim insandı
Vur emri geldi
Ellerim titredi
Ağladım anne
Bir sağıma baktım
Bir sol yanıma
Yüreğim sızladı
Ağladım anne diye şarkısını söyler Selda Bağcan ve birçok dinleyen aynı anda inler.
Derinliğine iner her insan anne deyince.
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!
Der Necip Fazıl Kısakürek
Ada da anne gibi bilinmezine doğru yol alırken yolcusu olur kendi ömrünün. Dilinde di’li geçmiş. Her şey eskidenmiş. Eski Kıbrıs gibidir anneler.
Bu yazı ilk kez Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır